dünya'nın en romantik eylemidir. orta şiddette bir yağmur ve yanında sevgilin. parmaklar birbirine geçerek el ele tutuşulmuş ve sahilde yürüyorsunuz. sevgilinin saçlarından süzülen yağmur damlaları, ıslanmış teni. yolun ortasında durup birbirinizi bir süre öylece izliyorsunuz. o yağmurda ıslanan yavru kedi halinize bakarak doyuyorsunuz birbirinize.
yanınıza bir çingene geliyor, gül satıyor. 5ytl verip alıyorsunuz. artık tablo tamamlanıyor.... ve siz bu kıro romantiklikleriyle dalganızı bir kere daha geçmiş oluyorsunuz.
akabinde sokaktan geçen arabanın, buz gibi ve çamurlu suyu üstünüze sıçratması. sevgiliyle el ele koşarak eve gitmek ve üst baş değiştirirken bağırsakların bozulduğunu anlayıp, aynı klozete, aynı anda idrar yapmakla sonuçlanacak ıslanmadır.
yağmurdan bile nefret edecek hale getiri insanı. siz tam onu unutmaya çalışırken ansızın yağan bir yağmur bile size tekrar onu hatırlatır. anam müzik değil ki sesini kısasın, film değil ki televizyonu kapatasın, yağmur bu kaçış yok. bu yüzden yaşarken güzel ama sonrası için kötü bir şeydir.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte.
Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek.
(bkz: can yucel)
saçlarınız kıvırcık, uzun ve jöleliyse kesinlikle yapmamanızı tavsiye edeceğim eylemdir...
yağmur saçınızdaki jöleyi yıkayıp, ardından çıkan güneş de, o uzun ama kıvırcık saçlarınızı kuruttuğunda kendi çapından bir kat daha büyük çaplı bir başa sahip olursunuz...