bazen ağzımdan çok pis küfürler çıkıyor. ama direkten dönüyor. hatta bazen facebookta falan yazmak istiyorum. ama facebook umdaki beni örnek alan küçüklerimin ve değerli aile büyükerimin varlığı yüzünden bunu gerçekleştiremiyorum. iletiyi gizleme şeyi var artık ama hangi birini gizlim ki lan. gizleyince de manası kalmıyo gıcık oluyorum. mahalle baskısı yaşıyorum sözlük of. *
sevgili sözlük; bu gün güzel bir gün geçirdim. sanki babamla ilk defa bu kadar samimi konuşmuştuk, ama ona bahsedemedim. o'na da babama da bahsedemedim. onu sevdiğimi hiç söyleyemeyeceğim galiba sözlük. iyi geceler...
sevgili sözlük, az önce hapşırırken az kalsın öksürüyordum, eğer öyle olsaydı belki de şimdi artık ben yoktum, ölmüştüm. "hayatın pamuk ipliğine bağlı olduğu gerçeği"ne bakmak ya da oraya entry yazmak istemiyorum, aslında bir tıkla bunu halledebilirim ama korkularımla yüzleşmeye hazır olmadığım kanısındayım. neyse şokta olduğumdan saçmalıyorum sevgili sözlük, beni çok sev, iyi geceler.
sevgili sözlük;
aslında ben bu entry yi sana değil de kabimi çalan peri kızına yazıyorum.
onunla hayatımdaki en güzel günleri geçirdiğim söylenemez ancak farklı anlar yaşadık. çok eğlendik.
pazar ya da haftaya herhangi bir gün onu yine görecem. ne yapacam bilmiyorum seni görünce peri kızı.
ben bu yazıyı sana yazıyorum dedim ama hoş senin burayı bilmediğinden de eminim.ne olurdu bana izin versen. bana evet desen ne olurdu? işler ciddiye binince kaçmak yakıştı mı sana bitanem?
''bugün anladım sana ait değilim
bugün anladım beni sevmediğini.
sonuna geldiğini, herşeyin bittiğini..
kızgınım canım ama kendime
kırgınım canım ama kendime
sana kapalıp giden şu zavallı kalbime...''
annem sürekli odamdan senle zaten muhabbet edilmiyor diye çıkıyor bir de ağlıyor üzerine çıkarken. artık sinirlerim hallaç pamuğuna döndü, aynı tavır. herkesin tribi bana. abimin canı sıkılır telefonda beni fırçalar, anneme hık demeye gelmez fırçalayıp gider kendi odasına. bildiğin günah keçisi oldum kimse sikmeden geçmiyor. böylesi de sinirlendim bak dağıtıcam ev mev demeyeceğim.
sevgili sözlük;
yardım et kayboluyorum artık.eriyorum toplum içinde yitip gidiyorum.bunaldım insanlardan,saçma sapan ben takıntılarından.ben ne istedim ki ne yapmaya çalıştım? sadece tüm insanların aslında gerçek iyinin orada veya burada değil kurallarla değil içlerinde görebilmesini istedim. az çok başardım da. fakat görüyorum ki insanlar hala birbirlerine bir fikri dayatma peşinde.insanı dinden soğutan temel neden de yorum değilmidir?adam bana kafir diyor dinsiz diyor beni kötü görüyor.ama kendisi zihninde ortamdaki tüm bayanlarla porno film çevirebiliyor.yeri geldiğinde kendi hırsı sebebiyetiyle kul hakkı yiyebiliyor.en ufak bir boşluğu fırsata çevirebiliyor. ve bunların okumuşları var bide..o beynindeki sahneyi gerçek eyleyen din kardeşi(!) ne destek olabilmek için dişi de kuyruk sallamasaydı. dekolte giymeseydi diyebiliyor.
biz erkekler neyiz? bu kadar mı otokontrolsüz ve hayvani değerleriniz var sizin diye haykırmak istiyorum insanlara. o kızın sen çatalına bakacağına kalbine bakmaya çalışsana sen.
ha benim ayrıca günah sevabım da yok. ben iyilik yaptığım kadar iyiyim. ne yapabilirsem.
sen günah işleme yeter sözlük. herşeye rağmen farklı görüşleri de bulundur içinde ve insanları anla.
aslında aynı şeyi yapıyoruz biliyormusun sözlük.herkesi dinliyoruz.etrafımızdaki saçma sapan bize ters gelen tüm sözleri dinliyoruz.anlatılanlarda yüzbinlerce mantık hatası buluyoruz.bu ateistler için de geçerli tabiki.ama susuyoruz. onlar zaten dar kalıplar içinde özgürlüğe adımını atamayan insanlar sadece... benim özgürlüğümse kendimim sözlük ve sensin. ikimiz de özgürüz. ben tanrıya inanıyorum ve yaratılışa fakat bu dinkonusu beni yoruyor.veya dinsizlik. tanrı ne istedi? herkesin iyi olabilmesini. doğruları yapabilmesini.ben tüm hayatım boyunca bunu yaptım ve yapmaya devam edicem. din belki de sınırlandırılmadan yaşayamayacak sürülere gelmiş bir kafestir ne dersin?
insanlar bunu gerçekten biri şunu yap demeden göremiyor mu? aslında insanoğlu ne kadar da acizmiş bunu farkediyorum. yazıyorum ve yazarken de kendimi yeniliyorum iyi ki varsın sözlük. iyi ki özgürsün. tek olmadığımı görünce şu hayatta o kadar seviniyorum ki... şimdi de seni gördüm... mutluyum sözlük... çünkü ben sadece bana aitim...
sevgili sözlük; öncelikle uzun zamandır sana boşaldığım için özrümü kabul etmeni diliyorum... saat 9'dan gitmekte. bir bilgisayarın monitöründe sana yazan insanları seyretmekteyim. kimi mutlu, kimisi mutsuz ama hiçbirinin yanında eşlik eden birileri yok. tam 4 saattir bakmadığım başlık kalmadı... hep aynı manzara. şu anda fındık, fıstık ve badem yemekteyim. taze üretim, üçü bir arada. bir de ben varım 3%1 olduk.* bir şey eksik işte. arkamdaki sandalye yine boş. ama bunu ben istedim... ah be sözlük sen de olmasan.
edit: işbu entrynin anlamlanması için bir üstteki entryi okumanız gerekmektedir. yani refere var.*
sevgili sözlük; öncelikle uzun zamandır seni boşladığım için özrümü kabul etmeni diliyorum... Saat 10'a gelmekte. Bir alışveriş merkezinin kafesinde aşağı kattan geçen insanları seyretmekteyim. Kimisi mutlu, kimisi mutsuz ama hepsinin yanında birileri eşlik etmekte kendilerine. Tam dört saattir oturmadığım kafe kalmadı... Hep aynı manzara. Şuanda nar, elma ve ananas suyu içmekteyim. Taze sıkılmış üçü bir arada. Birde ben varım 3%1 olduk. Bir şey eksik işte. Karşımdaki sandalye yine boş. Bu kadar kişinin arasında yapayanlızım... Ah be sözlük sende olmasan.
sevgili sözlük,
yaklaşık olarak bir ay önce kampüste otururken bir arkadaşım bana : semih uludağ sözlüğe üye olalım yazar alımı yapıyorlarmış dedi.ben de o ne ki ? dedim. işte başladı anlatmaya.hoşuma gitmişti.yeni bilgiler edinecek bildiklerimi paylaşacaktım -o zamanlar öyle sanıyordum-.sonra üye olduk çaylak oluverdim. ben yazar olucam sanıyodum.neyse meğer belirli bir entry girilmesi ve onların incelenmesi gerekiyormuş.girdik incelediler çok sürmedi 2-3 güne döndüler. yazarlığa başladım.
...
başta herşey güzeldi eğleniyorduk gülüyorduk vb..başta göremediğim sonradan farkettiğim acı gerçek ise şuydu:
benim hayal ettiğimle hiçbir alakası yoktu bulunduğum ortamın.biraz önce zall ın ropörtajını izledim. orada sözlük başta mahalle ortamı gibi tanıdıklar vardı dedi.keşke öyle olsa...
...
sabah uyanınca,yatmadan önce,ders aralarında bile sözlüğe giren ben,artık girip bu çirkinlikleri görmek istemiyorum.ne zaman pc başına geçsem ve bir arkadaşım gelip ne yapıyorsun dese gördüğü başlık sonrasında bu ne biçim sözlük hacı tepkisiyle karşılaşıyorum.gayet haklılar.
ne bu hacı?
şimdi o adam haksızmı?
...
tüm bunların üstüne bir başlık açıp sol frameden memnuniyetsizliğimi dile getiriyorum.başlık siliniyor.sebebi ilk entry tanım şeklinde olmalıdır. kendisinden önce tanım olmayan entryler silinir oldu.(tanım olmasına rağmen).
...
çok doldum devam edicek kelime cümle bulamıyorum...
sana bu satırları salondaki kırmızı kanepemden yazıyorum.
masada rakı içiyorlar, istiklal mahkemeleri kuruldu, kurulacak.
sabaha kaç kişinin kellesi gider bilmiyorum.
benim kafa bi masaya, bi senin entrylere gide gele
taşşşak gibi oldu, bilesin.
kime sarsam diye bakıyorum, bulamıyorum.
burda o kadar iyi insanlar var ki...
kime çaksam, bir türlü karar veremiyorum.
Allah büyüktür. moderatörlerinden öper, esenlikler dilerim.
sevgili sözlük; bugun sol frame'i seksle ve ruslarla bozdun. ya ben hiç dikkat etmiyordum ya da sen hakikaten ramazanda abazanlığın dibine vurduğunu bugün aşikar şekilde belli ettin. bilmem alışabilir miyim bu durumuna umarım çok uzun sürmez. kendine iyi bak.
sözlük be; öyle yorgun olmak ki bir ineği bile yorgun olmak başlığını arıyorum, ilk defa içimden bir şey yazmak geldi, onu bile bulamıyorum. bana kaderimin bir oyunu mu bu sözlük?
bu bahar yorgunluğu denen şey berbat bir de. yenilemek lazım, arada ruh tadilatı yapmak lazım. rüzgar adamı tepe sersemi etse de vapurlar hala var.
öyle işte...
tanım: sözlüğü dert ortağı yapanların giriş cümlesi. **
sevgili sözlük..
nergis mevsimi gelmiş, hangi çiçekçinin önünden geçsem kokusu yayılıyor. bahar havasına gider türden sanki ama o da değil, hani hiçbir yere gitmez, yüze gitmez, tene gitmez, oturmaz. aynı öyle. bir yere oturamadım gitti, ayakta alsınlar beni; paramı ödedim. bu dünyadan değil gibi. tanrıdan çok uzak olduğum zamanlarıma sayıyorum; o beni bilir ben onu, o ayrı konu. uzun süredir olmadığım kadar huzursuzum bunu kolaylıkla itiraf edebilirim. saçma sapan şeylere canımı sıkarken hayatın ne denli zorlaşabildiğine tanık oldum son zamanlarda. "korku" nun ne kadar ciddi bir kavram olduğunun farkına varmış olmalıyım. aşktan çarpar, hırstan çarpar.. ama birini kaybetmek daha tuhaf, daha korkunç bir şey. hele ki ölüm söz konusuysa.. bir daha insanları mutlu göremeyeceğinin korkusu da gelince üstüne hiç çıkılmıyor işin içinden. oramda buramda kablolar, ben de anlamadım. ben bir adriana iki dedim kimse inanmadı. zorluyor alet edevat, ağırlık yaptı sanki. insan cidden hastalıklı hissediyor ne kadar iyi olsa da. ne pis şu hastalık psikolojisi.
efkarlandım sanırım.. doktor içme dedi ama ben içtim.
gel gir fanusa, durmadan bayrak değiştir, renk değiştir; kolay mı gör..
takıntılarımı koyamıyorum öte tarafa. yüzden sıfıra mı varsam, sıfırdan yüze mi bilemedim. kendime mi yaransam, kendimi mi zorlasam bilemedim.
biliyorum "çok" mutlu olmak zararlıdır her zaman bünyeye, ama huzur kalıcı değil zaten. bir süre sonra yerini başka şeylere bırakır, o sebepten korkmuyorum.
bazen çok kolay, bazen çok zor.
bazen gülüyorum, bazen ağlıyorum..
askere gitmeden son bir ayımı seninle geçiriyorum . aslın da belki hatun düşürürüm maksadıyla takılsam da daha msn adresini aldığım bir hatun bile yoktur. aslın da alıştım sana formatına, bkz vermeye ,spoiler kullanmaya , gb veya swh mevzusuna felana fişmana ama kusura bakma sözlük senin ile vakit kaybediyorum. Mynet de okeyde günde 4 kız düşürürken sende siftahı açamadım be sözlük. hadi ben kaçtım .kendine iyi bak, öptüm bal dudaktan .
haydi bir de tanım yapayım; dolup dolup taşmak isteyen bünyelerin -ki ben de dahilim görüldüğü üzere bu güruha- sözlüğe anlatmak istedikleri şeylerden önce kurduğu sevgi dolu hitap şeklidir.
eh be sözlük, benden başka kimse sevgili demiyor sana görüyor musun? *
sevgili sözlük;
ben bu yazıyı ona, buna yazmadım. ben bu yazıyı yalnızca kendime yazıyorum. yalnızca kendimi biliyorum çünkü. başka hiçbir bilmek bilmek değil sözlük. bildiğim her şey yalan, yalan olan her şey hayal. hayal bir ses, ses tek bir nefesti. nefesti; kalmış şarkıların dizelerinde, anlamak için çırpındığım, her notasına bir hayal yıktığım. anlardan oluşmuş kısa bir ömür içinde ayakları çıplak ve kısa pantolonlu bir çocuktu beklediğim. çok şey değildi istediklerim. şimdi yine bekliyorum, üç noktalarımı tamamlayacak olanı, "seni tanıyorum" diyecek olanı bekliyorum. gelmeyecek biliyorum. ya da yakarım belki cümlelerimi, ısıtırım yüreğimi.
şarkılar seni söyler
sen bir başkasını
şarkılar biter
cümleler biter
ve uçar büyüsü bir yudum ayışığının
elde kalan aşina bir hüzün
bitmemiş aşklardan yadigar olan.