"yaz" dedikçe mevlaya, başa yazılan sevdadır sevgili.
yürüdükçe yollar ona yürürsün, aynada kendini değil onu görürsün baktıkça.
her nereye gitsen o vardır içinde.onsuz bir hayat yerine yok olmak tercihindir.
acıysa acı, sevinçse sevinç, onunla yaşamak istersin her neyse alnında yazılanı.
kalbin efendisidir hatta kalbin kendisidir sevgili.
onla başlasın istersin her günün.
o yanında olmasa da onla başlar günün.
onla sürer ve onla bitirirsin.
beklersin. yanyana olmanın o doyulmaz hazzına yaklaştıkça gün sayarsın 5-4-3-2- günler bir bir eksilir ve vuslatı göğüslersin ki hasret lime lime etmiştir kalbini. artık dayanacak halde değildir yüreğin ve sevdiğin gelir sana aşık gözlerle taa gözlerinin içine bakar seni sarar. kollarının arasında çektiğin onca sıkıntıyı unutuverirsin.
gün gelir uyuyamazsın sesini duymadan. gün gelir onsuz gülemezsin. gün gelir "mevlam senin canını ne gün alırsa benim canımı da o gün alsın inşaallah" dersin. ağladığını görürsün sevgilinin. "sen nasıl güzel bişeysin böyle, ben seni nasıl buldum" diye içten içe bir şükür cümlesi işitirsin.
günden güne, daha bundan öte sevilemez inancına ters düşe düşe, daha fazla seversin.
anın ana eklediği tek şey daha fazla sevmekten gayrısı olmaz. sevinirsin.
sevgili.
o uğrunda canını fedadan gayrı, canın olmuş olandır.
sevgili.
yaşadıkça içine sinendir.
Sevgili.. en büyük anarşizm bundan doğar aslında. sevgiden, sevgiliden doğar anarşizm. Çünkü gerçekten seven bir insan, sevdiğine ulaşmak için gökyüzüyle yeryüzünü birleştirip, her ikisi arasında kalan tüm canlıları, tüm nesneleri gözünü kırpmadan yok edebilir..
Ama gel gelelim bu devirde artık çok zor bi' eylem bu. insanların sevgiden daha önemli öncelikleri var çünkü. gidilecek işleri, ödenecek faturaları, okunulacak okulları, doyurulacak karınları var. Yani isanların sevgiden daha önemli işleri var bu devirde. bu yüzden manasız kalıyor.
baksanıza mesela gazetelerin üçüncü sayfalarına. elele tutuşup da intihar eden sevgililerin sayısı ne kadar da az. aşık olduğu insandan ayrıldıktan sonra dünyanın amına koymaya yemin etmiş kadınların/erkeklerin sayıları ne kadar da az. hatta yoklar. buhar olup uçmuşlar. herkes et derdinde çünkü. oysa kilosu 15 tl'den satılıyor her köşe başındaki kasapta.
sevgiyi ve aşkı önemseyen, aşkın ve sevginin deliliğini yaşayan kişi çok az artık. bu yüzden de ne bir şey doğuruyor bu samimiyetsizlikte, ne de öldürüyor.. çünkü işleri var insanların. Meslekleri, ünvanları var. mezar taşına sosyal statüsünü yazdıran Gerizekalılar gördüm ben. Ölünün arkasından konuşulmaz derler ama yapacak bir şey yok. Çünkü artık hiçbir şey şaşırtamaz beni. ne sevgiden doğan güzellikler, ne de sevgisizlikten doğabilecek anarşizm. çünkü insanlar mutsuz olduklarında da bencilce davranıyor. mutluyken de bencilce davrandıkları gibi. çünkü insanlar oyalanıyorlar sadece. Geneli değil ama çoğu öyle. bazen bir bedende, bazense bir ruhta. bunu ise hiçbir şey değiştiremeyecek. Tek temennimiz bu oyalanan insanların arasında gerçekten birbirine sarılmak isteyenlerin de yanmaması. Kurunun yanında yaş da yanmasın hesabı.
oysa iki sevgili, anasını belleyebilirdi şu dünyanın. Dünyanın anasını belleyen sansar tüccarların, din istismarcısı ibnelerin, etnik köken ayrımı yapan faşist piçlerin, tecavüzcü orospu çocuklarının analarını belleyebilirdi bu iki sevgili.
iki sevgili, sadece sevgiden beslenip de iki insanın sahip olabileceği tüm deliliği gösterip, dünyayı daha yaşanılası bir yer yapıp, varoluşu yeniden imar edebilirdi. bir kereliğine inansaydılar birbirlerine, konuşmadan anlaşabilseydiler bir kereliğine, o zaman son verirdiler evrende varolan tüm imparatorluklara. ve kendi düzenlerini kurup o uğurda yaşayıp giderlerdi. Ama olmuyor. olmayacak. kırılmış insanların inancı. ilk başta kendilerine olanı. sonra diğer insanlara. yazık kurunun yanında yanacak olan o yaşlara da. Umarım karşı olup yaşarlar hayallerini bu yıkılması güç imparatorluğa.
sevginin toplandığı varlık. bir ( eski) arkadaşının yaptığını utanıp anlatamazsın; oysaki bukowski okuyup, realiteden falan bahseden radikal bir tipsindir. "seni seviyorum" dersin, ama o sevgiyi nicelik bindiremezsin ( bir kamyon gibi sevmek, tır kadar tapmak falan filan ). en beğendiğin yerlerine akrostiş şiirler yazamazsın ki hala realiteden falan bahseden radikal bir tipsindir. sarhoşken yaptıklarını hatırlayıp "lan on katını yapıcam ayıkken bi buluşalım amına koyuyum" deyip yapamazsın hala ve hala, realiteden falan bahseden radikal bir tipsindir. yani göbeğini kaşıyan o tiplerden farkım yok benim aslında. dişimizin bir minesine dünyalarla iltifat bağlamında sözler ederiz ve "tanrı süper lan, bir mine bilmem kaç mikron ama sağladığı fayda 1 metre belki" deriz ama gerçek bir mine'ye karşısında değer yüklemeyiz; veya yüklediğimiz değeri söyleyemeyiz, çünkü hala ve hala ve hala lanet olsun ki, realiteden falan bahseden radikal bir tipsindir.( dip falan değil direk not ) o da benim bu halimi sevdi beee.
Kendi olarak, sana gelen
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
O, işte...