gereksiz eylem.
bu noktada sahiplenme devreye giriyor, ve normalde güzel vakit geçiren iki insanın huzurunun kaçmasına sebep oluyor ne kadar mantıklı yaklaşılmaya çalışılırsa çalışılsın.
oysa ilişkiyi farklı bir boyuta sürmeden o an içinden gelindiği şekilde davranmak yaşanılan andan daha fazla keyif alınmasını sağlayabilir.
Gereksiz kapris ve triplerden , yapmacıklıktan dolayı nefret edilendir.
oysa arada birlikte akşam yemeği yesek , koşularda bana eşlik etse koşsak sonra gelse bana ona bir keyif kahvesi yapsam onun ayrı ortamı benim ayrı ortamım olsa saygı duyulsa, çok arayıp tüketmese hatta çok sevmesin değerli olduğumu hissettirsin yeterli . Saygımız , ilgimiz olsun tutku derecesinde aşık olup içine ettiğimiz yaşamlarımız değil!
bu amınakodumun işini insanlar nasıl beceriyor çok merak ediyorum. ben biz şimdi neyiz dedim olmadı yok ya ne sevgilisi manyak mıyım dedim gene olmadı.
"sizi buraya getiren yeteneğiniz burada tutacak olan ise karakterinizdir."
metin oktay tesislerinde yazan bu yazı aslıda kadın-erkek ilişkisi için de geçerli. Sevgili olmadan önce insanlar tanıştıkları kişinin öncelikle dış güzelliğini referans alarak bir bağ oluştururlar. sevgili olduktan belli bir zaman sonra ise ilişkinin yönü kişilerin birbirine karşı uyumu ve gösterdikleri tavırla alakalı olmaya başlıyor. eğer iki tarafta gerekli duruşu ve kararlılığı sergilerse ilişki devam ediyor. yani biriyle ilişki kurmanın yanında aslında daha zor ve önemli olan o ilişkiyi sürdürebilmek konusunda oluyor ve yukarıdaki laf şuna dönüşüyor.
"sizi sevgili yapan dış güzelliğiniz sevgili olarak tutacak olan ise iç güzelliğinizdir."
hayatım boyunca bize katkısı olduğunu düşündüğüm için seçtiğim bir iletişim yoluydu. karşı cinsle iletişimin bin bir yolu olduğunu bilmeme rağmen, "gönlünce olsun ki gönlümüz olsun" mantığında ilerledim. doğrudur; acayip faydacı ve rasyonel. bir o kadarda mutualizm ilkesiyle bütünleşik hakaretler silsilesi. ne yapmalı? aldığım kadarını veremiyorsam gideyim ya da verdiğim kadarını alamıyorsam olmaz ağbi kadar da pragmatik değil elbet. ayarında. orta şeker.
kıskançlık? gereksiz aksiyon. pratikte bunun faydasını görüp ispatlayan çıkarsa şuracıkta bende başlayacağım artık kıskanmaya. en baştan hemde. ilk bakir hallerimdeki gibi ölümüne kıskanacağım. bacaklarını kıracağım. uygulamada öyle değil. yani kıskandığın için aldatılmadığın oldu mu? Hayır. kıskandığın için aldatılmış olabilir misin? sözde sapkınlığı normalleştirmek ve karşı tarafın içselleştirmesini sağlamak olabilir mi acaba sevgi göstergesi olarak seçtiğimiz bu yol?
hayat; 12 yaşına kadar manevi değerlerden ibaretken, millet kantinde kola-cips-tost sonra bir daha kola-cips ve son teneffüs bir daha kola turu yaparken "ben niye evden getiriyorum ki?" sorusunu sorduran kapitalist düzenle birlikte maddi ve manevi bir olguya dönüşüyor. üniversiteyle birlikte normalleşen fakirlik hatta ve hatta övünülen yokluk ise üniversitenin bitmesiyle birlikte kocaman yumru şeklinde midede kaskatı bir kramp sebebi. iş bulamazken ödemek zorunda kalınan gss borcu ve evine gelen haciz vari kağıtsa "egemenlik kayıtsız şartsız parası olanındır." ilkesinin son ucu.
sevgili bunun neresinde? sevmek hangisi? tüm çabalarını görmezden gelen, evlilik yüzüğü tek taş olmadığı için bozuk atan ama hayatı boyunca herhangi bir şey için çalışmamış, çabalamamış, gecesini gündüzüne katmamış bir kadını mutlu etme çabası mı sevmek? sabah akşam üstelik. bütün farkındalıkları için geç kaldığını bildiğin halde her ayıkmasında "ben demiştim" dememek için kendini tutmak mı sevmek? ve sende gördüğü kusurları törpülemeye çalışmak mı sevmek? sevmeden sevişememek mi sevmek? hep mi sevmek ulen? yeri gelince haftanın 7 günü çalışmak zorunda kalacağını bilsen bile, 1 gün daha mutlu olsun ağbi demek mi sevmek? siktiğim pazar kahvaltılarında çekilen fotoğrafları arkadaşlarının gözüne sokmak için, moda diye bebek sahibi olup sadece fotoğraflarda gülümseyen anneler mi doğuruyor yarınları?
"benim gibi düşünmelisin ve beni anlamalısın. aksi halde sen bok herifin tekisin, ne halin varsa gör" temalı kavgalarla hiç edilen onca hayalden sonra, gelecek kaygılarını sadece maddi değerlere yaslamış olmam benim suçum mu? tüm planlarımı kendim odaklı yapıp bu macerada şartları uygun olup bana eşlik edecek insana eş diyeceğim ulen demek yanlış mı? Hayaldir sevmek; düşlemektir, arzulamaktır, planlamaktır yarını, geleceği tasarlamaktır. yükü omuzlamaktır. herkesin taşıyabildiği kadarını sırtlamasıdır. yükü paylaşmaktır. hep istemek ya da hep vermekle tükendi sevmeler. her kavgada siktir çekecek kadın mı beni sevecek? sevmiş. Yok artık. ben yine rest çekerken karşı tarafın eline güvendim iyi mi? tabiki iyi değil. kurpiyerin pis gülümsemesi gözümün önünde. dağıt yine. hiç kimse olmasa bile şans gülecek.
bana siktir çekecek götü ben okşamamış olsaydım buna cüret edemezdi. sevgili, buradaki göttür. sevgili olmak ise göt olmaktır. evlenmek resmi olarak göt olmaktır, üstelik maddi-manevi ortaklığı barcelona'ya transfer olan türk futbolcu misali duyurup kameralar önünde sözleşme imzalayıp fotoğraflar çekinip ardından fos çıkınca kontratı fesih edememektir yahut hatunu başka takıma transfer edememektir.
Hızlı giden ilişkiniz varsa eğer birazcık durmanızı tavsiye ederim. Çok hızlı giden ilişki çok hızlı biter çünkü ve seçeceğiniz insanı doğru seçmenizi öneririm. Gözlerin'den anlamaya çalışın ne olduğunu karakterini falan. Daima birbirinize saygılı,dürüst ve sevgi göstermeyi unutmayın. Hayırlı geceler.
bende hep olduktan sonra "lan ben bundan iyisini bulurum" diye düşünce oluşuyor. hep bir üst modele çıkmak veya yetinmeme gibi bir durum. demek ki ben sevgili olmak eylemindeki seven etkenlerden biri olma işini beceremiyorum.
evli olmaktan daha güzel bir durum gibi gözüküyor. evli olanlardan duyduğum, gezme olayı azalıyormuş. tabii evlilikte nasip işi. hem bence sevgililik daha sadıklı artık. hayırlısı ne diyelim.