Onca soru var cevabını alamadığım, onca düşünce var kafamın içerisinde, onca ihtimal var, ya farklı olsaydı ne olurdu diye. Bunlara rağmen vazgeçmek en zoru işte. Severken vazgeçmekten daha zoru da cevapsız soruların cevaplarını alamadan vazgeçmek...
kilometrelerce uzaklaşabiliyorsun da kalbinden kaçamıyorsun cümlesinin vücut bulmuş halidir. sevdiğini bilirsin, sevildiğini bilirsin de elinden bunları bildiğin halde bir şey gelmez en çok da bu koyar insana...
umudun yitip gittiği, sevdiğin kişi tarafından bitirildiği noktada vuku bulur.
zararlı bir alışkanlığı bırakmak kadar zor ama zaruridir. ya da gangren olmuş bir uzvu kesmek gibi. ve de hiçbir zaman kolay değildir. hayattaki en zor kararlardan ve süreçlerden biridir.
Kimisi yorulmuştur kimisi artık dayanamamıştır kimisi de onu üzmemek için hayatından çekilmiştir.vazgeçerken bile sevebilmek hem sevgi hem vazgeçiş bu öyle birşey ki kendini bile bile yakarsın.yaşayan bilir.
Olmuyorsa zorlama tamam cok seviyor olabilirsin ama bu kendinden taviz verip kendini ezdirecegin anlamına gelmez üstelik ilişki zamanla yıpranarak cekilmez bir hale gelir.
Hayallerinizin gerçekleşmeyeceğini anladığınızda ve sevginizden karşılık göremediğinizde hiç istemeseniz dahi yapmak zorunda hissettiğiniz şeydir. Artık bu sevda sizi sizi o kadar çok yormuştur ki bunun sonucunda sevmekten vazgeçmişsinizdir.
imkansiz olan. haa imkanli diyosaniz yasamamisiniz hic bisey. olumden baskasinin hepsinin yolu var. o yuzden seviyodum vazgectim yine de falan, yalan bunlar. seven insan gider, sonuna kadar gider, yolun sonunu bilmese de gider, ha gidemiyosan da ancak gotumu seversin.
aşk falan yalan benim kız bi,r gün aradı elimde bıçak keserim bileklerimi barışmazsak diyor.
istemiyorum dedim.
telefonu 3g'ye alıp bıçağı öz babasının gırtlağına dayadı hani öyle seviyordu.
ama ne oldu dersen terk etti bir zaman sonra.
aşk dediğin nisan yağmuru gibi vurur geçer.
edit:altımdakine katılıyorum
edit2:böyle deyince olmadı biraz tuhaf gibi oldu
edit3:ulan tamam özür dilerim de espri yapmadım boşbulundum
Vazgeçmek bir tercih midir yoksa son noktayı koymak mıdır? Katı sınırlar içinde var olan bir fikir değiştirme zorunluluğu mudur yoksa paşa gönlün maymun iştahlılığı mıdır?Bir gidiş midir yoksa dönüş müdür?
Hepsi birdendir; hiçbiri değildir...
Son noktayı koymanın vazgeçiş olduğu durumda; bize kuvvetli bir rüzgar gerekir. Çok kuvvetli bir rüzgar çıkmalı, savurmalı etrafa her şeyi ve işte gitmenin gerektiği o an gelmeli...Rüzgar cesaret üfürmeli. insan cesaret bulmalı ve sonra yol almalı.
Her tercihin bir vazgeçiş olduğu durumlarda ise elimizdeki ipliğin acının,riskin iğnesinden geçmesine göz yummak gerekir. Çünkü yaşam vazgeçtiklerimizin akıbeti hakkında ipuç(lar)ı vermez bizlere.
Kafamızda kalan "ya", "acaba", "ama" gibi albenili sözcükler olur. Yüreğimizi kaplayan ise bazen şüphe bazen tedirginlik, çoğu zamansa heyecan olur...
Vazgeçiş bir fikir değiştirme zorunluluğu kılığındayken; en çok hüzün taşır. Zorunluluğun bilincinde olmak, dayatmayı çok yakından hissetmektir.Dayatılan konu vazgeçmeyi buyuruyorsa insan hüzünlenir. Çünkü insan olmak elinde olmayanı özlemektir. Ve vazgeçilen hep özlenir.
Rüzgar cesaret üfürürken,iplik acının iğnesinden geçerken fark etmeli; vazgeçmenin içinde neler barındırdığını...
Vazgeçmek benliğinde "geçmek" eylemini bulundurur. Geçmek,geçebilmek için önce gelmek gerekir. Çünkü ancak geldikten sonra,belli bir noktaya vardıktan sonra mümkündür geçmek.
Gelmek bir gidiştir;geçmek de öyle. Ama geçmek vazgeçmeye dönüştüğü anda yolculuk yönünü değiştirir. Gidiş dönüş olur. Zaten dönüşte bir gidiş değil midir aslında?
Peki ya dönüşe geçmenin imkansız olduğu, kişinin çaresiz kaldığı durumlar??? Ölümü çağrıştıran durumlardır bunlar. Hatta bazen ölümden ziyade cinayeti çağrıştıran durumlardır.
Cinayet...Severken vazgeçmek cinayettir. Birini sevmek; içinde duyguların en masum ve en yücesini saklamaktır. Birini severken vazgeçmekse kurşun sıkmaktır; içinde saklanan o duyguya-duyguların en savunmasız olanına-. Kanatmaktır yüreği. Cinayet işlemektir. insanın kendisini suçlu hissetmesidir. Ve sonra bir ömür boyu kurtulamamasıdır kendi yargıçlığından...
--spoiler--
biz güzel olamadık, dikiş tutturamadık
birbirimizden başka bir siper bulamadık
biz başa çıkamadık kafa tutamadık
birbirimizden başka bir hayat bulamadık
--spoiler--
bile bile kendini ateşe atmaktır. içiniz acır , öyle böyle değildir bu acı. günler geçer aylar geçer bu acı azalmaz daha da artar. yaralar kabuk bağladı derken, hiç beklenmedik bir yerden anıları çıkar tekrar tekrar kanar. zamanla unutamazsınız ama acıyla yaşamayı ögrenirsiniz.
mantığın ön plana çıkması durumudur. kişinin içinde bulunduğu durumun devamlılığı olmayacağına ya da devamı olmasının mutluluk getirmeyeceğine inandığı hallerde ortaya çıkar. şüphesiz ki "vazgeçme" kararını eyleme sokabilecek güçlü ve kararlı bir kişilik de gerektirir. gripin'in durumu özetleyen güzel bir şarkısı mevcuttur: (bkz: senle yarınım yok ki).