aşkın yüzünü butün parlaklığıyla gösterdiği son gündür ne yazık ki. kişilerin ortadoğu emelleri başlamış, kutsal kudüs'ün kime kalacağı tartışmalarının sinyalleri alınıp verilmektedir. kızın lkimden isteneceğinden tutun erkeğin kimi isteyeceğine varıncaya dek acımasız bir süreç başlamıştır.
"seni seviyorum"lar artık aziz birer hatıra olmaya doğru gider. kız erkeğin erkek halkın olmuştur artık. yani iki kere yazık olmuştur aşka, sevdaya. kasıp kavuran yazdan sadece zıplayan iki çekirge kalmıştır.
maç bitmiş, kaderin bir cilvesi olarak yazı tura atışına daha geçilememiştir.
elinizin ayağınıza dolaştığı, gözlerinize inen pembe toz bulutunun etkisiyle eskiden gördüğünüz herşeyin farklı görünmesi daha bi güzel gelmesi olayıdır kısacası..ancak unutulan şey "sahibi olmayan köpeğin tasması da olmaz. işte bu yüzdendir bekarlığın sultanlığı." kısmıdır. temkinli olmak gerekir.
sana gerçekten aşıksa ışıl ışıl, gülümseyen bir surata bakıyor olursun. eğer bu aşk gerçekse her şeye rağmen tamamlanmış hissedersin. arkadaşların/ailen olsa da yanına gidebileceğin ve seni kabul edecek birisi olmuş olur hayatında. yanında biraz utanırsın, çocukmuşsun gibi. dokunmak istersin; ellerine, yüzüne, dudaklarına. saçlarını ya da sakalını seversin. izlersin saatlerce. düşünürsün. o anları aklına kazımak için uğraşırsın. kazırsın da. sonra hiç çıkmaz.
sonrası gözyaşı, acı, hüzün. ne kadar negatif duygu varsa onlar. bir tutam öfke, kin, yarım kilo pişmanlık, göz kararı hayal kırıklığı, 2 su bardağı beddua, istiklal marşı ve kapanış diye devam eder işte. Şahsi fikrim bulaşmayın.