rüya gibi bir hayata adım attığının göstergesidir adeta. aşkın bittiği yerde başlar derler. ama sevmektir zaten aşk... çok sevmektir. bir insana bağlanmaktır. sevginin başladığı yerde, ömür iki kişilik olur artık. iki kişiliktir yaşanan herşey, atılan her adım, alınan her nefes, sevinilen her hadise iki kişiliktir. doyumsuz bir tattır sevgi. ne kadar çok severseniz, o kadar daha sevmek istersiniz. sonu yoktur sevmenin. sevilmek de varsa ucunda, asla vazgeçmezsiniz sevginizden. bazen öyle beklenmedik bir anda gelir ki, adeta hazırlıksız yakalanırsınız. sevmeye de nasıl hazırlanılacaksa gerçi...
her sevgi beraberinde umutsuzluğu ve hüznü de getirir. karamsarlığa sürükler bazen sizi. çünkü sevgi geleceği hayal etmektir bir bakıma. ve insan geleceği hayal ettikçe karamsarlaşır. buna engel olmak da sevenin elindedir.
sevgiyi ham haliyle yaşamaktır önemli olan. içine yabancı maddeler giriyorsa çürür o sevgi. her gün biraz daha tükenir. art niyet olmamalıdır sevenlerde. en saf duygudur sevgi. bunun değerini bilendir gerçek seven.
aşamaları vardır sevginin. mesela şöyle başlar;
hayatın size getirdiği kötü günlerle savaştığınız, hiçbir şeyin yolunda olmadığı, ama herşeye rağmen bir masalda olduğunuza inandığınız ve kendinizi de bir prenses sandığınız o garip dönemde bir kahraman çıkar karşınıza. o kahraman gözünüze öyle hoş gelir ki, "hadi çek kurtar beni" demek istersiniz. çok iyi niyetlidir. yüreği sonuna kadar açıktır size. iyiliklerin koruyucusu kahramandır o. sizse belki de çoğu insan tarafından sevilmeyen, hırçın ve çirkin prensessinizdir. ama bu prens size öyle sıcak davranır ki, adeta yüreğinize konar. kalbinizi söker yerinden, içinize işler. gözlerine ilk kez baktığınızda farkedersiniz ki, tüm kötülükler uzaklaşmıştır sizden, herşey güzel bir masal olmuştur. masalın sonu iyi bitecekmiş gibi gelir bir an. işte o an sevgi çıkmıştır ortaya. böylesine umutsuzken siz, o sizi alıp götüren, hayallere sürükleyen, hiçbir şeyin imkansız olmadığını zannettiren duygu sevgidir. hamdır, işlenmemiştir. en güzel halidir. bir bakıştır sizi bu sevgiye sürükleyen.
bizim mahallede sevgi diye bi hatun vardı aman yarabbim o ne kalçalar öyle. işte sevgi o kadar kutsal bir şeydir ki tüm mahalle o geçerken yerlere kapanırdı.(etek giymeyince kapanmazlardı, bunun sebebini anlayabilmiş değilim, o zamanlar küçüktüm)
sadece ve sadece sevgidir.
sevgi sanılan örtülü yatımının karşılığında tapu senetlerinin, başarı belgelerinin,
insan bağımlılığının beklendiği ilişkilere sevgi adı verilmesi hazin bir yanılgıdan başka bir şey değildir.
ah şu ortaokul yılları, ne çocuksun ne adam, ne varsın, "niye" varsın yıllarım. kendimi kurmalı duvar saatinin sarkacı gibi hissederdim.. bir tarafım yükselir, co$ar. bir tarafım arzın merkezine merkezine herşeyi reddedercesine kanırtırdı.
insan dediğin sevildiğini bilsin diye severmi$ gibi mi yapar acaba diye düşünmüştüm o yıllarda. 'niye seveyim ki bir başkasını? niye kendimden çok değer vereyim ki herhangi bir insana?' diye sorarken bünyeme, beynime kızar, gider ders çalışırdım. uslanmazdı beynim. daha çok düşünür, daha çok reddederdi normal(!) olan herşeyi. erken ergenlik de deseler, hiperaktivizm de deseler yediremediler bana yaygın yanlışlarını doktor amcalar.
sevdiremediler kimseyi bana sevdiklerim. sevmiyordum öperken özgeyi de nalanı da. anlatması güzel oluyordu masum pipi muhabbetlerinde. sırf ondan öptüm bir süre.
nietzsche varmış eskiden, senin gibiymiş o da dediler. insan sırf sevildiğini hissetmek için rol yaparmış oğlum, sevgi diye birşey yokmuş. çıkar varmış ulan çıkar dediler. saniyesi tamamlansın da donk donk diye vursun diye bekleyen saatbaşı gongları gibi gonglamaya başladım o an. saatim gelmişti. öyle kallavileşmişti ki idefiksler; sevmiyordum artık sevdiklerimi de.
-s.ktirin gidin ulan narsist i.neler!
dalmak için bir boşluk aradığım hayata girdiğim oyuktur sevgisizlik.
- açmış bakmış dolabı şeker de sanmış ilacı misali aşırı dozdan iflas etti bünye sonraları.
kaybettim kalkanımı, kaybettim sevgiye ihtiyaçsızlığımı, savunmasızım bundan böyle.
zamana göre değişebilen duygudur. sonuna kadar sevmek sebepsiz sevmektir. sevmenin sebebi varsa o sebep ortadan kalktığında sevgide biteceği için sonsuza dek sürecek tek sevgi nedensiz sevgidir.
sevgi, oldugun gibi gorunmekdir insanları oldukları gibi kabullenmektir. bizden faklı olan bir dusuncesini veya fiziksel bir kusurunu gormezden gelmektir. oldugu gibi dedik ya...
sevgi pes etmeden sevmektir, her kırılıp dustugunde her dibe cokusunde son bir cabayla yukarı cıkmaktır ve yeniden dunyaya gelmis gibi anneyi sever gibi dusmanımızı dahi sevmektir, yeniden kırılcagımızı bile bile, bir cocuk umuduyla.
sevgi, insanları yasam tarzlarıyla yargılamamaktır, ayırmamaktır kardesleri, oldurmemek yasatmaktır. tek vucut olmaktır binevi.
sevgi, yagmur damlasında arınmak oyle kabul etmektir yenı bir dunya dogduguna sahit olmatır her yeni bir bebegin aglayısında. evlat gibi...
sevgi bunların hicbirinin yapılamadıgnı, belki yapılamıyacagını bile bile denemektir işe kendinden baslamaktır, bir cocuk umuduyla beklemektir.