aşkın nur yenginin intihara bile sürükleyebilecek şarkısı.
bitmiş, tükenmiş ama deli gibi özlenen bir sevgili için ne de güzel yazılmıştır. günde 15 kere bile dinleyebilirim.
sevgilim... senden önce de söyledim bu sözleri elbet birilerine. senden önce de birileri için çarptı bu kalp. ama onlar hep yaktılar canımı. ben istemezken büyüttüler içimdeki çocuğu. oysa ben hep o çocuksu neşeyle bakmak isterdim gözlerine... şimdi daha çekingenim hayata karşı. eski pervasızlığım, eski cesaretim yok hiçbir şeye. her şeyden korkar oldu bu kuş kadar kalbim.
sevgilim... sen aslında bundan çok daha fazla bir sevgiyi hak ediyorsun. bir zamanlar kötü ellerde çarçur edilmiş bir kalp değil aslında, hak ettiğin. ben bunca yarayı kaydetmemiş olsaydım kalbime; öyle mutlu olurduk ki biz... dilediğimizi dilediğimiz zaman yapardık; çünkü zaman bizi unuturdu, kendini hatırlatıp mutluluğumuzu bozmamak için... ben seni öyle bir severdim ki, mecnun yeniden can bulurdu bu alemde...
ama, sevgilim... sen yine de... çok sev beni sevgilim... ben seni çok seveceğim. içimde kalabilen bütün çocuksuluğumu sereceğim gözlerinin önüne. sen yeter ki... yeter ki sev beni, sarıl bana. kokunu çekeyim içime... varsın hiç bir söz konuşulmasın o anlarda... nefeslerine kalp atışlarım cevap versin. ellerini kömür karası saçlarımda gezdir. ellerini ellerimin arasına alıp sıkı sıkı tutayım seni. benim olduğunu bileyim, beni sevdiğini bileyim...
sevgilim, beni tüm bunlar için affet. ama seni sevdiğimi bil... ve ne olur; gözlerim aklına geldiğinde, sen de gül... yaşayacağımız güzel günlere selam edercesine...
Sen gideli kaç saat oldu ? Kaç gün geçti, kaç hafta..? Saymadım.. Bana yüzyıllar geçmiş gibi geliyor. Son anda sen giderken gözlerinin buğusunu bıraktın.. Şimdi sis içinde bütün dünya. Çiçekler gözyaşlarımı içti, sen onları kırağı sanırsın, çiy sanırsın.. oysa hepsi benim gözyaşlarımla ıslak..
Sevgilim özlüyorum seni.. Bir balta indirildi, içimden bir ağaç köküyle devrildi. Gözlerimden akan yaştan belli değil mi, içim kanıyor. Özlem bir bulut gibi sarıyor beni, kuşatıyor . Seni sevmek bir sonsuzluk gibi büyüyor içimde. Haftanın her gününe, geçen her saate senin adını verdim. Senin adınla başlıyor mevsimler, yıllar sen varsan içinde, geçerli...
Özlem bir yağmur gibi yağıyor üstüme. Damlalar yüreğime vuruyor. Gecenin karanlığında bir başınayım.Uykularım bölük pörçük. Bütün rüyalarımda sen.. gözlerim kapanır kapanmaz gözlerin yaklaşıyor. Sonra bir rüzgar alıp seni, benden uzaklara götürüyor.
Geceler boyu sabahlayıp uğruna, boşluğa düştüğüm sevdiğim, bir tanem, gözbebeğim.. Yüreğimden mühürlendim sana.. Şiirler havalanıyor kuşlar gibi, şarkılar ağlıyor yokluğuna.. Sevgilim hayatı sende buldum ben, tükenirsem sen tüketirsin beni.
Yoksun, gittin, tek başına koydun... Bu nasıl bir özlemdir, kendi gövdem ateşten bir gömlek.. yanıyorum..Yetti artık, yetiş n'olur dayanamıyorum.
benim tatlı sevgilim, kuşlar gibi sevinçli
şarkı söyler neşeli, cıvıltılı.
her anı bal gibi tatlı,
her notası şen, ışıltılı
asla bitmesin isterim şarkısı
hep söylesin, söylesin, söylesin isterim
gözleri parlak, gülücük dolu
yanakları kiraz, dişleri inci
dalarım yüzünün tüm güzelliğine
ayıramam gözlerimi dudaklarından
hep öpmek, öpmek, öpmek isterim...
belki benim kağıt param,
bir şekilde, döne dolaşa
senin cebine girmiştir.
belki aynı posta kutusuna,
değişik zamanlarda da olsa
birkaç mektup atmışızdır.
ayın karpuz dilimi gibi batışını
i̇zlemişizdir deniz kıyısında.
aynı köşeye oturmuşuzdur köhne'de,
belki de birkaç gün arayla.
olamaz mı? olabilir.
onca yıl, sen burada
onca yıl, ben burada
yollarımız hiç kesişmemiş
şu eylül akşamı dışında
bostancı dolmuş kuyruğunda,
sen başta ben en sonda
öylece beklemişizdir.
sabah 7:30 vapuruna
sen koşa koşa yetişirken,
ben yürüdüğümden kaçırmışımdır.
aynı anda başka insanlara
seni seviyorum demişizdir.
mutlak güven duygusuyla başımızı
başka omuzlara dayamışızdır.
olamaz mı? olabilir.
onca yıl, sen burada
onca yıl, ben burada
yollarımız hiç kesişmemiş
şu eylül akşamı dışında
sevgili: sevgiye sahip olan, sonuna (m) geldiği zaman sevgiye sahip olanın sana ait olması durumu meydana gelir, "sevgilim"... yok bu bana aitimsi gibi oldu ya neyse...
mucizeler yaratıp kahramanım olman güzel de, buharlaşıp uçma evren geldiği vakit, bana da dört bir yandan haber salman gerekmiyor mu? zira bu şekilde olunca kendimi aptal gibi hissediyorum. ha bu senin her zamanki politikansa bir şey diyemem elbette. yine de diyorum bir ses, bir ses olamaz mıydı?
olmazdı tabi ki değil mi? benim yazıp oynadığım sıradan bir oyundu yalnızca.