gerçekten seven çiftler için saymakla geçen aylardır ve görüşememek pek sıkıntı yaratmaz. tek derdiniz sevgilinizin o mis kokusunu içinize çekememek, aşk dolu dudaklarını öpememek sımsıkı sarılamamak, saçl
bazen bir insanın değerini anlayabilmek için uzaklaşmak ve özlem duymak gerekiyor. çünkü elde ettiğine karşı bir antipatisi var insanoğlunun.
(bkz: reddedilmek aşkı körükler)
ilk başlarda aşknızı aynı şiddetiyle yaşarsınız ama günler geçtikçe mesajlar azalır, konuşmalar kısalır, sürekli kontörü bittiğinden cvp yazamadığını iddaa eder(peki bu kontörler nereye gidiyor sorusuyla baş başa kalınır)vee sonunda aramıza yollar yabancı kollar eşliğinde hüzünlü bir son olur. Bazen bittiğini bile bilmezsiniz çünkü onun bile cevabını alamazsınız.
gerçek aşkta yoktur mesafenin muhabbeti. sevdiğine güveniyorsan o da sana güveniyorsa yapılan tek şey kavuşma anının tez zamanda gelmesini beklemekten başka bir şey değildir.
hey!
bu durum başına gelip de bu başlığı okuyanlar!
dinlemeyin kimseyi anacım. ben var ya ben, alişan dinleye dinleye kaç ay bekledim sevgilimi.
tam 21 ay gençler, dile kolay. 21 ay hiç görüşmedik. ama ne sevgi azaldı, ne aldatmacalar yaşandı, ne mesajlar seyrekleşti.
her gün daha da özledik, her gün daha da bağlandık. paylaşımın farklı bir biçimidir bu, ve gerçekten birbirlerini isteyen ve ne yaptığını bilen insanlar için götürdükleri olduğu gibi getirdikleri de vardır.
--spoiler--
absence is to love as wind is to fire; it extinguishes the small and kindles the great.
--spoiler--
tavsiyem, umutsuzluğa düşmeden, anlatılan tüm hikayelerin başkalarına ait olduğunu unutmamanızdır.
uzaktan sevmek ile doğrudan ilişkisi olan bir durumdur.
sevdiğim kız istanbul'da ben de ankaradayım. başta ilişkiye başlarken bu mesafeleri göz önünde bulundurduk evet. hani sonuçta yanında değil. üzülüyorsun. ama güveniyorsun da. güvenmek bir ilişkinin olmazsa olmazıdır.
hani baştan kabullenilmiş bir durumsa, tarafları ancak şu şekilde zorlar:
birbirlerini çok özlerler..
bu özlem onları kavgalara itebilir. yani aradaki mesafelere kızarak sinirinizi yer değiştirme savunma mekanizması ile kıza/oğlana yansıtabilirsiniz.. bu kavgalar geçici küçük kavgalar olabilir. ama kesinlikle ayrı olmanızın, birbirinize alışmış olmanın getirdiği üzüntüdendir.
eh.. evleneceğiniz güne kadar beklersiniz.
uzakta olunca sevgiler daha kuvvetli olur. her gün her gün sarılıp öpmenin belli bir müddet sonra anlamı eskisi gibi olmaz. ama böyle ayda yılda bir olunca o 1-2 dk lık sarılma size ap ayrı bir şey gibi gelir. sıkı sıkı! hiç bırakmayacağım dercesine.
elini tutarken tüyleriniz diken diken olur yine. saçlarını koklarken daha bir iştiyakla içinize çekersiniz.
velhasıl güzeldir.. anlamlıdır.. her yiğidin harcı değildir..
arada mesafeler de olsa kalpler, dualar birdir. ötesi yok.
bir süre sevgili özlenir daha sonra duruma alışılır ve bu süreçte bazı kaçamaklar olur daha sonra kavuşma vakti geldğinde sevgili bir yabancı gibi gelir.
kim ne derse desin araya mesafe girdi mi hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağı durumdur. kavga etmek istersin karşında kimse yok.sarılmak istersin yine kimse yok. önce gidip gelmeler azalır, sonra telefonlar. konuşurken aslında pekte bişeyden bahsetmemiş olursun. yeni heycanlar girer belkide araya ama kimsenin ruhu duymaz. hesapta seviyorsundur ama '' nasılsa bırakıp gitti arkasından yas tutamam'' dersin bi süre sonra. kıskançlıklar başlar, yalanlar evdeyim çıkmadım dışarı demeler başlar. bir ağlarsın iki ağların. boynuz yemeyeceğinin garantisi yoktur. herşey düzgün giderde kavuşursan tadından yenmez o ilişki.tabi bıraktığın kişi değişmediyse.