ölümlerin en güzeli. can vermeden bir gün önce 74. yaş günümü kutluyorduk. hava tıpkı bugün olduğu gibi çok sıcaktı. kalabalığa, hem biraz serinlemek hem de doğum günüm vasıtası ile toplanma imkanı bulduğumuz arkadaşlarımla biraz daha vakit geçirmek için '' yarın denize gidelim mi? bu gece de burada kalın tüm masraflar benden. '' gibi bir haykırışta bulundum. saat 14:00 civarıydı. rıfkı (çocukluk arkadaşım) sanki 45 yıldır bu teklifi bekliyormuşcasına '' kesinlikle güzel bir fikir'' dedi. fikirlerimi güzel bulmamasını beklemediğimi bu adama yıllardır tekrar ediyordum. bundan gerçekten rahatsız oluyordum. onun bu tavrı beni, sanki ortamda rıfkı olmasa fikirlerim güzel tepkiler almayacak düşüncesine sevk ediyordu. ister istemez geriliyordum. bir insan 52 yıldır yanında bulunduğu arkadaşının önerilerini kayıtsız şartsız beğenir mi? rıfkıdan tam 67 yıldır şüpheleniyordum. ilkokula başladığımız gün kurşun kalemi kıçıma sapladığı anda başlamıştı bu şüphem. belki de ayağa kalkan öğrencinin oturacağı yere kalemi dik koyma şakası rıfkı' ya dayanıyordur, bilmiyorum. rıfkı kararımı onaylayınca, eşi füsun ve üç beş arkadaşımız da denize girme fikrini çok doğru ve yerinde buldu. en azından bu içimi biraz rahatlatmıştı. soğumaları için dolaba koyduğum iki adet tekila şişesini getirip sehpanın üzerine koydum. sonra 20 adet şat bardağını özenle ve aralarında çok az boşluk kalacak şekilde dizdim. özenle doldurdum bardakları. beş tanesini içip diğerlerini arkadaşlarımın aralarında paylaşmaları için bıraktım. ve içki içme düzeni bu şekilde devam etti. yalnız ben 3. şatları attıktan sonra devam edemedim. 20:00 sularında uyandığımda herkes sızmıştı. sadece o gün evime ilk defa gelen ve '' merhaba ben selin'' den başka bir cümle kurmayan selin uyumamıştı. '' neden uyumadın? '' diye sordum. '' pek fazla içmedim ben, diğerleri sızdılar. '' dedi. '' içki ile aran kötü mü? '' şeklinde devam ettim. '' hayır ama o an herkes içkiye saldırıyordu. ben de yabancı bir ortamda olduğumu düşünüp istemeye çekindim'' dedi. bense yabancı '' ortam da ne demek?'' , '' burası senin kendi evin gibi'' ,'' hem sevgi' nin arkadaşı benim de arkadaşımdır'' ( sevgi, selin' in evime gelmesine vesile olan başka bir arkadaş şu an başka bir odada uyuyor ama sessiz olun) gibi cümlelerle kıvama getirdikten sonra vitrinden çıkardığım viskiyi bardaklara koyup, buzladıktan sonra ikram ettim. yüzü güldü, o gülünce tahrik oldum ne yalan deyim. biraz içtikten sonra odaya sevgi girdi. biraz sessiz olmamız gerektiğini, insanların uyuduklarını hatırlattı. ben de sesimizin o kadar fazla çıktığını fark etmediğimizi buradakileri rahatsız etmemek için odama çıkabileceğimizi söyledim. kabul ettiler odama çıktık. biraz daha içip sızdık. işte o gecenin sabahında kendimi boğulmuş olarak buldum. sevgi ve selin beni boğarak öldürmüşlerdi. sevgi selinde boğulmuştum. bir miktar daha ölü vaziyette kalıp ayılmak için soğuk duş aldım. sonra annemi arayıp bir miktar ağladım. hayat çok fazla üzerime geliyordu.