ne yapılacağı bilinmez, ister istemez panik olunur. ilk karşılaşmada gülümsenir ve merhaba denir, daha sonra başlar ikilemler. *
-el mi uzatılmalı yoksa öpüşülmeli midir? el uzatma durumunda eğer karşı taraf öpüşme eylemine girişirse ve el havada kalırsa garip bir durum oluşabilecektir. * öpüşmek için hamle yapma durumunda eğer karşı taraf elini uzatmışsa yine garip bir durum oluşabilecektir. * karşı tarafın hamlesini bekleme durumunda yine garip bir durum oluşabilecektir. *
kimi zaman sırttan bir damla terin çatala dogru inme anıdır.abartıp bir damacana ter döken bile görülebilir. (bkz: uslu bir cocuk olursanız sirinleri bile görebilirsiniz)
insanın durduk yere kibarlaşmasını sağlayan bir durum.siz siz olmazsınız o anda.ağzınızdan çıkan kelimelerin inceliğine inanamazken yüzünüzdeki garip gülümseme hiç kaybolmaz.kalır o öyle nedensiz.yinede hoş bir hadise.kötü geçsede pratik yapmış olduğunuzdan bir dahaki sefere olabilesi hataları azaltmış olursunuz.(önemli olan katılmaktı)
sesin bir türlü istenen kıvama gelmediği ritüel. dünyanın en ezik sesiyle konuşur insan, belli belirsiz. cümlenin ilk kelimeleri net duyulurken, sonlara doğru sesler gırtlakta kaybolmaya başlar.
bunun doğal sonucu olarak da, siz artık 'bizim kızın sünepe arkadaşı'sınızdır. dikkat ettiyseniz 'sevgili' kelimesi kullanılmamış burada...
+ annee hani gecen gün kapida 3 kiz vardi ya
- eveet?
+ hangisi evlenecegim kizdi biliyormusun?
- ortadaki mi?
+ anne inanmıyorum sana yaaa.. nasil tahmin ettin?
- ne bileyim... bir tek ondan hoşlanmadim...
ister istemez melek yüzlü, yumuşak sesli, hanımhanımcık* biri olup çıkarsınız karşısında. kasar da kasarsınız. yüzünüz kızarız falan.
eğer nişanlılık arefesindeyseniz, nasıl hitap etmeniz gerektiği konusunda kafanız epey bi karışır; "teyze" desen olmaz***, "anne" desen dereyi görmeden paçaları sıvamış oluyorsunuz, "x* hanım" şeklinde bir hitap da gayet soğuk kaçmakta.
en iyisi hiç hitap etmemek. ya da böyle durumlar için bi hitap şekli icat edilsin.
zamanında yaparken çok sıkıldığım fakat şimdi hatırladığımda çok güldüğüm bi durumdur. tanışmaya gitmek için sabah işten izin alıp berbere gittim daha önceden aldığım takım elbiseleri giydim yarım saat saçlarla uğraştım. bi kutu parfümü boşalttım üzerime. taksiyle mecidiyeköye geldim daha sonra bi çiçekçiden 50 şer taneden iki buket çiçek aldım. kız arkadaşım ve annesi cevahirdelerdi kapıda onları beklemeye başladım haliyle o gün cevahire gelenlere baya elenceli bi makara konusu olmuştum zira elinde iki buket çiçekle(ki bunlar elime bile sığmıyodu) jöleli saçlar hafif parlayan dıştan dikişli bi takım elbise ve yeni olduğu belli olan çok parlak ayakkabılar yüzdede çok gergin bi surat ifadesi baya dalga geçilecek bi konudur. gözünüzün önüne gelmiştir heralde gülün gülün tutmayın kendinizi. neyse velhasılı kelam eski kayın validem baya beğenmişti yanlış hatırlamıyosam. sonuç şuan o kızdan ayrıldım banada geriye bu hatıralardan kalan bi kaç küçük tebessüm kaldı.
Öncelikle kişiliğinizden uzaklaşmamanız, aksine kişiliğinize dahada bürünerek kendiniz olmanız gerekir ki, karşıdakine samimiyetinizi hissettirebilesiniz. Güven sağlayabilesiniz ki oda kızını sizinle gözü arkada kalmadan her yere göndersin.
Bu yüzden olaya iyi tarafından bakmak lazım gelir. Güven sağladıgınız an kızın aileye yalan söleme gizzli buluşma durumları biter. işten ya da okuldan sonra sevgilinizde sizin gibi eve geç gidip sevgilimleydim diyebilir. Bakımlı olun, ama bokunu çıkartmayın. Takım elbise muhabbetine hiç girmeyin uganda cumhur-u reisini karşılamaya gitmiyorsunuz. Saç sakal özen gösterilmiş olsun, birde otururken yayılmadan kendine güven sahibi bir kişiye ait olan ama aynı zmanda karşıdakine saygı gösteren şekilde dik olarak oturulmalıdır.
adam şekilden şekile giriyor. acaba yanlış bi şe söylicem mi, acaba beni sevecek mi (sanki onunla evlenecen). işimle ilgili soru soracak mı . fazla kasmaya gerenk yok aslında (dut yemiş bülbül misali). ister sevsin ister sevmesin olduğundan farklı görünmeye geerek yok neysek oyuz abicim...:)