sevgili

entry1799 galeri56 video1
    120.
  1. sevme eyleminin yapıldığı, ama ne işe yaradığı bir türlü belli olmayan, gözde büyütülüp göklere çıkarılan ama sonra tepeüstü yere bırakılan bir nevi canlı.
    2 ...
  2. 121.
  3. aşktır, feridun düzağaç'ın "alev alev" şarkısıdır, Moda sahilindeki "orange sky"dır, taksim'e gitmek için köprüyü 3 kere geçmektir, yanında en mutlu onsuz en mutsuz zamanlarınızdır, hayatınızın miladıdır, nar çiçeğidir *, göztepe'deki yürüyüştür, bağdat caddesine her inişte abisine yakalanmaktır, sana fazla zaman ayıramasada onu deli gibi sevmektir, birgün giderse diye korkulan ama çaktırmamaya çalışılan kişidir.

    (bkz: fıstıktır o fıstık)
    2 ...
  4. 122.
  5. sıkıntılı anınızda yetişendir. gecenin bir vakti tedirgin olduğunuzda, gönül rahatlığıyla aranandır. aslında aramanıza fırsat bırakmayıp arayandır.
    3 ...
  6. 123.
  7. 124.
  8. mutluluğun ve hüzünün gerçek kaynağı, kendinden vazgeçen insan evladının vazgeçemediği diğer bir insan.
    2 ...
  9. 125.
  10. insana ilk başta kendini sevdirebilen*, kendiyle barıştıran, insanı hem çocuk gibi şevkate muhtaç, kırılgan, hassas, hem de olgun bir insanın yapması gerektiği gibi sorumluluk aldıran, her şeye rağmen güçlü olmayı zorunluluk kılan kişi.

    (bkz: aşk)
    1 ...
  11. 126.
  12. sevgiliye açık mektup 1

    güzel bir dostluk vardı aramızda. zaten güzel bir dostluk için birbirimizi iyi tanımak gerekiyordu, tanıyorduk az çok ama sınırları da çizmek gerekiyordu. bu şekildede eminim çok uzun süren bi dostluğumuz olacaktı. denyoluk bende ki bu sınırları aştım. senden hoşlandığımı söyledim.
    bu durumda ben seni severken sende sorumluluk duygusuna kapıldın. sonuncusu senden hoşlandığını söyleyen diğer arkadaşlarınla aynı kefeye koyup benide öyle algıladın. istemeden garipsiyorum.
    ilk zamanlarda düşünüyordum. acaba benim hakkımda ne düşünüyor, acaba ona senden hoşlanıyorum desem beni nasıl anlar? acaba fesat mı düşünecek? yoksa benim tipimden mi hoşlanmıyor ?....
    böyle konustuktan sonra eve gelip günün analizini yapınca soruyorum kendime neden böyle yapıyorum diye. bir .ok çıkmıyor.
    kanaat getirdim ki en baştan söylememek gerekirdi. sana senden hoşlanıyorum dememem gerekirdi. daha önceden söylediğim için, bok ettim arkadaşlığımızı dostluğumuzu. ama ettim bir kere. söyledim yani.
    sana senden hoşlandığımı söylediğim de bana arkadaşlığımızı riske atmamaız gerektiğinden bahsettin, bende sana unutacağımı söyledim. kendimi kandırdım, arkadaş olmak için çaba gösterdim, olmuyor ... koyim diyip tavırlarımı değiştirdim. bir arkadaşla nasıl konusulur gibi değilde bir sevgili ile nasıl konusulur, kelimelerini seçerek kullanmaya başladım, belki fikri değişir diye. yanlış çok şey yaptım. senin her arkadaşça tavrını yanlış algıladım. tekrar yakınlaşmaya çalıştım.
    artık bu safhadan sonra zaten arkadaşlıkta kalmıyor, hiç bişey kalmıyor. ben rahatsız oluyorum, seni benden sorumlu bıraktığım için rahatsız oluyorum(garip bi cümle oldu ).
    buluşmalarımızda sana dokunurken bile temkinli davranıyorum. sana dokunmam bir başkasına dokunmam gibi gelmiyor artık bana. daha farklı geliyor. hani fark etme diye arkadaş gibi davranıyorum ya ondan sanırım..
    birbirimize laubali hareket yapınca kahkaha atıyordum. tepişince, itişince ehi ehi diyordum. şu an ise o günleri özlüyorum. ulen neden söyledim seni seviyorum diye. bırak ne güzel arkadaştık. şimdi ise salak salak triplere giriyorum. kendi kendime alınıyorum.
    birde bazı .öt erkekler vardır. sen söylemiştin çünki. heh bunuda söyliyim hiç çıkmıyorlar aklımdan. böyle arkadaşındır, takılırsın, eğlenirsin gezersin tozarsın felan. sonra beklenmedik bir andan böyle gelir senden hoşlandığını söylerler. hay ... koyim yaa dersin. nereden çıktı şimdi bu dersin. ama fazla iplemezsin. dersinki geçer bunlar arkadaşım geçer, anlık geliyor bunlar sana. şehvet duygusundan söylemişsindir...
    hakikatten de göttür bunlar. durduk yere ne hiç ettin dimi arkadaşlığı. insan arkadaşı için öyle dermi? koca arkadaşlığını bitirmeyi riske atacak şeyler söyler mi? anlık gelip geçici şey için öyle der mi ? bana gelip geçici olduğunu söylemiştin....
    ya gelip geçici değilse ?
    tee yukarda dedimya sınırları başta ben aştım diye.
    en başta hatayı ben yaptım ki sana açılmışım. hakikatten arkadaşlığımızı riske atarak çıkmış ağzımdan. şimdi ise sadece hayıflanıyorum. madem açılmışım adam gibi açılayım dimi? böyle gelip geçici gibi algılanırsın sonra. şeklinde hayıflanıyorum, başka bir bok yok. belki bu yazdıklarımdan da pişman olacam ama rahatladım iyimi. böyle yazarak konusuyorum ya, kimse karışmıyor ya o çok süper oluyor. yanlış mı yazdım siliyorum baştan yazıyorum. düzeltme şansım oluyor. keşke konuşmalarımıda hafızamdan silebilesem dimi. yok a. koyim olmuyor, silinmiyor.
    neticede bu yazdıklarımda sakın ama sakın kendinde bişey arama.
    samimi olarak söylüyorum kendinde bir şey arama. komple kendi götlüğümden kaynaklanan bir durum. senden hoşlandığımı sadece an gelip söylediğim bişey olmadığını bil diye dedim. hakikatten hoşlandığım için dedim.
    eee sonuç ne dimi. onu diyorsun. hakkaten bir sonuca bağlamak lazım. geleceğim nokta şu ki,
    iki arkadaş arasında güzelşeyler olabilir. hayal ettiğin sonuçlara ulaşırsın, hatta süper olur. ama olmuyorsa karşındakini kaybedersin ve dostluk olmuyor. bunu söylemesem ne sen rahat edecektin nede ben.
    seni seviyorum
    sağlıcakla.
    3 ...
  13. 127.
  14. sevgiliye açık mektup 2

    tam 4 bahar geçti tanışalı... özlemimden bir gıdım gittiyse göt olayım hemde vergi dairesinde çalışan teyzelerin yayvan götünden...
    böyle göğsümün üstüne oturan bişey var. gitmek bilmiyor, nasıl bir daralmadır?. hakkaten gitmek bilmiyor. biraz dindireyim dedim şu ağrıyı. mübarek gecede tanrı'dan dilediğim dileklerin basına seni koydum. peyami amcanında dediği gibi "bu tevekküle karışan bir memnuniyetsizliğin ifadesiydi" her boku yaptım gerisini sana bıraktım ya rab! diyip duamı ettim. neyse konuyu epey saçma bir yerlere taşımak istiyorum..
    eskiden annemi çok özlerdim, sonra kardeşlerimi.. falanda filanda bu şekilde bir sıra yapmıştım. bir gece aramadılar mı tereddüte düşüyordum.. zamanla oda gitti. nedendir bilmiyorum ama sanırım mesafeden dolayı.
    okula ilk geldiğim sene her hafta ailemin yanına giderdim. uzağa alışkın değilim ya herhalde ondan.... hele ilk haftalar eve gittiğimde annemin sözleri kulaklarımda hala "aman da aman. oğlum gelmiş. yeşil gözlüm..anasının bi tanesi, eşşek kadar olmuşta başka şehirde okurmuş..."gibi bu sevgi pıtırcıklarını bir sayfa kadar uzatırım..gerek yok. çünkü ilerisini düşündükçe gerisi tırt..
    dedim ya sadece ilk hafta böyleydi. üçüncü haftadan sonra kapıyı anahtarımla açtığımda "hee yeşil gözlüm sen mi geldin ? bi çay koy kendine gel kahvaltı yapıyoruz" sözleriyle karşılaşıyorsun.
    ulan hani geçen hafta beni lord çocuğu gibi karşılıyordunuz? hani geçen hafta....
    sevgisinden şüphe ettiğimden değil, büyümenin verdiği rahatsızlığı dile getiriyorum.
    konu sapıttı. ama sapsın boşver nihayetinde konuyu sana bağlayacağım .
    işte bu mesafeler, ailemin büyüdüm diye beni iplememesi, aramızdaki arkadaşlığı benim için farklı duygulara taşıdı. kodumun duygularıda hani o göğsümün üstündeki o daralmayı yarattı. ulan yoksa o karabasan mıydı? ööeeh neyse.
    ......
    diyorlarki "ne yazıyorsun buraya, ya okumuyorsa yazdıklarını? "
    bunları okuyup okumaman beni ilgilendirmiyor . karşımdasın gibi yazıyorum sana. yazıyorum.. siliyorum... yazıyorum... siliyorum....yazıyorum..
    sana yanlış bir kelime mi kullandım? hemen siliyorum. kırıcı bişey mi söyledim, özür dilememe bile gerek kalmadan backspace yapıyorum. senle konusurken iki cümleyi peşi sıra getiremeyen ben, şimdi istediğim kelimeyi seçip, konuşmamıza istediğim gibi yön verebiliyorum. hemde bana hiç itiraz etmiyorsun. en çokta bu hoşuma gidiyor.
    evvelden senle konustuğumuz zaman, aksamına eve geldiğimde günü vtr sini gözümün önünden geçirirken, "keşke şöyle deseydim, keşke böyle deseydim" diye hayıflanıyordum. şimdilerde ise öyle bir derdim de yok.. keşke diye söylediklerimi araya sıkıştırarak söylüyorum...
    öff yeter ağrı şiddetlendi. f1 pilotlarına binen ci kuvveti midir ne bokumdur onun gibi bişey bu.
    yazamıyorum şimdi. başka zamana..
    3 ...
  15. 128.
  16. hayatına karşı sorumlu insan attığı her adımın hesabını verebilir. aynı sorumluluğu ilişkisine taşımış, hayatı ortaklaştırmışsa eğer; kendisine karşı vermesi gerektiğini hissettiği hesabı karşısındakine de vermelidir sormadan sordurmadan. buna ek olarak ortada bir bonustan hesap sorma durumu varsa -ki olur, aynı hayat yaşanıyor olsa bile aynı dünyanın öbür gözlerden nasıl göründüğünü bilmek ister insan- bu da ilişki içerisinde aydınlatılması gereken bir mevzudur. "sen kimsin bana hesap soruyorsun" sorusunun cevabı "merhaba adım yaşım ev adresim şu, senin sevgilinim ve bana açıklamasını yapman gereken bir durum olduğunu düşünüyorum" ve benzeri olmalıdır. anlayış, hata, faaliyet raporu gibi kavramlar da "sorumluluktan kaçmak", "sadece özgürüm", "karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki istiyorum" gibi başlıklarda ayrıca incelemeye tabi tutulabilir.
    1 ...
  17. 129.
  18. herşeyi anlatan sezen aksu şarkısı.*
    1 ...
  19. 130.
  20. iki tarafın da birbirine aşık olduktan sonra anlam kazanan kelime.
    2 ...
  21. 131.
  22. günlüklerin genel adı öhööö. sevgili günlük.
    1 ...
  23. 132.
  24. sevgiliye açık mektup 3

    dün bir ilk yaşadım telefonumu evde unutmuşum. gittiğim mesafe uzaktı. yoksa koşa koşa giderdim eve. diyeceksin ki " bırak kalsın altı üstü bir telefon".. demezsin ama dersen diye söylüyorum. yoksa nereden haberin olacak..
    değil işte. altı üstü bir telefon değil. altı üstü herşey.
    her ne kadar bir aya yakın bir süredir aramasanda "ya aradıysan" diye düşünmek bile beni saçımı ağartıyor. hayatımda herşey böyle olmuştur zaten. ilkokulda her daim ödevimi yapardım, istisnasız. bir gün elektrikler kesildi diye ödevimi yapmadığım zaman ödev kontrolü yapılırdı. gelde çık işin içinden. buda bunun gibi. aradığında ya orada olmazsam? sıçayım şansıma..
    velasıl akşamı iple çektim. telefonuma kavuşmak için koşarak eve geldim. sonuç yine aynı tabi. senden yana ne bir mesaj nede bir çağrı vardı. gerçi bi değişiklik yok ama eve giderken ki hoşnutluğum çoğu şeye değerdi. garip bi hissiyat şöyleki. tüm gün çişini tut.. taaki altına işemeye ramak kalaya kadar. sonra işe.. işte o anki hissiyatın nasılsa benimde öyle bişey. "ııyy ne pissin bee" deme. öyle hakkaten.
    ......
    neyse hayıflandığım bir husus vardı, onu söylemek istiyordum sana. bugünlerde
    5 dakikada olsa görüşelim dedim. özellikle 5 dakika dedim... sınavlarını bahane ederek vakit ayırmayacağını bildiğim için, 5 dakikaya bişey demeyeceğini tahmin ettim. onada hayır dedin. epey bir vakit sonra
    tekrar aradım. kütüphanede arkadaşlarınla ders çalıştığını söyledin. tekrar 5 dakika zaman istedim.... tabi 5 dakika arkadaşlarına ayıp oldu..
    ....
    şimdilerde ise senin yanındayken yokmuşsun gibi geliyor bana. yani yanımdasın ama yoksun. konuşuyoruz ama konuşmuyormuşuz gibi. cümlelerin dandikliğinden anlayacağın gibi olmuyor böyle bişey.
    iyisimi artık ben seni buradan sevecem.. o nasıl olacak dimi.. hakkaten garipsedim ilk zamanlarda ama şimdi olduğu gibi yapıyorum. çok kolay oluyor böyle. seni görmek istediğim zaman gözümü kapıyorum. gözümün önündesin. yani benim için varsın. yanımdasın. telefonumu evde unutmam da sorun olmuyor artık. gözümü kapadığımda sen yanımdasın.. aksi durumundada böyle değil mi zaten.
    sen yanımda iken yok değil misin?
    böylesi daha iyi olur sanırım.. her gözümü kapadığımda yanımda olman güzel şey... gidemezsin artık yanımdan.. orada nereye gidiyorsan git.. artık hep benim yanımdasın..
    1 ...
  25. 133.
  26. sevgiliye açık mektup

    seni ben ellerin olasın diye mi sevdim ? allah belanı versin !! hani hep derdim ya sana ; "ölürsem ellerim mezarın dışında kalır, sen tutasın diye"
    şimdi de diyorumki ; "ölürsem ellerim nah işareti şeklinde dışarıda kalır, göresin diye".
    git ne halin varsa gör. allah belanı tersinden versin.

    (bkz: sevgiliye açık beddua)
    (bkz: gibi geldi bana)
    8 ...
  27. 134.
  28. sevgiliye açık mektup

    bugünlerde havalar nasıl oralarda stop. seni çok özledim stop. annene, babana benden hörmetler stop. kardeşin remzi yi benim için öp stop. şafak 425 stop. eğer beni aldatırsan askerden geldiğimde seni nüfusa geçiririm stop. öpüyorum en güzel yerinden stop.
    2 ...
  29. 135.
  30. sevgiliye açık mektup 2

    Menekşe moru gözlüm, al yanaklım, seni bir daha dövmeyeceğim. Lütfen artık eve dön. Bak Yaşar halıya kustu, kusmuk seni bekliyor. Ayaklarım bugün de hep seni aradı, yıkanmak için. Seni çok arıyorum, bir haftadır akşam rakılarının tadı tuzu yok... Ev sensiz çok ıssız. Gerçi nasıl, nerede yattığımı, kime nasıl çaktığımı falan hiç hatırlamıyorum ama onun sen olmadığını bir büyük rakının sonunda dahi hissedebiliyorum.
    Kezban, ben sana aşığım. Eve döndüğün gün, bunu arkadaşlarla kutlayacağım. Sen, kanlar içerisinde evden kaçarken nasıl duygulandığımı bilemezsin. Elimdeki şişeyi, hırsımdan ananın fotoğrafına fırlattım. (Artık duvarları gelince silersin.) Kezban bir de gelirken 2 paket kısa Maltepe getirebilir misin?
    Dün Zeynep okula gitmeyip dolma sardı, ben de okeye dönerken dikkatleri dağıtmak için habire dolma yiyip,"yiyin yiyin nefis olmuş" dedim. Nasıl zeka ama.. Zeynep'in tezkeresinde okul ve sınıf kısmını boş bıraktım. Onu da mı ben dolduracağım?
    Bu sabah seni kaçırışım aklıma geldi, efkarlanıp bir cıgara yaktım. On dört yaşlarında taş gibi kızdın. Nasıl; Mehmet, Abidin, Ramazan, Yusuf gelip seni döve döve taksiye atmıştık? Peki, seni piknik tüpü ile dövüşümü hatırlıyor musun? Yeni evliydik, bir boğaz gezisi dönüşüydü. Mehmetgiller kapıda bekliyorlardı, sen daha roka bile hazırlamamıştın ve Ramazan içeriden "ROKA!" diye bağırmıştı. Mutfağın kapısını içeriden nasıl kilitlediğimi, ocağın oradan tüpü nasıl kaptığımı falan hiç hatırlamıyorum. O gece Ramazan 'lar gidince sen Yaşar ı doğurdun. Huysuz mu huysuz, koca burunlu Yaşarımı... Bu arada son maaşınla Yaşar a don falan aldım...
    Artık yuvana dön, asabımı bozma!

    Kocan Haydar
    3 ...
  31. 136.
  32. basit bir gülümseme ile o gün yüklendiğiniz tüm yorgunluğu ortadan kaldırabilecek güce sahip varlık.
    4 ...
  33. 137.
  34. dostum, arkadaşım, dert ortağım, sırdaşım, psikoloğum, iyi ki varsın dediğimiz yegane varlık.
    2 ...
  35. 138.
  36. gözlerinin içinde kendinizi gördügünüzde yada basit bir hareketiyle dünyadaki bütün dertleri unutmanıza neden olan dünyadaki en güzel varlık. *
    4 ...
  37. 139.
  38. kılıçtır bir nevi.

    böler insanı tam ortadan, ikiye ayırır.

    acı getirenleri çoğunluktadır. unutmayalım ki ötenazi de yaygındır bu hastanede
    3 ...
  39. 140.
  40. insanı kendine köle edebilen,istediğini yaptırabilen ama yüzü görüldüğü zaman hemen yumuşamanıza neden olan kalp çarpıntısı.
    2 ...
  41. 141.
  42. insanın hayatına ilk girdiği zaman kalpte her mesaj sesinde bir pıtırtıya sebep olup, bir süre sonra hayatın o olmadığı zamnaki gibi rutinleşmesine sebep olabilen sevilen kişi. Geçici heyecan.
    1 ...
  43. 142.
  44. eğer doğru bir birliktelik ise ve mutluysanız gün boyu aklınızdan çıkmayan şey*
    1 ...
  45. 143.
  46. ilk dönemlerde asla onsuz nefes alamayacaginizi düsündügünüz, onun herkesten farkli oldugunu sandiginiz ama bir zaman sonrada bu farkliligindan ötürü " niye herkes gibi degil ki " diyerek dengesiz davrandiginiz kisidir.
    2 ...
  47. 144.
  48. hayatın anlamı,yaşama sebebi,aşkın maddeselleştiği kişi.*
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük