Belki aşık olduğunuz kadar , saçmalıyorsunuz.ağlatıyorsunuz artık paylaşmıyorsunuzdur.paylaşılmıyordur.gözlerden çıkan duman, yaş,özlem. sözlüğe sığmaz.
severek ayrılınır elbet. ama birbirinizi çok seviyorsanız ayrılınmaz, ayrılınamaz.. ayrılıyorsanız bir ya da iki tarafın sevgisi zorluklara, mesafelere, engellere karşı koyabilecek kadar çok değildir. ey erkekler şunu bilir şunu söylerim; çok seviyorsanız ve ayrılıyorsanız kadın sizin kadar sevmiyordur ya da hiç sevmiyordur.. kadın da çok severse ne yapar ne eder sizi de ikna eder bu işin olacağına.. o yüzden o da beni çok seviyordu ama ayrıldık demeyin.. kabullenin yeterince sevilmediğinizi.. evet bu daha çok üzecek sizi, evet tek tesellinizi kaybedeceksiniz ama değmediğini anlamak unutmanızı kolaylaştıracaktır..
bir insanın kendini en çaresiz hissettiği anlardan en içi yakanıdır. kavga ederek ayrılmak, severek ayrılmaktan çok daha güzeldir, en azından içinizde bir şeyler kalmaz, sayıp söver; kırıp dökersiniz. onu lanetle anarsınız, ve en sonunda içinizde ince bir sızı olarak kalır. ama severek ayrıldığında bunların hepsini içinize atarsınız ve saatlerce ağlarsınız. yaptığınız hiç bir şeyden zevk alamazsınız, tam toparlandığınızı düşündüğünüz bir anda, çok alakasız bir şekilde aklınız size eski zamanlarınızı hatırlatır ve sadece daha çok ağlarsınız.
her aşk acısı gibi bu da unutulacaktır elbet ama en garip hissettireni de bu olacaktır.
Aşk şeriatında, bir ilişkinin devamlılığının sadece sevgiye bağlı olmadığının delili olarak görülebilecek eylemdir. Aklın, kalbe üstün geldiği durumlarda vuku bulmakla beraber akıl sağlığı açısından ciddi sorunlara sebebiyet vermesi kuvvetle muhtemeldir. Bunun yanısıra girilen bu meşakkatli yoldan nirvanaya ulaşmak da olasılık dahilindedir. (bkz: ferrarisini satan bilge) Bu duruma maruz kalanlara şeriatın kestiği parmak acımaz diyerekten teselli verilebilinir.
Aklımın ortasında bir yerlerde sebepsiz dolandığını fark ettiğimde anladım seni sevmediğimi. Öyle başı boş geziyordun. Nereye gideceğin belli değil, nereden geldiğini de söyleme niyetinde değildin. Cümleler sayıklıyordun; bazıları'na söylediğin, kimseler'e benzetemediğin, birileri'ni beklediğin cümleler. Ucu bir yere gitmeyen en boş cümleni istedim. Kendimi oradaki herhangi biri olarak görmek istedim. istediğimi hep elde ettiğimi biliyordum, bu yüzden kendime tam gaz güvenirken geldim sana. He. incinmedim mi? Kırılmadım mı? Geç şimdi onları. Hepsi oldu tabi ki. insan senin etrafındayken senden kırılmasa da yanındakilerden kırılıyor; bazen de aklındakilerden. Ya da hepsini geç tutunduğum cümlelerinden kırıldım. Kim bilirdi beni sana getiren cümlelerin uzaklaştıracak beni senden? Bu şey gibi. Çok susadığında 2.bardağa zor katlanıp 3.ye bakmaman gibi. Seni çekici yapan şey itici de yaptı gördün mü? Belki çok sendin. Bu yüzden. Belki o gün tatlıyı fazla kaçırmıştım. Bilmiyorum. yazmayı deniyorum yazamıyorum. senin gibi değilim etkilenip yazamıyorum. yaşamam gerekiyor yazmam için, yaşayamıyorum. ne kadar almışım seni kendime; her cümlem sana gidecek diye korkuyorum. haklısın. biz seninle sevgili olmamışız. farklı bir şey olmuşuz. aşk gibi de sevmemişim seni değişik sevmişim.
Ayrılıkların en çok acı verenidir. Birini alırsın hayatına. Bağlanırsın iyice. Senin hayatın onun hayatı olmaz bir süre sonra. Ortak hayatlar, ortak mutluluklar, ortak hüzünler yaşarsınız. Bazen bitçek biliyorum ama çok seviyorum ayrılamam dersin. Bir süre sonra gitmek zorunda kalırsın... Belki de hiç istemezsin gitmeyi. Hep onunla ol herşeyi ona anlat istersin. Ama olmaz işte. Değer gördüğünü hissetmezsin, seviyo ama eziyet ediyo bana dersin. O da üzülüyo, bizim için yapmam lazım bunu dersin. Nedense sensindir direnmek zorunda olan yalnızlığınıza. Onun her geri dönüşünde ağlaya ağlaya onu reddetmek zorunda olan sensindir. Güçlü olmak zorundasındır, o ne kadar yeniliyosa aşkınıza sen doğru olanı yapmak zorundasındır..
koyan eylemdir. sonrasında boş boş bakarsın sadece, ne yaptığın veya artık ne yapacağına dair hiç birşey gelmez aklına. öylece oturursun, bir sigara yakarsın varsa birde bira açarsın ve boş boş bakarsın karşı duvara. sigaran biter sonra söndürürsün ama izmarit hala elindedir. küllüğe basılmış vaziyette elinle gezdirirsin izmariti yenisini yakana kadar. diğer eldeki birada ona keza, dibi sehpa ve kanepe arasında gider, gelir. bir birine çarpar, bir birine. arada bir ağzına uğrar.
öylece bakarsın, boş boş duvara. mantıklı bir karar almaya çalışırsın ne yapacağına dair ama mümkün değildir.
çünkü yediğin haltı da mantığa dayayıp yemişsindir ki kendi mantığına olan güvenini yitirmene sebep olmuştur. öylece boş boş bakarsın.
artık anı anına yaptıklarını paylaştığın birisi yoktur, çıkar geceyi gündüze karıştırıp gezersin. ancak her zaman boşluk içerisindesindir. yaptığın iş her ne olursa olsun, ne kadar eğlenceli, ne kadar enterasan, ne kadar meşgul edici de olsa keyif alamazsın. boşluktur o bildiğin içindeki ve öylece, alelade oluşmuş bir şey değildir.
orayı dolduran şey öylece gitmiştir, bunu sen yapmışsındır ve yerine koyabileceğin şeyin ne olduğunu bile bile de başka şeylerle doldurmaya çalışmak işe yaramaz.
kimseye ne yaptığını, ne düşündüğünü anlatmak istemezsin. sadece oturursun ve bakarsın. normal olarak yaşamaya devam edersin, konuşursun, gülersin.
ancak biliyorsun ki sadece boş boş bakıyorsun, hiç birinden keyif almıyorsun.
ilk görüş, ilk konuşma gibi unsurlarda karşıdakinin zekasından ve espiri anlayışından etkilenen aşık olan saf kız platonik bir aşka kapılır. 3 ay arkadaşça konuşulur ve bir gün aşk meşk konusu açıldığında gece yarısının verdiği o aptal uyku sersemliği etkisiyle kız ondan hoşlandığını ağzından kaçırır. ''Ertesi gün gece yarısı saat 3te bende sanırım senden hoşlanıyorum'' içerikli, sanırım kelimesinin cümlenin içine ettiği bir mesaj alınır. Sabaha kadar uyunmaz. Daha sonrasında beyfendi iyisin hoşsun yaş farkı var diye aptalca bir sebep sürer ortaya (tahminimce sevgilisi olduğundan) ve faceden kız tarafından silinir. Aylar sonra kız bunu köyde görüp dayanamaz ve yeniden ekler... Bunlar çıkmaya başlar.. Kız platonik aşkına kavuşmuştur dolayısıyla çok mutludur ve inanamaz olanlara. Oysaki ne kadar saftır o kadar ki salaklık derecesinde. Gururunu kırdığı halde herşeyi unutup evet der ona seviyordur çünkü masumca. ilk başta canımı cicimi pek kullanamaz kız onu bir kez daha kaybetmekten bir kez daha hoşlanıyorum diyip yüz üstü bırakmasından korkar. Arada bir duvar vardır her geçen gün kalınlaşır içindeki o büyük aşka rağmen. ilgisizdir erkek. Kız çok bozulur belli edemez ama uzaklaşır. Bir festival gecesi buluşulma kararı alınır ama kız ekilir. Neymiş efendim yiğenlerim bırakmadı .. Buda bir tartışma sonrası sineye çekilir.. Bazı geceler onun 'M' attığı mesajlar kadar kimse onu mutlu edememiştir daha önce. çıkmaya başlayalı 2 ay olmuştur ama ilişkiye benzer bir hal yoktur hala ortada. Varsa yoksa msn veya face.. Msj desen kırk yılda bir.. Buluşulur bir gün.. Kız hala inanamamaktadır onun tam karşısında olduğuna gözlerine 2 saniyeden çok bakamaz konuşamaz dili tutulur.. Erkek fal taşı gibi açılan gözlerle onu incelemektedir.. Kız biraz hayal kırıklığına uğrar.. ilk buluşmadan saçma sapan davranışlarından dolayı kızı sevmeğini ve başka amacları oldugunu düşündürünce karşı tarafa büyük bir onur kırıklığı ve sinirle ayrılır kız oradan.. erkek özür diler yok denedim yok tepkini ölçtüm ama hikaye kız anlamıştır anlayacağını ama seviyor bir çare.. erkek güya suçluluk duyar ne kız saf ya özrünü kabul eder ama yaptıgını unutamaz tekrar eski masum duygularını gösteremez ki ona bir kaç hafta konuşurlar kız yorulmuştur artık doğum gününde ona kalbini açamaz onunla tekrar buluşmayı göze alamaz kırılmıştır bir kere ve köpek gibi sevsede sonunda gururuna yenilip ayrılır haklı olarak.. uzun yazışmalar sonucu erkek tabiki doğum gününde terkedildiği için kızı suçlu görür anlamaz odun nereden anlasın ki kızın içindeki o burukluğu.. Kız 7 ay geçmesine rağmen hala unutamaz bu olayı.. ve döker içiniii burayaaaaaaa!
saçma sapa, incir çekirdeğini doldurmayacak sebebten olur bu ayrılıklar, çünkü ayrılmak lazımdır olmuyordur bir türlü, mesafeler ve insanlar izin vermez size. hangi taraf daha çok acı çeker bilemem ama beni günlerce gecelerce ağlatan, bitiren, tüketen, bir aşktı bizimkisi.
