Aziz nesin in " Gercek ask göz yasindan sonra baslar " teorisini sinamaya karar verdikten sonra teorinin dogrulugunda ikna olmus bir birini seven ciftlerdir. yanliz inandiktan sonra is isten gecmistir.
iki anlamlı bir söz öbeği. ilki, ayrılık yaşayan çiftlerin ikisinin severek ayrılması yani çoğul ekinin bu iki kişi için kullanılmış olması...bu durumda olay ortadadır, ikisi eşit şartlardadır ve aynı acıyı çeker...lakin bir ikinci anlamı var ki o da ayrılık yaşayan çiftlerden birinin severek ayrılmış olması ve sondaki çoğul ekinin bu tür ayrılıklar yaşayan herkesi içine almasıdır ki biraz daha vahim durumdur...ikisi de uzak dursundur.
seven tarafların aşılamayacak bir sorun sonrasında beklenen ve kacınılmaz olan durumudur. severek ayrılmak üzer, acıtır; fakat atilla ilhan ın dedigi gibi "cünkü ayrılanlar hala sevgili" ...
sevildiğini zanneden kişilerin düştüğü yanılgıdır.seviyorum ama kaybettim demek saçmadır.seviyorsa sonuna kadar mücadele etmelidir.etmiyorsa zaten hiç sevmemiştir.
(bkz: yeme beni)
öyle zordur ki...birlikte olmak istersiniz ama öyle çok aşılamayacak problem vardır ki aranızda daha fazla uzamasın daha fazla acıtmayalım birbirimizin canını dersiniz onu da yapamazsınız.ve bir gün... ansızın biter.
yanlış bir önermedir. severek uzak kalanlar denilebilir. çünkü severek ayrılınmaz; eğer ayrılınıyorsa, birinden biri diğerini zaten sevmemiş yada artık sevmiyor demektir. Üzerinde durulmaması gerekir.
ayna'nin adamin agzina durup dururken sican parcasidir. ne bileyim coktan cenazesini kaldirdiğiniz ve unuttugunuz ama bir mezar tasinin verdiği huzursuzluklari hoplatir bu parca. bu parcanin yorumu idi.
insan bir zaman sonra birseylerden ayrilir. yahut eli mahkum götü gardiyan mecbur olur. evet hiçbir sey sonsuza kadar sürmez. her merhaba belki bir elveda demektir.
gün gelir söyle bir arkaya bakilir geride birakilmiş yola.
hele aylar sonbahar, günlerden bayram ise ama sokaklarda hüzünlü yalnizlar ve migdede lahmacun ile irish cream'in harman oldugu bir durumda düsünmek biraz fena eder.
evet gün gelir insanin eli gider mektuplara yahutta düsüne düsüne boku cikmiş ve her ayrintisi ezberlenmiş ve sinede katmerlenmiş hatiralar.
suretlere, hikayelere, anlara bir yolculuk baslar. der ki insanoglu yasadim ve hayati cok sevdim. birakmaya hazirim.
o katmerli bilinmezlikle dolu ama merhametli tanrinin ülkesine dogru yolculuga hazirim der.
der ki ben bu hayati sevdim ama bitmek zorundayim.
bir mum gibi erdiğim batarken isiltadiğim gecenin karanliklarina bir akis vermek istedim.
oldu mu olmadi mi bilemiyorum?
zaman gitmenin gerektiğini söylüyor? - ama nereye?-
belki de zaman makinesi icat edip yapilan hatiralari tamir etmek lazim.
herneyse olan olmuş, ölen ölmüstür - kalan saglar nerde-
bugün yine bayram sabahina uyandim.
sunu farkettim bugun de herzaman ki gibi bir gün.
giyinip kusanmanin ne anlami var?
akrabalarini dostlarini sadece bayramlara mahsus hatirlayip 363 unutmak pek akla yakın değildir.
içindeki aşkı ömür boyu bir nevi "tümör" gibi taşıyacak olan insanlardır.
tek umut olarak bunun iyi huylu bir tümör olup, birgün kansere dönüşmemesi için biraz çabaya biraz da şansa ihtiyacı olan insalardır.. zira direnmeyi bıraktıkları an ölüm gibi çullanır adamın üstüne bu acı.
zorluklara direnme gücü kalmayıp pes edenler için geçerlidir. Genelde gözyaşları içinde son sözler söylenerek ayrılırlar. Bir taraf kesinlikle karşısındakinin sevdiğine inanmaz. Acıdır, zordur ama hayat devam eder.