"bu ilk gecem sensiz savunmasızım" gecesidir. alışılagelmiş akşam yemekleri, biryerlere gitmek, birlikte vakit geçirmek, saatlerce telefonda konuşmak, msn'de yapılan geyikler yoktur.
muhteşem bir boşluğun içine düşersiniz. ama herkesin söylediği gibi; "zaman herşeyin ilacıdır".
yasanilmak istenmiyen, ama kacinilmaz gecedir. depresiftir, gece ustune ustune geliyordur, ay olmasina ragmen yeteri derecede isik sacmiyordur, yildizlar parlamiyordur, tv nin pc nin hicbir manasi yoktur, varligi yoklugu onemli degildir, her sey can sikicidir, yapmak istedigin seyin, seylerin hepsini yarida birakirsin, cunku gercekten yapmak istediklerin degildir o gece...
hasili bu depresif duruma yavas yavas alisilir, nasil ki yara yavas yavas iiyilesiyorsa aynen oyle, zaman la yaradan sadece iz kalir, yara hissedilmez ama ne zaman izine dikkatli bakilsa, farkedilse, yaranin nasil olustugu, yara sureci ve tedavi sureci hatirlanir.
hayatta tek başına kaldığını düşündüğün, bir daha kimseyi sevemem diyerek ağladığın, sigaraya başlama eyilimi gösterdiğin, bütün herşeyin bittiğini artık yaşamanın bile bir anlamı var mı diye düşündüren gecedir. kişisine göre değişir ama genelde zamanla atlatılır yenisi bulunur mutlu mesut yaşanır.
eğer gerçekten ve yürekten sevilmişse söz konusu sevgili, ruhlar birbirini bulmuşsa, fikirlerin gölgeleri ve kalplaerin atışlarındaki giz aynı taraftaysa zor geceçek gecelerin sadece ilkidir.
devamında içki, sigara, derin ve ağır şarkılar, gözyaşları, ay ışığı altında alınmaya çalışılan ama becerilemeyen kararlar, ıslak mendiller, yalnızlığın kokusu, boşveriş, diplere doğru düşüş, boşluklardan boşluklara doğru mükemmel sıçramalar, ruhla bedenin birleştiği yerdeki intihar korkusu, bedenin ruha ihaneti, zaman zaman sinir nöbetleri, sabaha karşı avuçta kalan son ve beşinci sigaranın boş paketi, sayısız sayıda içki şişeleri, hayata sessiz tepkiler veren uykusuz ve umutsuz bir çift göz...
işte bunlarla geçer ilk gece.
devamı mı?
yani ikinci gece mi?
.... içki, sigara, derin ve ağı....
nasıl ayrıldığınıza bağlıdır.
kısa süre içinse eğer, yani birbirinizden uzakta bir ilişki yaşıyorsanız. tekrar görüşmek için geri saymaya başladığınız gecedir.
yok, tüm ipler kopmuş gemi açılmışsa o limandan. çözüm, ağlamak içindeki sevgiyi gözyaşlarıyla dışarıya atmaya çalışmaktır.
ilişkinin ilk zamanları gelir akla. nerden nereye dersiniz.
o tadına doyulmaz, insanın içini ısıtan güzel günleri hatırlarsınız.
içinde kaybolduğunuz gözler belirir karşınızda. kokusu hala burnunuzdadır.
sonra kavgalar belirir zihninizde. sorgulama anı başlar işte o an.
hatanın nerde olduğunu düşünürsünüz.. kendinizi suçlamazsınız önce, bütün suç ondadır. zamanla, kızgınlığınız geçtikçe özeleştiri yapabilirsiniz. ama o an bütün suç sadece ondadır..
ve en zor ana gelirsiniz.
kabullenmek..
geçmişte ne yaşadığınızın bir anlamı yoktur artık.
bittiğini, gittiğini, sona gelindiğini kendinize kabul ettirmeye çalışırsınız.
beyin anlar bunları, zorlamaz sizi. ama kalp.. direnir tüm inadıyla..
hiç inatlaşmazsınız onunla. senin ilacın zaman dersiniz.
o gecenin sabahında ise siz başka siz olmuşsunuzdur.
daha sabırlı, daha katı, daha güçlü, daha umursamaz, en kötüsü daha ruhsuz..
tuvaletinizin çok sık geldiği hatta hiç gitmediği gecedir arada bir da miğde bulantısı geçirirsiniz kusmaya gidersiniz ama çıkartmaya çalıştığınız kusmuk değil içinizi parçalayan aşkın acısıdır.
tüm aşk sarkıları son ses acılır , sevgiliyle dinleneler özellikle . kafa güzel olana kadar içilir. sonra hep ' neden ?' sorusu sorulur . kendi kendinen gecmişte nerde yanlıs yaptıgına bakmaya calısır . elinden baska bişey gelmiyeceğini ancak umut ederek bekleyip durur.
hiç karsı tarafta su aramaz. hep kendi yer durur kişi. ve son bir sigara yakılır tüm yasanmısşıklara inat . sevgiliyi içine ceker gibi cekilir . ve yastıga kafayı koyarak tek bir yas damlası akarken sızar. keni içinde kendi kendine gecen gecedir.
"artık sazın bağrı mı olur
kimsenin bilmediği bir ağrı mı
gider kendine gömülürsün
yoksa bu şehir bu sokaklar
seni alır kullanır seni alır kullanır
santim santim çürürsün."