insanlari sevenlerin aptal ya da enayi diye nitelendirildigi bir ulkede yasiyoruz. sacma sapan bir dort s kurali ile farkinda olmadan kendimizi aslinda istemedigimiz ama istemedigimizi fark edemedigimiz seyleri yapmaya yonlendiriyoruz. istiyoruz ki kimse elini kolunu sallaya sallaya mutlu olmasin, herkes mutlulugu hak etmek icin bir seyler yapsin. bir baskasi mutlu olsun diye bir sey yapmak ise aklimizin ucundan bile gecmiyor.
bencillesmekle gecen gunlerimizde hissizlesiyoruz ve sevmenin, mutlulugun ne oldugunu ve yasam amacimizi unutup gidiyoruz. hayatlarimizi kucucuk odalara hapsettigimiz yetmiyor, hayallerimizi de kilitli kasalarda muhafaza ediyoruz. oysa herkes icten olsa, sokakta bir samimi gulus bile yakalayabilsek, oldugumuz gibi davransak oldugumuz gibi gorunmeye calismadan ve nasil gorundugumuzu dusunmeden konusup ayni sekilde karsimizdakini dinleyebilsek hay hepimiz icin daha yasanilir olacaktir.
gozlemlerime gore burada onemli olan guven duygusunun gelismisligi. kendimize guvenmeden bir baskasina guvenmeye calismamiz ve her seferinde hayal kirikligina ugramamiz ne kadar da aci... oysa hayat iliklerinize kadar yasadiginizda tatlidir, durust olabildigimiz kadar variz dunyada.
hazir yapabiliyorken yapabildiginiz her seyi yapin.
mutlu olun, mutlu edin.
gulumsemekten cekinmeyin, dudaklariniz asinmaz.
hatta kocaman gulumseyin, disleriniz de gorunsun. tanimadiginkz insanlara da gulumseyin, sizi yemezler.
hayata gulumseyin.
mutlu olmayi ogretin insanlara. ucun, kacin. ucuk kacik desin sizi goren.