şartlar yüzünden mecruben ayrılmaktır. imkansız aşktır çünkü kavuşmak imkansızdır. belkide en acı verici ayrılıktır. çekilen acının yürek sızısının tarifi imkansızdır. keşke sevmemiş olsaydım dersiniz. bu dünyada kavuşmak hayal oldu büyük sevdam belki başka hayatta.
ayrılık biçimlerinin belki de en kötü olanıdır. Günlerce, aylarca, yıllarca özlem çeker kendi kendinizi harab edersiniz. Her şarkıda, her şiirde onu bulursunuz. Ona ait hatıraları silemez atmaya kiyamazsınız.. Severek ayrılmışsanız asla unutamazsınız. .
iki insanın birbirini çok sevmesi sonucu olur. Nasıl davranacağını bilemezsin. Acı çekmek nedense hoş gelir. Ondan ayrı kalmak dünyanın en kötü şeyidir fakat dayanılmaz ve kapanmaz bir yaradır. Olgunlaştığını hissedersin.
işim için bu ifadeyi kullanacağım hiç aklıma gelmezdi. hatta işi bırakın ilişkiler için bu lafı duyduğumda hep "erken vazgeçiş" düşünceleri büyürdü kafamda. ama öyle değilmiş işte, öyle basit değilmiş sevdiğin halde bir insandan, bir şehirden, bir işten vazgeçmek.
sen seversin ama engeller onu sevmeni, ondan zevk almanı ikinci plana iter olmuştur. insanların dedikoduculuğu ve fitne fesatlığı ilişkinizi, hayatınızı gün be gün eritip bitirir. son çare de o klişedir işte. her gününüzün iç sıkıntısıyla başlayıp huzursuzlukla bitmesini istemediğiniz için ortaya çıkan o klişe; "severek ayrılmak"
ilk görüşte hissetmiştim hayallerimin erkeği olduğunu sende aynı şeyi hissetmişsin. Çok hızlı gelişti her şey çok kısa zamanda ikimizde birbirimiz için değerlerimizden hayallerimizden vazgeçtik. Karar verdik sonuna kadar gidecektik.
Kaç kişi şu koskoca dünyada ruh ikizini, hayallerinin insanını bulabilmiştir ki?
Mucize gibi bir şey başımıza gelmişti.
Ama hep düşünürdüm ben bu mutluluğu hak edecek ne yaptım diye, korkardım herşey bir gün bozulacak diye..
Her şey mükemmelken peki ne oldu?
Başta bir çırpıda vazgeçtiğimiz değer ve görüşlerimizin ikimizden daha önemli olduğuna karar verdin. Ve çok severken ayrıldın. Biliyorum beni seviyosun beni düşünüyosun unutamayacaksın da.
Ama bu yaptığın şerefsizliği de ben asla unutamam.
(bkz: pişman olacaksın günün birinde) ama ben orda olmayacağım.
Sanırım hayatta çok katı idealleri olan insanlar bunlardan vazgeçemiyo ve meleklerinden bu uğurda kopabiliyorlar. Mutsuzlukları uğuruna olsa bile.
Severek ayrılmak pişmanlıktır, acıdır, umutsuzluktur.
bazı duygusuzların hayatı seks olarak gören bireylerin anlaması mümkün olmayan durum bu.
iki taraf da severken ayrılmak o kadar koyar ki insana...ağlarsın çaresizlikten, gelmez elinden birşey.
o senden daha olgundur yine de, gel diyemez tekrardan tutar kendini..neden dersin kendi kendine, neden?
ne kadar yaşayacağız ki ? şu dünyada birbirini seven iki insan kavuşamayacaksa..hakikaten çivisi çıkmış bu dünyanın.
Büyük heyecanlarla work and travel yazı geçirmek için rüyalar ülkesine doğru yol alırsın. Bir çok arkadaşın olur. Hele bir tanesi vardır ki inanılmaz iyi anlaşırsın. Kafalar o kadar uyuşur ki herşeyi beraber yapmaya başlarsın. ilk etapta senin gözünde o bir "kanka"dır. 'Kim demiş karşı cinsten kanka olmaz diye' diye düşünürsün. Zaten karşındaki insanın da türkiye'de sevgilisi vardır. Amerika'daki en güzel zamanı onunla geçirirsin. En güzel fotoğrafları onunla çekilirsin. Zaman gelir sevgilisiyle sorunlarını anlatır. Dinlersin. Bıkmazsın. Çünkü o senin ikinci yarındır neredeyse. bir gün gelir sıradan bir omzuna dokunuşunda gerçeği farkedersin: "sen ona aşıksın!" kabullenemezsin. ama kalbin dayanamaz. ona belli etmemeye çalışırsın. ertesi günü sevgilisinden ayrılır. aradan bir ay geçer. artık dönmenize sadece 3 gün kalmıştır. yine sıradan sandığın soğuk bir amerika gününde birbirinize sarılırsınız ısınmak için. tutamazsın kendini, ne yaparsan yap tutamazsın: yapışırsın dudaklarına. korkarsın arkadaşlığını kaybetmekten. ama benim diyen erkek tutamaz işte kendini orada. bunları sen 1 saniye içinde düşünürken dünyanın en güzel şeyi olur: karşılık verir. dudaklarıyla, kalbiyle, beyniyle. hissedersin. "3 aydır buradayız. neden daha önce değil?" diye sorar sana. bişey diyemezsin. sen ona zarar gelmesin istemişsindir hep. ama yüzün güler. hayatında anlaştığın en iyi kızla birbirinize aşıksınızdır. havalara uçarsın. rüya gibi 3 gün yaşarsın. ta ki aynı uçakla aynı gün izmir'e gelene kadar. dünyanın en güzel şeyini sana yaşatan hayat bunu nasıl da en kötüye döndüreceğini çok iyi bilir. farklı şehirlerde oturuyorsun ve farklı üniversitelerde okuyorsundur. nasıl yani? uzaktan ilişki mi yaşayacaksın? hani şu sonu hep ayrılıkla bitenden mi? hayır demeyi çok istersin. ama yapamazsın. korkunç gerçek aklınıza gelir. kötü bitmeden iyi bitsin istersiniz o kuş kadar aklınızla. oracıkta ağlaya ağlaya ayrılık kararı alırsınız. "iyi de bu çok saçma!" dersin sürekli. ama hayatını kalbin mutluluğunu bozmaya adamış olan beyin yine kazanır. onun arkadaşlığı o kadar değerlidir ki kaybetmek istemezsin. bunun da tek yolu yeniden arkadaş kalmaktır. kalp, birbirini çok seven iki insan neden ayrılır ki? sorusunu sorarken beyin reçeteyi keser; yanlış zaman yanlış mekan..