canım seni bir gün ailemle tanıştırmak isterim dedi sevgili. olabilir dedim niye olmasın. ama önceden haber verirsin umarım sürpriz olmaz dimi? tabiki veririm dedi. amk sanki bu lafı söyleyen ben değildim. konuşmamızdan iki gün geçmeden dışarıda buluşur buluşmaz hadi bize gidiyoruz ailem seni bekliyor demez mi. çıldırdım. akşamdan kalmışım zaten. ağzımın tadında yok yok. dedim sevgili sevgilim böyle olur mu bu hani önceden haberleşicektik? ya süpriz yapmak istemiştim sadece ne var bunda kızacak dedi. siktirtme süprizini dedim içimden.
eve gelmiştik. daha içeri girmeden ilk şoku yaşamıştım. kapının önünde onlarca ayakkabı. sanırsın camiye geldim. bütün sülale toplanmış. heyet-i umumiye değerlendirmeye alıcak heralde ilk turu geçersem yarı final, final gidicez böyle. ilk turu geçtikten sonra ikinci tura arkadaşlarımla gelicektim haliyle. neyse daldım içeri. başladım el öpmeye. 45 dakika sürdü yaklaşık. kızın annesini babasını göremedim daha o derece. sofra kurmuşlar sağolsunlar. börekler çörekler. götüm kalktı resmen. kendimi önemli kişi hissettim. oturduk sofraya. kurt gibi açım. lan dedim saldırmıyayım şimdi yemeklere bu hayvana hiç mi yemek vermiyolar diyecekler. herşey çok güzel ama ben daha yeni sofradan kalktım inanın bana karnım hiç aç değil teşekkür ederim dedim. ya olurmu öyle şey yemeden bırakmayız deyince 50 kişi tek bir ağızdan korkudan başladım yemeye. herkes bana bakıyordu. ağzımı buladım stresten. bir süre sonra alıştım tabi. az önce sofradan kalktım yalanını atan ben ne olduğunu anlamadan çökmüştüm böreğin üstüne. allahtan aç gelmemiş dercesine bakıyolardı.
neyse efendim yedik içtik geldik sohbet tanışma bölümüne. sorular hazır zaten kız tarafında. test halinde verdiler ben dolduruyorum o derece.
evladım ne işle meşgulsun? dedi. amk sanki bilmiyorsun işsiz olduğumu yalandan soru. işsizm efendim şuan görüşmelerim var işte gidip geliyorum dedim. kalabalıktan bir gurp hasiiktir bizde seni bir bok sandık dermişcesine aniden kalktı. işletme mezunu olduğumuda söyleyince salonda bir kişi kalmadı. birkaç saçma sapan sorudan sonra akşam olmuştu evime gelmiştim. stres gerginlik ne dersen adına işte o çok kötü etkilemişti beni. tabi intikamım acı oldu. bir hafta sonra kız arkadaşıma aynı sürprizi ben yaptım. mahallenin kadınları bizim evde börek yapmak için toplandıkları bir günde gel canım seni annemle tanıştırayım dedim attım bunu mutfağa kadınların arasına. akşam geldim almaya ağzı yüzü kulakları un olmuş elinde oklava bana gösteriyordu dik bir şekilde. kim bilir neler geçiyordu aklından benimle ilgili. sus çaktırma anladım.
iç organların ağız içi ve civarında atmaya başlamasıdır. anne kişisinin kinayeli bakışlarıyla baş başa kalınmamaldır. mümkünse tuvalete dahi sevgiliyle gidilmelidir.
telefonla konuşmak bile işkenceyken yüzyüze gelmek eceldir! heyecandan kalbi ağzından çıkar insanın heleki tanışma yeri bi yemekse aman tanrım... tavuk kanatlarını bıçakla parçalıycam diye canım çıkarken kadın dönüp yalnız tavuk kanadı bu elle yenir demesiyle yerine dibine geçip bide aç kalmıştım zaten mide bulantısı yan etkisi olan kalp çarpıntısının üstüne bide açlık eklenince baygınlık geçirmeden eve ulaşmak mucizeydi... üstüne üstlük bide ayrıldık ya boşunamıydı onca eziyet!
önce sevgilime yaşatacağım,ve kısa süre sonra başıma gelecek olaydır **
ne giyilmeli
giderken ne götürülmeli
nasıl hitap etmeli
ne kadar kalmalı sorularıyla tatlı stresler yaşarken
uf.. çok mutluyum diye çıkışlar yaşatan olaydır. *
ama daha çok;
sevgilinin hayatının bir parçası daha oluvermek.
herbirini ayrı ayrı sevmek, özlemek, benimsemek istemek..
biraz daha dramatizm den çıkacak olursaak;
sakin olmakta fayda var * *
Boş işlerin boş stresidir.
Bir insan sevgilisinin ailesiyle neden tanışır yahu?
Sevgili dediğinle bir kaç ay bir münasebet yaşanır sonra ayrılınır. Şuncacık şeyin stresini yaşamaya ne gerek vardır, anlamak güç.
"niye siz şey ediyorsunuz bırakın onlar stres altına girsin" diyeceğim durumdur. sonuç olarak böyle olmayacak biliyorum, çok korkuyorum sözlük. bütün gözler üzerimdeyken eve koşup yatağımın altına saklanmak istiyorum.
- sevgilim babam sus-pus adamları pek sevmez.
+ sus-pus he? adamları demek?
- tamam, sana bunu söylemek bir hataydı sanırım.
+ artık çok geç.
tanışma faslından sonra kadınlar, erkekler ayrılır ve bir haremlik-selamlık düzeniyle oturmaya başlanır.
- seçimlerde gene ak parti alır, ekonomide iyi adamlar. hem...
+ pardon adınız hüseyin'di di mi? hüseyin enişte, bakınız ekonomide iyi olmak "ekonomide iyiyiz" demekle olmuyor. vakti zamanında kemal derviş gibi bir adam gelip de belli ekonomik tedbirlerden oluşan yol haritamızı oluşturmamış olsaydı şayet görürdük bu kadar bile direnebiliyor muydu türkiye'nin balon ekonomisi. ak parti, seçimleri alacaktır muhtemelen. çünkü memlekette ahmak sayısı çok. hem okuma oranı da ona keza malumunuz.
* iyi diyorsun da evladım bu adamların iyi yaptıkları bir şey yok mu hiç?
+ hayır, elbette ki var. bunu şu şekilde düşününüz. ben kızınızla evleniyorum, bir dediğini iki etmiyorum. tatile gidelim diyor, tatile gidiyoruz ama buzdolabını satarak. televizyon alalım diyor, alıyoruz ama çamaşır makinesini satarak. sizce bu durum iyi midir, yoksa kötü müdür?
* öhöm, ıhım.
+ aklı olan her insan bu durumun kötü olduğunu söyleyecektir bana sorarsanız. hayır tekel, türk telekom gibi bu memlekette sadece kârlılıkla çalışan müesseseler olmasının yanısıra stratejik önemlilik sahibi olan kurumlar da özelleştiriliyor. yani düşünün ki 2008 senesinde uçaklarımız havada kaldı, türk telekom özelleştikten sonra yabancı bir mühendisin "yanlışlıkla" yaptığını söyleyerek santral bağlantısını kesmesi sonucunda.
- peki ama banane askeriyenin frekans bağlantısından.
+ oğlunuz, askerliğini yaptıysa ve torununuza askerlik yaptırmayı düşünmüyorsanız kısmen haklısınız. ama işin bir de milli savunma boyutu var. düşünün ki ciddi bir tehdit ile karşı karşıya kaldığınızda bu iletişim kanalları kesildi? aselsan'ı da özelleştirecekler zaten bu gidişle, öyle bir alternatif de kalmıyor...
- öhöm, ıhım.
+ bana kalırsa ak parti'ye oy vermek bu gibi sebeplerden dolayı akıl ile, vicdan ile bağdaştırılabilir bir eylem değildir.
* herkesin fikri kendine evladım.
+ kesinlikle öyledir. herkesin aklı da kendine, fikri de kendine.
- havalar da bu aralar...
+ heh bu daha iyi bir konu bakın.
* ehe mehe...
- sevgilim, babam çok sevmiş muhabbetini.
+ eksik olmasın.
daha geçen hafta büyük bi heyecan içerisinde atlattığım stres.
sabahtan gittim oturdum beklemeye başladım bi kaç fotoğrafa bakma fırsatım oldu sonrasında ay hatun çok güzel beni beğenmez ki yaa ama :( diye düşündüm daha da gerildim stres oldum. Sevgilim boncuğum sık sık arayıp rahatlatmaya çalışsa da gergindim işte.
neyse ki anneciğim geldi. hiç öyle kasıntı birisi değildi aksine sıcak ve içten biriydi ama anne işte değer verdiğim, aşık olduğum adamın annesi. elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemedim heyecandan. her ne kadar stresli olsa da ben çok mutluyum.
aylar sonra editi,
artık anneyle samimiydik, alışmıştık, sevmiştik gün aşırı birbirimizi arar hale gelmiştik ki artık babayla tanışma vakti de gelmişti. önümüz bayramdı ve bundan daha iyi bir fırsat olamazdı. ama bunun heyecanı stresi günler öncesinden başladı bende. ne giyilir nasıl konuşmak gerekir kafamda hepsi birbirine girmişti resmen. bayramın 2. günü sabah erkenden çıktım gittim sevgilim beni yolda karşıladı biraz stresimi aldı rahat olmam gerektiğini anlattı. neyse gittik bayramlaştım el öptüm. sıcacık samimi bir ortam bekliyordu beni. burada asıl önemli konu eller nereye konulacak! (eller gerçekten fazlalık çıkıyor) nereye koysan olmuyor konuşurken kullansan halay çeken mahmut tuncer gibi oluyorsun. karşımda heyecanımı öyle güzel idare eden insanlar vardı ki. heyecanım gitmedi ama güzel tatlı bi heyecandı ben o günü hep yüzüm gülerek anımsayacağım. ben çok mutlu ayrıldım o gün o evden. yapı olarak heyecanlı bir insanım o yüzden sakin geçmeyeceğini biliyordum ama çok güzel tatlı bir heyecandı. ben çok mutluyum bir babam daha oldu, hem de kendi babamdan daha samimi olabileceğim bir insan.