Üzerimde "o ayrılmadan ben ayrılayım da gururumu ayaklar altına almayayım bari" etkisi yaratan durumdur. Sevmiyorsa sevmiyordur. Yapacak bir şey yok. Onunla huzursuz olmaktansa, onsuz mutsuz olurum.
gün boyu yaşadığınız hayatı gözünüzün önüne getirin. belki ne kadar çok yalan söylediğinizi hatırlamanıza bile gerek yok. bu durumda artık kendinize de yalanlar söylemenizin gerektiği andır. yalan bir çok hayal kurup yalandan bir birliktelik yaşadığınıza inanmanız gerekir. her seferinde yalan söyleyip işlerinizi yoluna bir şekilde koyuyorsunuz. artık sıra başkalarında diye düşünün. duygusal konularda başarısız olduğunuza yalanlara kanma, belki de o yalanları aslında kendinizin söyleyip kendi yalanlarınıza inandığınızı düşünmeniz gereken andır. yalan dolu iç dünyanıza hoşgeldiniz.
O an kişiye göre değişir. Yutkunmak istersin yutkunamazsın, ağlamak istersin ağlayamazsın. Öyle bir çöküntüye uğrarsın ki en ufak şeylere mecalin kalmaz. Ne kadar kötü birşeydir bu.
bir belediye parkında,elektirik alamıyorum senden aslında çok iyi birisin,sağlam karakterin var ama dedimya heyecanımı kaybetmişim,
konuşması devam eder yarım saat konuşur,ben susarım sıra sende ne diyorsun sorusuna,haklısın,hoşçakal gözüm. söylemem ve gitmemin bir olduğunu hatırlıyorum,asiydim,gururluydum ama yalnızken sökmüyordu bu, duvarlara ve camlara attığım yumrukların yara izlerini taşırım parmaklarımda,gitmek kelimesini duyduğumda parmaklarıma bakarım hep.
en sevdiği oyuncağı elinden alınmış, dudakları düşmüş, dokunsanız ağlayacak bir çocuk gibi olur o an insan. Günlerce kendisini ve sevdiğini neden ve niçinler ile sorgulasa da hiç bir zaman tatmin olacak cevabı bulamayacaktır ve yaşanan her hüzünde olduğu gibi zaman en iyi ilaç olacaktır.
ayni sehirdeyseniz basiniza gelebilecek olumden sonraki en kotu olaydir. nereye baksaniz bir ani, bir ortak arkadas, bir film vb gibi bir ton sey sizin bu aciyla savasmanizi saglayacaktir. getirisi sifir goturusu omur olandir.
ilk anda insanı sarsan durumdur. ancak oturduğun o kaldırımdan kalk! kaç yıl önce girdi hayatına bir yıl mı, iki yıl mı? ne zaman girdi hayatına... hayatında olmadığı dönemleri düşün, yani onun hiçlikte olduğu dönenmleri, tüm hatıralara acıyarak ve küçümseyerek bak, sonra kalk o yıkık vaziyette oturduğun yerden ve yoluna devam et... çekip giden herkese yokluğumuz dert olsun, varlığımız, yarınlarımıza yeter...
"aa ben de aynılarını hissettim" deyince insan bir parça hafifliyor. milyonlarca insanın yaşadığı dünyada benimle birlikte aynı acıyı kalplerinden söküp atmaya çalışan insanları duydukça toparlanmak daha kolay.
alışverişe çıktığınızda eskisi gibi para sorunu yapmamasıdır. aşkım şu miktarın dışına çıkıcaksan alışveriş yapmayalım demesidir. o an ayrılık vakti geldiğini anlarsın ve uzaklaşırsın...
bir kadının sana bağlanmasını istiyorsan önce arkandan en az bir kere orospu çocuğu dedirtmen gerekir lafını hatırlatan andır. herkesin ilişkisinin kesişim kümesi olan olaydır. adamı ya oturttuğu yerden kaldırmaz ya da öyle bir yürütür ki kendini araçla bile gitmeye üşeneceğin bir yerde bulursun.
bu durumu değiştirmek için başvurduğun her eylem onun seni tekrar sevmesini değil, aksine senden nefret etmesini sağlayacaktır. unutamayacaksın, sadece onun olmamasına alışacaksın. canın çok yanacak, isyan etmemek için kendini zor tutacaksın. o beni sevmiyorsa ben de onu sevmem diyerek kendini kandırma, sen de biliyorsun ki kalbin muhasebe defteri değil, alacak - verecek olarak kayıt tutmuyor. ne severken sana sordu, ne de ne kadar seveceğini sordu. acaba nerede yanlış yaptım diye de düşünme, çıkamazsın işin içinden. ne kadar düşünürsen düşün varacağın sonuç şu olacak "lan ben sadece sevdim, çok sevdim.. bu mu bütün hatam?"