severek ayrılmak

entry430 galeri1
    151.
  1. ayrılık başlı başına zorlu bi eylem iken;
    severek olanı daha bi zor olandır..
    0 ...
  2. 152.
  3. güne adıyla başlamak , adınla başlandığını bilmek
    deli gibi özlemek , özlendiğini bilmek
    gelmeyeceğini bilerek beklemek
    beklendiğini bilmek ama gidememek...
    ve en unutulmazından bir yaşanmamışlık...
    1 ...
  4. 153.
  5. yıllarca aynı koridorlarda dolaştığın, aynı anfilerde derse girdiğin ama her nasılsa bir türlü rastlaşamadığın bir insanla okul bitip aradan neredeyse 1 sene geçtikten sonra hiç beklemediğin bir şekilde tanışıverirsin. bakışlarından anlarsın, hatta sana kafasını inceden yana doğru eğip selam verdiğinde fark edersin ki aslında üniversite zamanlarında sen onun dikkatini çekmişsindir. o ufacık selamlaşma sıcak bir sohbete dönüşür , ve o sıcacık sohbet zamanla bir ilişkiye doğru evrilir usulca,çaktırmadan.

    geçen 5 yıl boyunca hayal kırıklıklarının başkenti olan istanbulda hiç bulamadıklarını bulursun onda. ama o kadar çok parçalanmışsındır ki ona söylemeyezsin onun hakkında hissettiklerini. kafanın içinde çevirir, kırk tane tilkinin kuyruklarını özenle birbirlerinden uzak tutarsın. e söylesene be adam? hayır olmuyor söyleyemiyorum der içinden bir şeyler ; tahmin edemeyeceğin kadar korkuyorum. ve güvenli ama uzun olan yolu seçersin pek de farkında olmadan ,yavaş yavaş dersin içinden.

    ama zaman yok işte. bir gün bu gerçeğin farkına varırsın. o yalovadadır sen istanbulda. yakın değil mi?

    hayır değil.

    bu yaşında gelecek hayalleri için ailesinin yanında yaşamayı seçmiştir bir süreliğine ve sen bunu anlayışla karşılayıp dert etmiyorsundur. çünkü o şartları yaratan hayalleri görmezden geliyorsundur. bir gün sabah uyanırsın. onun o güzel sesi cıvıl cıvıl her zamanki gibi telefonun öbür ucunda:

    - sevgilim,sevgilim,sevgilim!!! ön kabul aldım antalyadan, sadece ingilizce sınavı kaldı. geçtiğim gibi 1 yıl antalyada , bir yıl hamburg' da yüksek lisans yapacağım!!!

    boğazına düğümlenenlerden kendini sıyırıp sevincine ortak olmaya çalışırsın. çünkü sevmek fedakarlık yapmayı gerektirir bazen, bencil olmamayı. ama daha yeni yeni tanıyorsunuzdur birbirinizi, her ne kadar onun "o " kişi olacağından emin olsan bile bunu gerçekleştirebilecek kadar zamanınız yoktur. ne olduğunu anlayamadan dengeniz bozulmaya başlar, ve tabi ki ilişkinin dengesi de sizinkiyle beraber.

    ellerinin arasından kayıp gideni tutmaya çalıştıkça daha da kötüye gider her şey. önce bir süre görüşmeme kararı alırsınız, kendinle başbaşa geçen 1 haftadan sonra 2 tarafın da aklına yerleşen tek düşünce şartlardır.

    maalesef yanlış yer , yanlış zaman.

    peki ne yapmalı?

    çekilmeli. insan gibi, adam gibi, severken de çekilmeyi bilmeli.

    çekilirsin, ağlaya ağlaya ayrılırsınız...

    severek ayrılmak, hayata lanet etme sebeplerinden bir tanesidir.
    0 ...
  6. 154.
  7. kaybedişlerimi ittim ellerimle
    bir bir dağıttım aldığım yenilgileri yendiklerimle
    sana dokunmalarımı hayal ederken
    geceye inat ediyorum uyumamak için
    zaman tek sorunum ..
    şuan bu kadar hızlı akmasını beklerken
    bitmemelide diyeceğim o yorgun gecelerde,
    göğsüne yaslayıp başımı sigaramı aldığımda,
    kırılmış kalplerimizi birbirimize uzatırken,
    dinlediğim hiç bir şarkıya benzemiyorsun sen
    tarifi olmayan şeylere dair sadece bir sesizlik
    bir sus işaretimi anlatır seni?
    dokunuşlarımdan tanı beni sesiz ol
    sen sustuklarımı duysan yeter..
    gözlerime dolup avuçlarıma damlıyorsun..
    ne tutmak mümkün nede hissetmemek
    seni bulmuşken kaybetmek düşüncesi yerken beynimi
    (hiç gitme olur mu?)
    kan kırmızısı bir aşk bu pencereme yağan
    biraz acı, biraz ümit, biraz umut var birazda kırmızı
    içtiğin kadehten ekşimsi bir tat dilinde kalan
    tıpkı sen gibi..
    ekşimsi hayat sarhoşluğunun kırmızısı
    sabahında fecii bir baş ağrısı yapan
    tüm vücudunu uyuşmuş bulduğunda hissetiğin tek yer orası
    içinde sen .. ben.. birde koca istanbul sahilleri
    sonuçta gecenin sonuda gündüz. değil mi? siyahtan beyaza
    sonuçta senide bulmuşum ben
    kanlı kurtlanmış günlüklerimi gömerek toprağa..
    elini gözyaşlarımla yıka bu gece ..
    avuç avuç vur yüzüne aşkımı
    uyurtmuyor geceler..
    geceler uyutmuyor batmıyor güneş biyerlerde
    ben yine dolunayı bekliyorum
    elimde sigaram siyah bir kent ve yokluğun tek bildiğim gerçeğim..
    1 ...
  8. 155.
  9. 156.
  10. 157.
  11. severek ayrılmak diye birşey yoktur efendim.
    seve insan ayrılmaz , daha doğrusu ayrılamaz yapamaz.
    -ama efendim engeller var.
    incememed- lan bırak. engelmiş. yakarım dünyayı yinede vermem kimseye.
    2 ...
  12. 158.
  13. sevgisi kalbini kırmaya başlıyorsa insanın,
    ruhların bir olma durumundan eser kalmamışsa,
    çabalamalar sonuçsuz kalıyorsa,
    sevgiye rağmen ayrılma kararı çıkabilir ilişkiden.
    kalan saygı yitmesin, kişiler üzülmesin diye.

    tüm bunlar mantığın sesleridir.
    seven... aşık olan insan, daha önce duyamaz bu mantığın çığlıklarını.
    ne zaman duymaya başlarsa o zaman bitmiştir çoktan.
    2 ...
  14. 159.
  15. taraflardan biri veya ikiside evliyse, vuku bulan durum.
    2 ...
  16. 160.
  17. seni seviyorum
    bende
    çok

    biliyosun olamayız
    biliyorum olamayız

    biriyle beraber olma diyemem sana. buna hakkım yok.. ama lütfen olurda birini hayatına sokarsan lütfen bana söyleme...
    tamam.. ama olurda birini hayatına sokarsan sen bana söyle..
    yapamam.söyle(ye)mem. seni kaybetmek istemiyorum..

    seni üzmek istiyorum ama bunu yapmak da istemiyorum. fakat ... ben kötüyüm..
    değilsin..ama neden üzmek istiyosun anlayamıyorum
    bende...
    2 ...
  18. 161.
  19. sevdiğini anlayacaksın beni...teninle değil yüreğinle. ruhunun o en yalnız,en karanlık yerini biri sarsın istediğinde;ellerimi gözlerimi ve kalbimi deli gibi özlediğinde;benimleyken değil bensizliğinde;etin çekilircesine;saçların tutuşurcasına;başını duvarlara vura vura;beni sevdiğini anlayacaksın..!

    pişmanlığa gebe ayrılıktır.en acı ayrılıktır ki;insanı kendinden nefret ettirir...
    0 ...
  20. 162.
  21. 163.
  22. pişmanlıkla anılacak olaylardandır...
    2 ...
  23. 164.
  24. yüreğe saplanan keskin bir hançer yarası olarak kalacak olandır.
    0 ...
  25. 165.
  26. mazoşist insanların ilişkilerinde yaşandığını düşündüren durum. yani insan severken neden ayrılır değil. tabi çok büyük engeller sevginin aşamayacağı durumlar söz konusu ise boynumuz kıldan ince. laf etmeye hakkımız yok. necla seni seviyorum her şey çok güzel bu güzellikler beni artık sıktı ben gidiyorum diyorsa... türevleri sözler ile sevdiğini oracıkta bırakıp gidiyorsa ki ya yalandır ya da buda rahipleri gibi ruhunu acı ile eğitmeye çalışan (ben mazoşist demeyi tercih ederim) hastalıklı bi bünyedir. necla kızım benden sana tavsiye sende üzülme değmez.
    1 ...
  27. 166.
  28. Can, derya'yı çok beğenmişti. Ona baktığında bir şaheser, bir doğa olayı görüyordu ansızın kalbe inen. Ellerindeki nikotin kokusunu silmek için çok çaba sarfetmiştir onu her gördüğünde. En acilinden biraz su bulmak, saçlarını tatlı bir eğimle yatırmak ve cebindeki eski parfüm şişesinin gümüş fıskiyesine narince basıp belli belirsiz bir koku sürmekti derya'yı gören gözlerin eğilimi. Can, her defasında bir martı yakalardı ve ona derya'yı fısıldardı. Serbest bırakmaktan hep korkardı. Martı uçar, can kırık hayallerini yamardı. Derya can'ın bu ilgisini farketmişti, kalbi sırça bir vazo gibi güllerle renklenmişti. Heyecandan yüzündeki kızarıklıklar kalp şeklinde çıkardı. Hayalindeki koca ona hiç bu kadar yakın olmamıştı. Aylar sonra can derya'ya bir mektup yazdı;

    "Sevdiğim, karanlıkta tek görebildiğim, geleceğim, çiçeğim! Seni bırakıp gitmek nasip olmayacak belki bana, ancak bunu bile yaşayabilmeyi çok isterdim! yanında olmayı, bulup bulup yitireceğimi bilsem de ellerini ısıtmayı delicesine arzuladım! Mimozam, en güzel kokularını sokakta arkandan gizlice yürürken duyar, korkularımı törpülerdim. Bastığın kaldırım taşlarına birer isim verdim. Biliyor musun hiç şaşmazdı adımlarının boyu, hep öylesine edalıydın! Yüzünün anlamlı çukurları içimi oyardı, bakamazdım. Ama artık bakabiliyorum. Sonsuzluğa giden bu yolda senden önce bir durakta ineceğimi seziyorum. Annem gizliyor ama, gözlerinde öleceğim günü çaresizlikle bekleyen sayaçlar görüyorum. Annem, babamın gözlerine bakamıyor artık. Onda beni gördüğünü düşünüyorum. Ölmeden önce yok olacağımı kabullenmemesini acıyla izliyorum. Aşkların en güzeli, babam da artık kahveden erken geliyor. Dönüşte o en sevdiğim tatlıyı alıyor köşebaşındaki tatlıcıdan. Tamam, babam beni severdi ama, öleceğimi belli etmeselerdi keşke. Menekşe kokulu saçlarına hiç dokunamayacağımı, dokunsam bile ellerimin toprakla dolacağını hiç bilmeseydim keşke! Tayların ürkekliğine sahip bakışlarını aklıma kazımasaydım keşke! Sevdiğim, sana sevgilim diyemeden bu mektubu yine yırtıyorum. Seni seviyorum!".

    Can, 12/06/1984

    Severek ayrılmak, kavuşamamanın öz kızıdır!
    1 ...
  29. 167.
  30. " seviyorsan neden ayrılıyorsun arkadaş?" diye teselli edilcek insanların ayrılma durumu.
    0 ...
  31. 168.
  32. Artık hiç inanmadığım cümledir. insan eğer gerçekten seviyorsa ne olursa olsun bırakmaz sevdiğini.
    0 ...
  33. 169.
  34. duygu katliamıdır.

    yamandır. hiçbir el, o acıya derman hazırlayamaz. kişi, melonkoli cumhuriyeti vatandaşı olmuştur. sezen dinlenir. her daim duman altıdır gözler. kollar fazlalık gelir kişiye, sarılıp böğürme arzusu taşımaktadır. topraktan yetişen, baş döndüren, tüm nefes argümanları, o vakit mubah olmuştur. geceler uykusuz, gündüzler zaten onsuzdur. anlamı yoktur hiç bir metanın. hatta rengi kara ise bu duygunun, semavi hissiyat belirir. kişimiz kilo kaybeder. retina yukarıya kayar. hitap şeklindeki tüm özneler, onun ismidir. tüm yüklemler, seviyorum.

    müzik dinler. slow, milli marşıdır artık. belirsiz bir noktaya kitlenip dakikalarca kalabilir. kilit anında hiçbir sesi duymaz. ismini çoğu kez beşinci tekrarın da, "uykudan korkarak uyanmış tepkisi"ni gösterir. artık araf ehlidir.

    günlerin pek önemi yoktur. pazartesi onsuz geçmiş, salı da onsuz geçecektir. o an'a kadar kulak arkası edilenler, perde kalkmışcasına belirmeye başlar. jöle saçları terk etmiştir. halı saha maçında gol filelere değil, bu ayrılığa atılır. yazı yazmaya bu dönem başlanır. günlük bir paket sigara rekoru, ve kapşonu takarak kat edilen 8 kilometrelik koşu parkuru aynı dönemdir. duyguların ve bünyenin tutarsız halleri paraleldir. "çivi çiviyi söker, aşık olmalıyım bir başkasına" mantığı asla işe yaramaz.

    severek ayrılınan muhterem, teknik olarak dört yıl unutamaz. ruh yapısında açtığı derin yaralar hatıra olarak saklanır, günün hiç umulmadık anlarında, kalbi burkarak "unutamadın hala" dedirtir. duygusallığın teğet geçtiği en alakasız yerde, kalabalık içinde yürürken mesela, ağlarsın. ama yüzün bir gram renk değiştirmez. süzülen bir damla yaş için, kirpik kaçtı muamelesi yapman, bu hissiyata yapılmış hainlik midir, yoksa kazandırdığı anlam mı bilinmez. * * *

    (bkz: severek unutmak)
    5 ...
  35. 170.
  36. aldatılmışdır ve bunu sindiremiyeceğini anlayıp ayrılırsın, yoluna yalnız devam eder ve mutlu olursun.
    1 ...
  37. 171.
  38. bir tarafın sevmediği kesindir.hayırlısı buymuştur.
    1 ...
  39. 172.
  40. en saçma şekilde biten ilişki tipidir, çoğu zaman yalandır zaten.
    1 ...
  41. 173.
  42. saçmadır. seviyorum denip ayrılınıyorsa, biri diğerine kesin yalan söylüyordur.

    (bkz: aşk da yalan aşktan ölmek de yalan)
    1 ...
  43. 174.
  44. kesinlikle iki taraftan birisi sevmiyordur,
    sevmediğinin kendisi de farkında değildir..
    2 ...
  45. 175.
  46. sonu her zaman pişmanlıkla biter, her aklına geldiği anda keşkeyle başlayan cümleler kurdurur insana.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük