a) yavşaksanız; hemen karalama kampanyası başlatılırsınız.
b) gerçekten üzgünseniz, gözyaşlarınızla uzun bir süre uğpraşmak zorunda kalırsanız.
c) üzgün ama yıkık değilseniz, hemen bir sevgili arayışına girersiniz.
d) takmıyorsanız, muhtemelen elde başka vardır, gidip diğerlerine vakit ayırırsınız...
kurşun geçtiği yeri ilk zaman acıtmazmış sıcaklığından dolayı buda onun gıbı bişey başta anlamıyorsun sonrasında kanamaya başlıyor o an... en azından benım o acıyı cekmektense ölesim gelir nereye saklanacagımı bılemem heryer dar gelir kurtarıcı 2 yerim vardır. tuvalet kımse oraya gelemıyecekmıs gıbı... deniz kenarı ruhumu dınlendırdıgıne,ögurlugumu verdıgıne ınandıgım ıcın... acılar buyutuyormus ınsanı buda guzel tarafı sanırım *
bi kaç saat yada bi kaç gün, biraz kızgınlık biraz pişmanlık, aynı anda bir rahatlama oh be deme halidir. sonrasında, işin işten geçtiğini anlandığında ise, dünya başa yıkılır.
Dünya yıkılmış da altında kalmışım hissi uyanır önceleri...Belki bir süre bişey anlamazsın ama idrak ettiğin anda canın çok yanar,çaresiz,kimsesiz yapayalnız kalırsın. Önce yaşananları düşünürsün şurda çay içmiştik,burda öpüşmüştük,elimi hiç bırakmazdı ne den güzel sarılırdı...
Sonra planları düşünürsün;evlenecektik,şunu yapacaktık bunu yapacaktık,sonra yakınlarına gelir sıra herkes sorar tek tek bittiğini anlatmaya çalışırsın oysa daha sen kabullenememişsindir durumu için daha da acır...
ilk an bir boşluk oluşur insanın ruhunda ve boşluk büyürken koyu bir hüzünle dolmaya başlar ama işte o hüzün o manasız boşluktan çok daha yeğdir çünkü hüzün zamanla anlayışa dönüşür onu ve kendini hoşgörmeye yol açan bir anlayışa...
ağlarsın. hem de öyle bir ağlarsın ki, içli içli. hıçrıklıklarında kaybolursun. kendini dinlemeye başlarsın sonra. nasıl bu hale geldik dersin. kafayı yercesine cevapsız sorularla baş başasındır artık. birileri susturmaya çalışır seni, kimseleri duymazsın. çaresizsindir hiç olmadığın kadar. ve kırgın...
kendisinden kalan tüm fiziksel hatırlatıcıların defedilmesinin ardından gayet normal olarak açığa çıkacak büyük miktarda boş vaktinizi doldurmak amaçlı farklı aktivitelere yönelmeniz tavsiye edilir.
daha herşeyin yeni başladığını kavrayamadığın andır. şokla birlikte farketmezsin canının acısını. belki de üzerine sinen kokusu geçmemiştir daha. evin her yerinden çıkan eşyalar alay etmemiştir senle henüz. "bumuydu" dersin. "o kadar da acıtmıyormuş ki..."
ılık bir duş alıp uzanırsın yatağa. uyuyakalırsın rahatça. ama sabah? ne bu karanlık? güneşin çoktan doğmuş olması gerekirdi oysa. dün akşamı hatırlarsın. son bakışları, son sözleri, tartışmanın en keskin, en can acıtan yerlerini, ve ayrılışı hatırlarsın. artık yarım birisindir. kimsesiz... gün içinde onu aramak için elin telefona gider, artık olmadığını hatırlayıp defalarca rüyadaki düşme hissini yaşarsın. keşke rüya olsa tüm bunlar. keşke tam yere çarpacakken uyansam dersin.oysa daha ilk gündür ve herşeyin başlangıcıdır. acın her yeni güne gözlerini açtığında katlanır. taşıdıkça ağırlaşan çantalar gibi, taşıdıkça ağırlaşır ruhun vücudunda. ama 7 ay geçmiş olsa bile acısı ilk günkü gibi taze kalır. acırsın. en çok ta kendine, düştüğün şu hallere... sonradan yaşayacaklarına kıyasla hemen sonrası en az acı veren kısmı olur sıcağı sıcağına...
hiçbir şey olmamış gibi hissetmek.. hayatına devam etmek.. şok daha sonraları yaşanıyo.. acı da öyle. hemen sonrasına söz vermiyim ama belki daha sonra ağlarım falan. bütün ayrılıklar acı mı allasen bende iyi abarttım.