zamana göre değişebilen duygudur. sonuna kadar sevmek sebepsiz sevmektir. sevmenin sebebi varsa o sebep ortadan kalktığında sevgide biteceği için sonsuza dek sürecek tek sevgi nedensiz sevgidir.
ah şu ortaokul yılları, ne çocuksun ne adam, ne varsın, "niye" varsın yıllarım. kendimi kurmalı duvar saatinin sarkacı gibi hissederdim.. bir tarafım yükselir, co$ar. bir tarafım arzın merkezine merkezine herşeyi reddedercesine kanırtırdı.
insan dediğin sevildiğini bilsin diye severmi$ gibi mi yapar acaba diye düşünmüştüm o yıllarda. 'niye seveyim ki bir başkasını? niye kendimden çok değer vereyim ki herhangi bir insana?' diye sorarken bünyeme, beynime kızar, gider ders çalışırdım. uslanmazdı beynim. daha çok düşünür, daha çok reddederdi normal(!) olan herşeyi. erken ergenlik de deseler, hiperaktivizm de deseler yediremediler bana yaygın yanlışlarını doktor amcalar.
sevdiremediler kimseyi bana sevdiklerim. sevmiyordum öperken özgeyi de nalanı da. anlatması güzel oluyordu masum pipi muhabbetlerinde. sırf ondan öptüm bir süre.
nietzsche varmış eskiden, senin gibiymiş o da dediler. insan sırf sevildiğini hissetmek için rol yaparmış oğlum, sevgi diye birşey yokmuş. çıkar varmış ulan çıkar dediler. saniyesi tamamlansın da donk donk diye vursun diye bekleyen saatbaşı gongları gibi gonglamaya başladım o an. saatim gelmişti. öyle kallavileşmişti ki idefiksler; sevmiyordum artık sevdiklerimi de.
-s.ktirin gidin ulan narsist i.neler!
dalmak için bir boşluk aradığım hayata girdiğim oyuktur sevgisizlik.
- açmış bakmış dolabı şeker de sanmış ilacı misali aşırı dozdan iflas etti bünye sonraları.
kaybettim kalkanımı, kaybettim sevgiye ihtiyaçsızlığımı, savunmasızım bundan böyle.
sadece ve sadece sevgidir.
sevgi sanılan örtülü yatımının karşılığında tapu senetlerinin, başarı belgelerinin,
insan bağımlılığının beklendiği ilişkilere sevgi adı verilmesi hazin bir yanılgıdan başka bir şey değildir.
bizim mahallede sevgi diye bi hatun vardı aman yarabbim o ne kalçalar öyle. işte sevgi o kadar kutsal bir şeydir ki tüm mahalle o geçerken yerlere kapanırdı.(etek giymeyince kapanmazlardı, bunun sebebini anlayabilmiş değilim, o zamanlar küçüktüm)
rüya gibi bir hayata adım attığının göstergesidir adeta. aşkın bittiği yerde başlar derler. ama sevmektir zaten aşk... çok sevmektir. bir insana bağlanmaktır. sevginin başladığı yerde, ömür iki kişilik olur artık. iki kişiliktir yaşanan herşey, atılan her adım, alınan her nefes, sevinilen her hadise iki kişiliktir. doyumsuz bir tattır sevgi. ne kadar çok severseniz, o kadar daha sevmek istersiniz. sonu yoktur sevmenin. sevilmek de varsa ucunda, asla vazgeçmezsiniz sevginizden. bazen öyle beklenmedik bir anda gelir ki, adeta hazırlıksız yakalanırsınız. sevmeye de nasıl hazırlanılacaksa gerçi...
her sevgi beraberinde umutsuzluğu ve hüznü de getirir. karamsarlığa sürükler bazen sizi. çünkü sevgi geleceği hayal etmektir bir bakıma. ve insan geleceği hayal ettikçe karamsarlaşır. buna engel olmak da sevenin elindedir.
sevgiyi ham haliyle yaşamaktır önemli olan. içine yabancı maddeler giriyorsa çürür o sevgi. her gün biraz daha tükenir. art niyet olmamalıdır sevenlerde. en saf duygudur sevgi. bunun değerini bilendir gerçek seven.
aşamaları vardır sevginin. mesela şöyle başlar;
hayatın size getirdiği kötü günlerle savaştığınız, hiçbir şeyin yolunda olmadığı, ama herşeye rağmen bir masalda olduğunuza inandığınız ve kendinizi de bir prenses sandığınız o garip dönemde bir kahraman çıkar karşınıza. o kahraman gözünüze öyle hoş gelir ki, "hadi çek kurtar beni" demek istersiniz. çok iyi niyetlidir. yüreği sonuna kadar açıktır size. iyiliklerin koruyucusu kahramandır o. sizse belki de çoğu insan tarafından sevilmeyen, hırçın ve çirkin prensessinizdir. ama bu prens size öyle sıcak davranır ki, adeta yüreğinize konar. kalbinizi söker yerinden, içinize işler. gözlerine ilk kez baktığınızda farkedersiniz ki, tüm kötülükler uzaklaşmıştır sizden, herşey güzel bir masal olmuştur. masalın sonu iyi bitecekmiş gibi gelir bir an. işte o an sevgi çıkmıştır ortaya. böylesine umutsuzken siz, o sizi alıp götüren, hayallere sürükleyen, hiçbir şeyin imkansız olmadığını zannettiren duygu sevgidir. hamdır, işlenmemiştir. en güzel halidir. bir bakıştır sizi bu sevgiye sürükleyen.
-herkesin yaşaması gereken bir kıza asıldığında acaba onu seven var mı sorusunun akla gelmesi için yaşanılması gerekli durumdur.
-dalgası geçilemeyecek konulardan biridir.
-bir erkeğin bakir olma sebebidir. kendini,saflığını, temiz hislerini sadece sevdiğine saklayaması gerektiği durumdur.
bütün maddi ve manevi sevgi ve bağların hepsi, gerçekte allah'ı sevmek ve bilmektir.
gerçek aşiga aşktan başka her şey haramdır.
ınsan birine aşik olduğu zaman ne zilletlere katlanır! sevgilisine kavuşmak için her şeyini feda eder. aşik için de peygamber'in ve allah'ın aşkı bundan aşağımıdır?
aşikla maşuk arasında tam bir teklifsizlik bulunması ne güzel şeydir!
ınsan her zaman göremediği, işitemediği ve düşünemediği bir şeye aşiktır. mecnun leyla'nın hayaline aşiktır. mecazi bir sevginin hayali ona böyle bir tesir yaparsa, gerçek sevgilinin aşiga kuvvet, kudret bağışlamasına hayret etmemek gerekir.
suret aşkın fer'idir; çünkü aşk olmadan suretin değeri yoktur. aşk, sureti meydana getirir.
allah aşkı ve muhabbeti her şeyin içinde vardır. ınsan kendisini yaratanı nasıl sevmeyebilir? bu sevgi onun özündedir; fakat bir takım engeller bunu duymasına mani olur. her şeyin sonu o'na varır. yani artık insan her şeyi allah için sever, başkası için o'nun talebinde bulunur ve bu aşk böylece allah'da nihayetlenirse, sonunda allah'ın zatını da bulur.
ahiret de, hakk da, dostluk ve muhabbette gizlidir.
aslolan sevmektir. ınsan kendisinde bu hissi duyunca, onu arttırmak için çalismalidir. mevlana