mutluluğun içsel olduğunu kavrayamamış olmaktandır. tek başına mutlu olamayan sevgilisini mutlu edemez ve sorunlu bir ilişkiyle mutsuzluğunu pekiştirmiş bulunur.
sevgiliyle de mutlu olunmuyor, sevgilisiz de. bu mutluluk denen olay başka bir şeyle ilgili. belki de mutluluk içimizdedir de, sürekli çevreyle ilgilenmekten kendi içimizdekini göremiyoruzdur.
bir eşeğin at olduğuna inanması gibidir mutluluk insanın içinde ve mutlu olmayı bilmeyen insan hayatında ne kadar değişiklik yaparsa yapsın yine de mutsuz olacak insandır.
her insan kendi mutluluğunun demircisidir(alman atasözü).
mutlaka pozitif bir etkisi olur ama illaha da sevgilim olsun diye kasmak o işte yanlış. kendilerini sevgilim olsun odundan olsun diye kasan, manasız ilişkiler içinde kaybolan insanların varlığı üzücü.
mutlu olmaya inanmak da haklı,
ama ne kadar mutlu olur bu kişinin kendi psikolojisi ile alakalı olan durumdur.
Insan yanlızken sadece arkadasları varsa hatrı sayılır derecede cok daha mutludur.
Her ilişkinin sorunları da kaçınılmazdır bununla beraber.
ilk iki ay mutlu olursunuz, sonra mutluluk yerini sıkıntı, üzüntü, basıntı, kaşıntı, takıntı gibi şeylere bırakmaya başlar, ardından ayrılık aşamasında mutsuzluğun zirvesine çıktım sanırsınız, sonra sizi bir terk eder var ya o zaman görürsünüz mutluluğu, sonra '' bi daha siksen sevgilim olmaz! '' dersiniz, ancak yanılıyorsunuzdur ve hoppala en baştan bir daha hepsi yaşanır.
insanlığın yaşına denk yanılgı. adı sevmekten gelen sevgili olsa da anlamı dertten tasadan gelir tek!
yine de bile bile yaşadığımız bir kısırdöngü değil midir? evet.