ızdırap gibi bir şey... uazayıp giden saatler, ilerlemek bilmeyen akrep ve yelkovan, acı çeken bir kalp, kalp çarpıntılarına bulantılarla eşlik eden bir mide, aktı akacak gözyaşları ve çalmayan bir telefon... içinden edilen zaman zaman dışa da taşan küfürler, aşka isyan edişler, aşk aptalların işi dedirten bir akıl ama ona inanmayan bir yürek...sonuç mu? bok gibi geçen ve her gün tekrar tekrar yaşanan günler...
iğrenç bir olaydır. Zaman geçmez,hele de çok önemli bişeyse karına ağrılar, midede kramplar baş gösterir. Sonra bir mesaj gelir. Aceleyle açarsın ki oparatör. işte o zaman içten nasıl sövüldüğünü anlarsın.
gözünüzün rahatca görebileceği bir yere koyarsınız telefonunuzu. kesinlikle görüş alanınızdadır. herhangi bir ışık, titreşim hareketinde elinizle kaptıgınız gibi ekrana bakarsınız.
sonra da;
-amk.. böyle banka reklamın..
deyip telefonu yerine koyar, aklınız telefonda gözünüz başka yerdedir. halbuki tek düşündüğünüz sevgiliniz tarafından aranmaktır. konsantre sağlayamazsınız, güya film/dizi izlediğinizi zannediyorsunuz di mi?
rezalet bir andır... o saniyeler geçmek bilmez, sizi en aramayacak insanın bile o arada arayacağı ve sizi telefona koşturacağı tutar... psikopata bağlarsınız işte durduk yere, insan böyle cinnet geçiriyor demek!...
topluluk önünde yüzlerce kişinin karşısında konuşurken yapılan heyecan telefonu beklerken yapılmaz attığınız mesaja karşılık cevap ne olursa olsun ama o beklemek yarı ölmektir abartmayalım ama yine de bir o kadar vardır.
telefonun kapalı duran ekranı acaba aradıda fark etmedimmi diyerekten bir nefes alınıcak kadar zaman bırakarak telefonun ekranın ışıgına basıp arama varmı yokmu kontrol etmekdir.
Sevgiliden gelecek olan telefon ölümün diğer adıdır. işkencenin en ağırına gönüllü olmaktır.
bir türlü yanmaz ışık, bir türlü çalmaz zili lanet olasıcanın. Beklersiniz... sabah uyandığınızda ilk aklınıza gelendir. ilk onun izini arasınız telefonunuzda. cevapsız varmı dersiniz... yoksa.. hem rahat, ve hemde huzursuz nasılda anlatılamayacak bir duygudur. Hem - oh iyi arayıpta ben duymamazlık etmemişim diye sevinirsiniz, diğer yandan neden aramadı diye üzülürsünüz. ve beklersiniz... beklersiniz bir türlü gelmez o beklediğin ses. endişeler artar, neden telefon etmiyor, nerede, telefonumu bozuldu,
Beklersiniz... içinizde ta derinlerde hafiften bir ağrı başlar, sabırsız bir bekleyiştir, hadi artık aç şu telefonu, arasanız kapalıdır, hastamı acabaları bu sefer oyar yüreğinizi, neyi var, ağırmı, zaten dün gece sesi iyi gelmiyordu galiba dersiniz, hafif çatallıydı. Belkide şimdi bir hastahanede belkide dal baygın yatıyordur, başında bir doktor, hemşirelerin telaşlı ayak sesleri, 39.5 diyen bir ses ve nereden geldiği belli olmayan serumun kaşla göz arasında damara bağlanmasını hissedersiniz içinizde. Serumun damla damla akışı gelir gözlerinizin önüne. Bir ritm tutturmuştur sessizce damlayan ilaç. Şıpp, şıpp, şıpp akar ve siz hiç gözünüzü ayırmadan endişe ve dalgınlıkla izlersiniz, o akan serumu. içinizde hiçbir yerde ve hiçbir zaman yaşayamayacağınız duygularla.
ve aniden bir telefon sesi böler hayatı hah tamam muhakkak odur dersiniz açarsınız.. Evet iyiyim abla , sağ ol sen nasılsın. Tamam , tammam, olur , olur, hadi iyi günler,. Allah kahretsin o değil... ve yeniden başlar endişeli bekleyiş, nerde bu, ve neden telefon etmiyor, neden, neden. neden gelmez o kör olası telefon.
Belki beni sınıyor, acaba ne tepki verecek, ama daha öncede sınamıştı. bütün ümidini yitirmiş bir adamın tepkilerini vermedim mi..?? Neden tekrar bu işkence... yetmedimi, o kadar kavga. o kadar direniş ve o küsmeler... o mağlubiyeti kabullenmeler...
vakit akşamın karanlığı oldu. Hala yok o lanet olası telefon. Ne ses ve de ne bir nefes... Yine yok. Bu saatte nerede bu. neden bir haber uçurmuyor. anlıyorum belki çok zor durumda, belki ailesiyle beraber kimbilir, telefon edemez. Tamam ama tuvaletten bir mesajdamı çekemez... Neden, neler dönüyor... Yoksa birşeylermi var. Varsa hayatın son demleridir. Sezen aksu değilim ben, her ne yaptınsa yaptın, dön diyemem. ben hazmedemem ki. O da hazmedemez, hazmedemedi... Bir kadeh şarap belki iyi gelir düşüncelerime...
Şarap güzelmiş , oh yarasın yağ gibi akıyor gırtlaktan, ve buruk bir tad kalıyor dilimde, işte burada hak veriyorum sezene, zulada bir kaç şişe yakut olmalı. bir kadeh daha içmeliyim, yoksa çıldırmak işten değil.. bir kadeh daha , sonra ardı ardına boşalır kadehler.. şişe bitti.. zulada var nasılsa , burada ben sezeni dinlerim arkadaş, sezen ne derse doğru der.. Bu kadın o kadar güzel sözleri nereden çıkarıyor hayret. her parçası bırak ritmini, bırak müziğini, ulan sözleri yeter. Ben sezeni seviyorum valla. ya bu şişe ne zaman bittiki, saat gece yarısını geçiyor, çokmu içtim ne, birde yorgunum, birde bitkinim. uykum var, gözlerim kapanıyor...
.....
.....
uyuya kalmışım... hava soğuk,saat gecenin 3 ü telefonumda hala bir şey yok.. hay allah uyumuşmudur acaba, telefon etsem rahatsız olurmu, belkide duymaz. Hadi bir deneyeyim... evet çalıyor, o da ne meşgul sesi, gecenin 3 ünde bana çalmayan telefon başkasına çalmış, ve meşgul. bekliyor ve bekliyorum, bir daha , bir daha. Hayır olamaz. Ben burada deli divane beklerken, koca bir gün üzülürken.... Hayır olamaz.. bu bir kabus... Belkide yalnış telefona ettim... Hayır doğru. o senin herşeyden sakındığın, o sevdiğin, o deli divane olduğun, hayatının bundan sonrasını endekslediğin, bundan sonra yalnız onun için yaşamaya karar verdiğin.... Hani herşeyin, bitanen, aşık olduğun, uğruna herşeyleri bir kalemde silip attığın, onunla taaa uzaklarda bir diyarda, yeni ve yepisyeni bir hayata başlamaya karar verdiğin. Olamaz seni bütün gün bekletirken gecenin kör karanlığında başkasıyla saatlerce konuşamaz.... sinirler nasıl dayanmalı, nasıl etmeli, sakin nasıl olunur, iyimserlik nasıl kalmalı... dur sakin ol... elinde değildir, değildir mantık, giyindim, maksadım işkencelerime son vermek, bunca yılın verdiği dersler yalan, vallahi yalan... Billahi yalan... Gerisi yok.... Herşey yalan, sevgi yalan, aşk yalan, ruh yalan, dürüstlük yalan, ben yalan, sen yalan, o yalan, bir anlık heveslere satılmak yalan, hiç bir şey yok yalan, ben zaten seni aramıştım yalan, telefon yalan, beklemek yalan,..... Beklersiniz... beklersiniz.. Açılacak yepyeni ve bembeyaz bir sayfayı.... Bir tek gerçek vardır elinizin altındaki o demirin soğukluğu... Ceketinizin sol iç cebine koyun, biraz ağırdır taşımak, ama çekmesi kolay oluyor....Anlatacak çok şeyi olmalı... ve anlatmalı... anlatacak....
Siz yinede telefon bekliyeceksiniz biliyorum... bekleyin
telefonun başında biçare durumda saatlerce kampın kurulduğu araması için tanrıya yalvarıldıgı durumdur.saçma sapan telepati kurmaya çalışırsın,sonra adama küfredersin hay senin algına algılayacağına,telepati yeteneğine bir sana iki haha