çok zor geçilen bir eşiktir. bazen onca hataya rağmen git diyemezsiniz, bazen de artık eskisi gibi istemiyor ve sevmiyorsunuzdur ama onsuz da olmak işinize gelmiyordur. nadiren de her şey sizin adınıza bitmiştir ama ona üzülür bitiremezsiniz öyle kalırsınız.
artık kendinizi kandırmaktan vazgeçtiğiniz dönemdir. durup durup "hadi olursa" diye düşünürsünüz. o küçük olan ihtimalin bir mucizeye dönüşmesi için dilek tutarsınız.
ama sonrasında kendinizi kandırmanın yorucu olduğunu fark edersiniz. arkadaşça bir gülüşünden umutlandığınız, ya da bir esprinize güldüğünde kendinizi cem yılmaz hissettiğiniz dönemler artık tatlı bir anı değildir. bir ağırlıktır üstünüzde.
ağır gelir onun seni, senin onu gördüğün gözle görmediğini bile bile sevdiceğin gözlerinin içine bakmak. artık ya deli divane olup kendinizden geçeceksinizdir ya da "biri"nden. işte o dönemde vazgeçersiniz. ama vazgeçtiğiniz "biri" değildir. vazgeçtiğiniz artık kendinizi boş yere umutlandırmaktır. yoksa yıllar da geçse "biri"leri hiç unutulmaz.
artık her hareketiniz onu kızdırabiliyorsa, eskiden mutlu olduğu seyleri yaptıgınızda tepkisiz kalıyorsa, sizi anlamıyor ve üstüne üstlük sizinle sert konuşmalar yapmaya başladıysa artık gitme vakti gelmiştir. çok zordur sözlük. kalbinizi ellerinizle söküp atmanın vaktidir. artık vazgeçmek zorundasınızdır o yeşil gözlerden.
Kavga ettiğinizde bir gözünüz telefonda acaba mesaj attı mı, aradı mı diye merak etmek yerine "Oh lan kafamı dinleyeyim aramasın sormasın" durumuna gelindiyse eşik değerine ulaşılmıştır efendim hayırlı olsun.
her zaman sizden daha önemli işleri varsa.
doğum gününüzü unuttuysa ve hatırlattığınızda önemsemediyse.
beklediğinizi bile bile gelmediyse.
sizi atm gibi görmeye başladıysa.
upss.. eşik geçilmiş haberimiz yok...