Atlatmaya çalıştığım dönemdir.. Çok yıpratıcıdır. Hala umutlusunuzdur belki özler de arar diye telefonu yanınızdan ayırmazsınız. Her gelen mesajı ondan sanırsınız belki geri döner diye bekler durursunuz. Ama nafiledir. Bir önce geçse iyi olacaktır..
alışmışlık olduğundan epey zor geçen dönemdir. işten ayrılmak gibidir mesela. boşluğa düşersin. sabah telefona mesaj gelmez, tam arama saatinde telefon çalmaz. anne gelip hüzünlü gözlerle seni seyreder ve eğlendirmeye çalışır, hatta dışarı gezmeye götürme telaşına kapılır. etraftaki herkes bir şekilde sürece olumlu katkıda bulunmak ister. her ne kadar bu tip çabalar insanı sevindirse de o acıyı dibine kadar çekip bitirmedikçe bu dönem sona ermez. her ayrılık acı verir. biten ilişkisi için üzülmeyen acı çekmeyen insan ya sevmemiştir ya da kendisini kandırıyordur. en geçerli yol dibe vurmaktır. zaten ondan sonra kendiliğinden toparlanma aşaması başlar. süreci siz yönetmezsiniz, sadece yaşarsınız. tabi insana kattıkları da çok, insandan götürdükleri de.
seviyorsan fakat birtakım sebeplerden ayrılmak zorunda kaldıysan, ayrılık sonrası ilk hafta faciadır. tekrar mı başlasak falan deyip durursun. tabi ayrılan sen isen. karşı taraf ayrılmışsa işler boka sarmıştır, bekler durursun. sonuç olarak ilk haftayı bir şekilde geçirdikten sonra yavaş yavaş unutur gidersin. en önemlisi, belki kişisel bir şeydir bu ama hoşlanılacak, aşık olunacak yeni hatunlara bakmak müthiş rahatlatır. kimse vazgeçilmez falan değil, unutamam dersin 2 yıl sonra ne mal adammışım, üzüldüğüm şeye bak der gülüp geçersin.
3 yıla kadar geçen dönemdir. belki 4 yıldır. bilemedin 5 yıl. ben bilmiyorum bakalım 2. yılı bitirdik.
Gecikmeli edit:7.yıla girdik efendim,değişen bir şey yok.
Gecikmeli edit 2: Yıllar geçiyor,hayatına başkaları giriyor ve gidiyor.. Ama hiç kimse ilk şiir yazdığın,bahçelerden gül koparıp verdiğin kişi gibi olamıyor.
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir ise yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kus tutsan "Bu kusun kanadı neden beyaz değil?"diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.
Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman.Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen,"Ama senin için sunu yaptım" derken o, "sunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen askı yaşanması gerektiği gibi yasadın.
Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün,şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı "deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen askını doya doya yasarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yasıyorsa,ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayati ıskalama lüksün yok
senin. Onun varsa,bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yasamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil... Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası. Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, yada bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...