ayrılıkla ilgili bütün sarkıları dinlemenize yol açar. hüzünlü bir hal çöker üzerinize. sürekli onu düşünür, o da beni düşünüyor mudur? dersiniz. gecenin üçü aniden uyanısınız kendinizi onu düşünürken bulursunuz. gözyaşlarınız yastığı ıslatır, kalbiniz ağrımaya başlar, kendi kendinize unutmam lazım diye mırıldanırsınız. kalbiniz ara onu diye sıkıştırırken beyniniz engel olur. bir birinden güzel aşk mesajları yazar atmadan geri silersiniz.
hayatınızın .mına koyulmasına sebep olan yaşanmışlık.
sakin ol, herkes ama herkes kim olursa olsun, aynı şeyleri yaşıyor. herkesin eski sevgilisi öküz manda kaşar yada her neyse. çünkü güzel ayrılmak diye birşey yok ve arkadaş kalmak da yok. bütün ayrılıklar kötüdür, acı verir. *
icim aciyor, gözlerim doluyor. ben istemiyordum böyle olsun. hep kendi hatalarimdan hep yaptigim yanlislar yüzünden simdi deli gibi sevdigim insan benden ayriliyor. ne söylesem ne yapsam bilmiyorum, sadece icim aciyor. onun bir daha bana bakisini, bana gülümseyisini görememek, icimi acitiyor, mutluydum biliyordum bu mutluluk kisa sürecek ama mutluydum. diyordum kendi kendime mutlu oldugun kadar mutlu ol, sira üzülmeye gelince üzülürsün simdi mutlu ol sadece... oldum da n'oldu? simdi mutlu anlarimi düsündükce icimde bombalar patliyor sanki, paramparca oluyorum. aciyor canim cok aciyor. sevgimi anlatmaya yetmezken kelimeler, simdi ayriligi anlatmak zorunda kaliyorum...
bu aci bir gün gecer mi?
terkeder gider. bu kadar basit. çağırırsın geri konuşalım diye ayrılamayız çünkü yahu ayrılırsam ölücem öyle seviyorum öyle deli oluyorum. gelir sarılırsın hani ayrılmadık sinirliydik ikimizde şimdi barıştık dimi tarzında. oda karşılık verir ama soğuk, öyle bi sarılır bırakır. oturursun. ne konuşucaktık der. başlarsın özür dilerim sinirliydim ben seni çok seviyorum diye ama bi anlam ifade etmediğini görürsün, susarsın. gerisi zaten ölsem dedirtir. dakikalarca yalvarırsın gerçeği anlayınca ağlarsın bitap olursun sabah sürdüğün o rimeller akar umur edinmeden elinin tersiyle silersin.
-nolur yapma nolur gitme biliyorum hatalarımı biliyorum ama böyle olsun istemedim böyle olmayı ben istemedim.
+biliyorum.
-ben seni çok seviyorum özür dilerim lütfen (arada hıçkırarak)
+bende seni seviyorum. önce ağlamayı kes. geceleri bu düşüncelerle uyumaktansa sensizliğin acısıyla uyumayı tercih ederim. geçmişine katlanamıyorum artık.
-(çıkarıcak ses kalmamıştır artık. dudaklar hareket eder sadece ''gitme'')
gitti.
baktım arkasından köşeyi döndükten sonra bağıra çağıra ağladım. gitti diye bağıra bağıra ağladım. bi abla durdu yanımda. noldu dedi gitti dedim. benimde kocam gitti dedi. eve giderken ağladım, evde ağladım, gece ağladım, gece uyanıp ağladım, sabah uyanınca ağladım. hayallerime umutlarıma ağladım. tek arkadaşımı kaybettiğime ağladım, aşkımı kaybettiğime ağladım, üşüyünce ağladım, dua ederken ağladım. hala ağlıyorum. nefes alırken bile gözleri dolar mı bi insanın bilmiyodum.
Ey sevdiğim alacağın olsun. Çekerim ben bunu da çekerim. Sen rahat uyu. Ben cehennem azapları da çekerim.
az önce yaşadığım şeydir. alışkanlıklar sıkıntı yaratır. eve gittiğimde ondan gelen hediyeler, yazdığı yazıları görmek sıkıntı yaratır, üzer. burada kritik nokta ne olursa olsun, canınız ne kadar yanarsa yansın mesaj atmamanız, en azından bir süre facebook, msn, twitter vs. gibi yerlerde onunla hiçbir şekilde irtibata geçmemeniz, resimleri, yazıları yok etmenizdir.
2 ay kadar bir süre hiç irtibata geçmezseniz, duygusal müzikler dinlemez, filmler izlemezseniz, ortak arkadaşlara filan onu sormazsanız başarırsınız unutmayı.
zor olacak biliyorum ama ilk olmayacak. 2 sene sürmesi en zor kısmı ama geçmişte bir de 3 senelik tecrübem olduğundan atlatılabilirim gibi geliyor. bakalım asıl sınav gece evde tek kaldığımda başlayacak. *
gayet normal olan şey. Ancak, kimi zaman travmatik sonuçlar doğurabiliyor. intihar eden mi dersin? bileklerini kesen mi dersin? camdan atlayan mı dersin? Bir sürü böyle aptallıklar yapan insanlar vardır ayrılıkların sonucunda. Ama önemli olan bu süre zarfında hata katsayısını az tutmak.
az önce gerçekleştirdiğim olaydır. bazen sana kambur olan şeylerden kurtulman gerektir. hedeflerin vardır ve sevgili dediğin kişi sana destek olacağı yerde seni yolundan alıkoyuyorsa bitmelidir.
sanırım 1 saat oldu.
semptomları daha tam başladı mı yoksa böyle bir şekilde mi devam edecek bilmiyorum, bildiğim hafta sonu sınavlar ve olamaması gereken bir şey oldu. zaten hayatımda ne zaman olması gereken şeyler oldu ki... neyse.
aptal bir mesajdan çıkarılan aptal bir anlamın kurbanı bu ilişki oldu. iletişim sorunumuz vardı bunu defalarca söyledim ama yok karşımda ki kapalı kapılar ardında rekabetçi bir duygusallık besliyor ve bunun neticesinde olmadık davranışlar ve anlamalarla kaşılaşıyordum.
misal buluşma tarihinin uygun olmaması kadar doğal bir durum olabilir mi ? ama oluyor. üstelik bir hafta sonra yüze vuruluyor falan.
yok böyle ilerlemezdi vicdanım rahat ama son dakika suçlamaları, çamur at izi kalsın salvoları yok mu insana ayrılıktan iki kat koyuyor.
bir saat otuz dakika oldu. midemde bir yanma başladı...
alkol almam lazım sanırım, hayır işin bok tanı işteyim ve mesai saatinin bitmesine 40 dakika var, çok geç olabilir.
boşa kürek çekmek kadar şu hayatta boktan bir durum olamaz sözlük.
gitti bir yıl daha. niye gitti. bu amına koduğumun ömrü bu kadar ucuz bir şey değil ki amına koyim.
bazen bi hafta boyunca aynı pijama donu giyersin. sabah akşam evde onunla gezersin. annen ver yıkayayım şunu der, çıkarmak istemezsin. sonra bigün bi bakarsın, leş leş.. işte o zaman anlarsın. vakti geldi. çıkarır atarsın kirli sepetine. bi süre bakarsın öyle. başkasını giymek istemezsin. onun gibi yumuşak olmayacaktır çünkü hiçbirisi. onun gibi bedeninle-ruhunla bütünleşmiş olmayacak. ama geriye dönüş de yoktur artık.. işte bunun gibi bişey.
erkekler için ilk 1 haftanın gayet sıradan geçtiği gerçektir. sadece içte ufak bir burkuntu kalır. acı yavaş yavaş zamana yaya büyür. olay 2 ayı geçtiği zaman içmeeylemi gerçekleşmeye başlar. daha sonra kullandığı sosyal medya ortamındaki profili dikizlemeler gizli numaradan aramalar vs vs. yani anlayacağını erkek yavaş yavaş hatasının farkına varır. tabi bu sevdiği bir kız için geçerli eğer gerçekten sevmediği birinin sadece profiline bakar geçer.
4,5 yıl dile kolaydı sanki dört buçuk sene. evlenmiş olsak çocuğumuz hemen hemen bu yaşlarda olabilirdi belkide kim bilir.
soğuktu manisa on küsür sene sonra kar yağmıştı, ayağımda postal üstümde bir asker parkası. aynı devre arkadaşlarım muhabbeti koyultmuşlardı bana da bir şeyler sordular ama siktir et dedim içimden, bir yandan da cevap verme isteği vardı aslında. masada konuşulan aşk sevgi bilmem nesiydi, herkesin bir sevgilisi vardı uzak şehirlerde hatta yurt dışında. bir sızı vardı içimde fiili olarak sevgilim yoktu ama beşiktaş meydanında yüreğimde kalan bir sızı. "biliyorum" sadece bu kelime yankılanıyordu geldiğimden beri kulaklarımda tam üç ay.
koğuşa çıkıyoruz gene gülüşmeler bir birimize laf sokuyoruz ve aynı devre arkadaşımın sırtına çıkmış fener marşı söylüyorum fakat kalbim sıkışıyor, nefes alamıyorum sanki kalp krizi geçiyorum zar zor çıkıyorum merdivenleri ve artık iyiden iyiye kesiliyor sesim.
koğuşun girişinde ki çalan telefonun sesiyle irkiliyorum resmen bir hançer oturuyor göğüsümün tam orta yerine ve ismim yankılanıyor boş koridorda.
hambarcaaa, hambarcaaaaa lan yavşak telefonun var gelsene dedi devrem, doğruldum sanki son adımlarımı atar gibiyim, telefonu elime aldım ve belli belirsiz kısık bir sesle
-alo
+kanka az önce karargah komutanınla konuştum çarşıların iptal önce onu söyleyeyim ve sana söylemem gereken bir şey var. bu hafta sonu düğünü varmış, şimdi istediğin kadar bağır küfür et hatta banada söv dinliyorum seni ama kanka bilki hiç bir şey senden daha önemli değil koy amına hayat böyle.
önce anlamadım yada anlamamazlıktan geldim, nası yani dedim kendi kendime bu kadar kısa bir süre sonra evlenme hemde onca seneden sonra.
-tamam kanka haklısın, kimse için üzülmeyede yıpranmayada değmez. dedim dedim ama artık her yer bulanıklaşmış ve aklımda sadece sorular vardı cevapsız. telefonu kapattığımda hıçkırarak ağladığımı fark ettim ama ne nefes alabiliyordum nede kalbim atıyordu sanki durdu herşey.
evet ben askere gelmeden bir hafta önce tartışmıştık yine seninle ve hiç konuşmamıştık. askere gideceğimi bile söylememiştim evet. beşiktaş çarşıda bir anda karşıma çıktın ve saçlarımı okşadın kısacık olmuş deyip acı bir şekilde gülümsedin yüzüme. vedalaştık ve arkanı dönüp gittiğinde adını haykırarak seni seviyorum dediğimde sadece bana biliyorum demiştin. hayatımda ki en zor vedaydı o veda edemediğim.
onca zaman nelere katlanmıştık hatta unutmam araba bile çarpmıştıda ikimize ölmemiştik. şimdiyse yıllar bizi sadece kuru bir biliyorumla ayırmıştı. beraber aynı çatı altında geçen yıllar bir anda yok olup gitmiş yerini sadece boşluk almıştı.
şimdi dönüp arkama baktığımda sadece hüzün ve göz yaşı gördüğüm kimi zaman türlü düşüncelere düştüğüm silik zaman, yitik an ve anılar. karışmış tarihler ve geriye ne gelecek nede getirecek zaman. yüzümde acı bir tebessüm ve kulaklarımda çınlayan biliyorum.
zaman alıştırdı artık yokluğuna ve koymuyor artık bana eskisi gibi hiçbir şey. unuttum bütün hepsini ve kendi kendimi kendi hayatımı yaşaıyorum artık, bazen yalnız bazende bedenlerde ve süregelip akıyor hayat benim için. ben artık böyleyim pek umursamaz, hayatı yaşamaya çalışan.
o mu, evlendi inanır mısınız çocuğum olmayacak diyordu şimdi bir çocuğu bile var ve mutlu, çünkü biliyorum.
düzenli olarak yaptığımdır. Aslında biraz karışık durum. Çoğu benden ayrılıyor. Hayır arkadaş anlamadım ki tam tadında sevgiliyi. ilk ayda ayrılan mı dersin, hafta dolmadan uçanı mı dersin, saçma sebeplerden uçup gideni mi. Cenabet de gezmem amk. Büyü mü var anlamadım ki. 1 kere uzun oldu, valla bak başka olmadı. Uzun dediğimde 10 ay 5 gün. Sonuncu da 1.5 hafta önce uçtu yuvadan. Ahh sözlük ah, akşam akşam üzüldüm yine. Adaletini sikeyim dünya.
garip bir durumdur. uzun sureli bir ilişkiden çıkılmışsa hele durum daha içinden çıkılmaz bir hal alabilir. beklenilmedik tepkiler öc alma gibi durumları muhakkak bir taraftan görebilirsiniz. üzücüdür kahreder bir tarafı nitekim bir birlerini seviyorsa her iki tarafta acı duyar ama öyle bir psikolojidirki bu durum sanki biri diğerinden daha fazla acı çekiyormuşcasına bir birlerinin acı çektiğine inanmazlar. ölçü saygı vb unsrların kaldığı pek söylenilemez. arada bir göürüşülüp konuşulsada konuşmanın sonu pek hoş olmayan cümlelerle sona erer ki söylenilmemesi ve söylenilmesinden pişman olunacak cümlelerdir. her iki tarafında kendine has yöntemleri vardır unutmak ve iç dökmek için biri ya içine kapanır diğeride muhakkak sağa sola hiç fark etmeden ve onca yılı çöpe atmışcasına sevgilisiyle alakalı yazılar yazar ayrılığını döker. sorulduğunda verilen cevap bellidir. ya senin adını bilen yok yada bitti gitti der oysa düşünülmez yapılan bir hata yapılan bir sorun olmuştur belki yeniden başlanılacaktır ve o saatten sonra pişkin pişkin hiç birşey olmamış gibi davranılmalımıdır. ayrılık garip bir durumdur ciftlerin bir birlerini kabullenemeyip farklı insanlar haline getirmek isterken farklı kalıplar içerisine sokmak isterken.. - yahu ne oluyor deyip baş kaldırdığı zamanlarda patlak verir ayrılık mevzusu. uzun süreli ilişkilerde ise ayrılık bir başka gariptir, onca zamandan sonra karşısındakini odun miseli ya bu bana olmadı deyip değiştirmek. lakin fark etmez sevgililer bunu fark etmiyeceklerdir de bir birlerinden istediklerini. birde alınganlık vardır ki buna yanlış anlamalar veya istege göre anlamlar o hiç içinden çıkılmaz sorundur. dersin ya ali ata bindi tepki verir biri at aliye neden binsin yahu onumu demek istedik az edep yahu diyeceğiniz zamanların aşırılık gösterdiği zamanlardır. vel hasıl uzun lafın kısası ne problem varsa var ayrılığında edebi olmalı ama ayrılmadan önce de ayrıldıktan sonrada bir düşünmek gerek o saaatten sonra yapılacak ne varsa uzun uzun düşünmek gerek... sevgiliden ayrılmak garip bir durumdur.