Hiç yapmadım böyle bişey ama şunu biliyorum sevdiğim insan eğer o da beni seviyosa kolay kolay bırakmazdım. Ayrılıyorsa sevmemiştir. Çünki sevmek fedakarlıktır. Fedakarlık yoksa sevgiden bahsetmek lafı güzaftır.
imrenmişimdir böyle aşklara.. Ben severken ayrılmadım mesela hep birilerinin sevgisi bitince benden ayrıldılar ve benim onlara karşı sevgim ayrıldıktan sonra bitiyor. Devam etse bitmez herhalde.
bazen hayatına devam edebilmek için yapmak zorunda olduğun eylemdir. sevdiğine kavuşmuşsundur ama adam yerine konmazsın, sevilmezsin. gece dışarı çıktığını söylemeye tenezzül bile etmez. mesajına üç saate bir cevap verir. ölsen haberi bile olmaz. yapılacak tek şey sessizce gitmektir.
severken terk edilebilirsiniz ya da belki sevginize karşılık alamayınca canınız o kadar yanar ki terk edersiniz. iki insan birbirini eşit sevmiyorsa o ilişki biter ki bitmeli de zaten. bunu iki taraftan da yaşamış biri olarak söylüyorum. birinin içi yanar, aldığı nefes zehir olur; diğeri için günlük hayat devam eder, hatta yeni arayışlar başlar. bunlar çok insani, kimseyi kötü yapmıyor. önce sevilmediğini kabullenerek başlamalı insan, inkar hiçbir işe yaramaz. gerçi bu tavsiyeyi de ben veriyorum ya o da işin saçmalığı. tanısan sen de tavsiye falan almazsın benden.
(bkz: sözlükçülerin aslında demek istedikleri)
--spoiler--
acilmis sarmasik gulleri kokulariyla baygin
en gorkemli saatinde yildiz alacasinin
gizli bir yilan gibi yuvarlanmis icimde kader
uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genc kadin
ruzgar uzak karanliklara surmus yildizlari
mor kivilcimlar geciyor daginik yalnizligimdan
onu cok ariyorum onu cok ariyorum
heryerimde vucudumun agir yanik sizilari
bir yerlere yildirim dusuyorum
ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan
ay isigina batmis karabiber agaclari gumus tozu
gecenin irmaginda yuzuyor zambaklar yaseminler unutulmus
tedirgin gulumser
cunku ayrilik da sevdaya dahil cunku ayrilanlar hala sevgili
hic bir ani tek basina yasayamazlar
her an otekisiyle birlikte hersey onunla ilgili
telasli karanlikta yumusak yarasalar
gittikce genisliyen yakilmis ot kokusu
yildizlar inanilmiyacak bir irilikte
yansimalar tutmus butun sahili
cunku ayrilmanin da vahsi bir tadi var
oyle vahsi bir tad ki dayanilir gibi degil
cunku ayriliklar da sevdaya dahil
cunku ayrilanlar hala sevgili
yanlizlik hizla alcalan bulutlar karanlik bir agirlik
hava agir toprak agir yaprak agir
su tozlari yagiyor ustumuze
ozgurlugumuz yoksa yalnizligimiz midir
eflatuna calar puslu lacivert bir sis kusatti ormani
karanlik coktu denize yanlizlik cakmak tasi gibi sert elmas gibi keskin
ne yanina donsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
kapini bir calan olmadi mi hele elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kugu boynu parmaklari uzun ve ince
simsicak bakislari suc ortagi kacamak gulusleri gizlice
yalnizlarin en buyuk sorunu tek basina ozgurluk ne ise yarayacak
bir turlu cozemedikleri bu olu bir gezegenin soguk tenhaligina
benzemesin diye ozgurluk mutlaka paylasilacak suc ortagi bir sevgiliyle
sanmistik ki ikimiz yeryuzunde ancak birbirimiz icin variz
ikimiz sanmistik ki tek kisilik bir yalnizliga bile rahatca sigariz
hic yanilmamisiz her an dusup dusup kristal bir bardak gibi
tuz parca kirilsak da hala icimizde o yanardag agzi
hala kipkizil gulumseyen sanki atesten bir tebessum zehir zemberek askimiz
--spoiler--*
insan gerçekten sevdiğinden bırak ayrılmayı, beş dakika uzaklaşmayı göze alamayacağından bellidir ki bunu kendi istememiştir.
e bu durumda onu sevgisinin kuyusunda ışıksız bırakan zat a da bu denli yoğun hisler beslemeye gerek yoktur siktir etmek gerekir.
çiftler arasında çatışmaların çok olduğu durumlarda görülür genelde ilgisizlikle beraber karşı tarafın artık anlamıyorsun beni gibi cümleler kurarak ayrılık sinyallerinden sonra gerçekleşen durumdur.
sevmek ne zordur dostlar.
anlaşılabilir miydi gözlerine bakınca hissedilenler?
duyulur muydu kalbinden geçen derin sözler?
anlatılabilir miydi onun gülüşünde gördüklerin?
yüce şairlerin yazdığı dizeleri içinde hissetmek ne büyük bir duyguydu. ya şarkılar... dinleyip geçtiğin şarkıları gerçekten hissedebilmek nasılda insanı farklı dünyalara götürürdü. hayat ne güzeldir severken, tüm bunları farklı bedenlerde yaşatabilmek ne büyük ve boşa bir uğraştır. sevmek onu yaşayabilenler tarafından anlaşılırdı ya.
sahte duygularla bezenmiş dünyamın belki tek gerçeği o'nun sevgisiydi. geçmiş geçmişte kalır derler ya uludağ sözlük yazarları. geçmiş geçmişte kalmıyor ki geçmişin seninle beraber geliyor. zaman geliyor ve zaman duruyor. tiktaklar susuyor, onun adı başlıyor. onun gözleri kalıyor, onun teni,onun kokusu ve onun gülüşleri kalıyor. istiyorum ki hep öyle kalsın. ne olurdu bir kez daha dokunabilsem, bir kez daha sevdiğimi söyleyebilsem, bir kez daha doya doya sarılsam ve sonra oracıkta ölsem. ölümlerin en güzeli olurdu ya .
zaman oluyor onu bana hatırlatacak bir şey çıkıyor, bir müzik çalıyor bana onu anlatıyor, onunla yürüdüğüm sokaklar bana onun hayalini getiriyor, biri bir söz söylüyor ben onun sözlerini hatırlıyorum. yine aynı anılar yaşanıyor, tebessüm beliriyor yüzümde sonra yine zaman işliyor. ağlamak geliyor, ağlayamıyorum. o'nun yokluğu bu kadar işlemişken hayat farklı akıyor. ben belli edemem hissettiklerimi. kimseciklerde anlamazdı ya. siz gerçekten unutmak istediniz mi geçmişi? ben istedim. bazen lafta istedim ama o'nu hatırlarken gerçekten istedim. ne olurdu hiç tanımasaydım. yada hep yanımda olsaydı. ne olurdu ne fark ederdi ne olursak olsaydık, nerede olursak olsaydık. nasıl olsa beraberdik ya.
o zaman birazda neşet baba anlatsın. canımı yakmasan olmaz mıydı her dinlediğimde?