seven tarafların aşılamayacak bir sorun sonrasında beklenen ve kacınılmaz olan durumudur. severek ayrılmak üzer, acıtır; fakat atilla ilhan ın dedigi gibi "cünkü ayrılanlar hala sevgili" ...
iki anlamlı bir söz öbeği. ilki, ayrılık yaşayan çiftlerin ikisinin severek ayrılması yani çoğul ekinin bu iki kişi için kullanılmış olması...bu durumda olay ortadadır, ikisi eşit şartlardadır ve aynı acıyı çeker...lakin bir ikinci anlamı var ki o da ayrılık yaşayan çiftlerden birinin severek ayrılmış olması ve sondaki çoğul ekinin bu tür ayrılıklar yaşayan herkesi içine almasıdır ki biraz daha vahim durumdur...ikisi de uzak dursundur.
Aziz nesin in " Gercek ask göz yasindan sonra baslar " teorisini sinamaya karar verdikten sonra teorinin dogrulugunda ikna olmus bir birini seven ciftlerdir. yanliz inandiktan sonra is isten gecmistir.
muhtemelen her iki tarafın birbirini avutmak için söylediği "seni seviyorum ama.." cümlesinden yola çıkarak ortaya atılmış şehir efsanesidir. aksi bir durum mantık kurallarına aykırıdır.
- birbirimizi seviyoruz ama..ayrıldık.
- niye hayatınızda aksiyon eksikliği mi vardı?
Hiç tasvip edilemeyen bir durumdur ama ne yazık ki şartların bu durumlara sürüklemesi neticesinde böylesine olumsuz sonuçlar doğuruyor ve dolayısıyla türküler yazılıyor,ağıtlar yakılıyor ,şarkılar besteleniyor,keşke böyle şeyler olmasa da mutluluk türküleri,şarkıları yazılsa diyor insan içinden.
erhan güleryüz şarkısı dır.erhan güleryüz daha güzelini yaparmı bilmem ama kişisel görüşüm en güzel şarkısı dır.ilk duyduğumdan beri playlistim de vardır.dinlemekten asla bıkmadığım şarkılar listesin de dir.
duygu katliamıdır.
yamandır. hiçbir el, o acıya derman hazırlayamaz. kişi, melonkoli cumhuriyeti vatandaşı olmuştur. sezen dinlenir. her daim duman altıdır gözler. kollar fazlalık gelir kişiye, sarılıp böğürme arzusu taşımaktadır. topraktan yetişen, baş döndüren, tüm nefes argümanları, o vakit mubah olmuştur. geceler uykusuz, gündüzler zaten onsuzdur. anlamı yoktur hiç bir metanın. hatta rengi kara ise bu duygunun, semavi hissiyat belirir. kişimiz kilo kaybeder. retina yukarıya kayar. hitap şeklindeki tüm özneler, onun ismidir. tüm yüklemler, seviyorum.
müzik dinler. slow, milli marşıdır artık. belirsiz bir noktaya kitlenip dakikalarca kalabilir. kilit anında hiçbir sesi duymaz. ismini çoğu kez beşinci tekrarın da, "uykudan korkarak uyanmış tepkisi"ni gösterir. artık araf ehlidir.
günlerin pek önemi yoktur. pazartesi onsuz geçmiş, salı da onsuz geçecektir. o an'a kadar kulak arkası edilenler, perde kalkmışcasına belirmeye başlar. jöle saçları terk etmiştir. halı saha maçında gol filelere değil, bu ayrılığa atılır. yazı yazmaya bu dönem başlanır. günlük bir paket sigara rekoru, ve kapşonu takarak kat edilen 8 kilometrelik koşu parkuru aynı dönemdir. duyguların ve bünyenin tutarsız halleri paraleldir. "çivi çiviyi söker, aşık olmalıyım bir başkasına" mantığı asla işe yaramaz.
severek ayrılınan muhterem, teknik olarak dört yıl unutamaz. ruh yapısında açtığı derin yaralar hatıra olarak saklanır, günün hiç umulmadık anlarında, kalbi burkarak "unutamadın hala" dedirtir. duygusallığın teğet geçtiği en alakasız yerde, kalabalık içinde yürürken mesela, ağlarsın. ama yüzün bir gram renk değiştirmez. süzülen bir damla yaş için, kirpik kaçtı muamelesi yapman, bu hissiyata yapılmış hainlik midir, yoksa kazandırdığı anlam mı bilinmez. ***
(bkz: severek unutmak)
ayrılığın üzerinden yıllar geçmesine rağmen, hatta yanınızda yeni sevgiliniz varken bile zaman zaman aklınıza geldikçe içinizi acıtan, onunla yaşanılan her bir anı gözünüzün önünden bir film şeridi gibi geçirten güzel bir şarkı.
(bkz: severek ayrılanlar bilirler ayrılığı)