Anlaşarak ayrılmak kadar saçma bir olaydır. Madem seviyorsunuz, ayrıldıktan sonra da fena halde acı çekeceksiniz, yapıcı olmak varken neden yıkıcı oluyorsunuz, düzeltmek için enerji harcamak varken, ayrıldıktan sonraki acıyı çekmek için enerjinizi harcıyorsınız, durumu.
başa geldiğinde acı verendir. efendim bir kadın idealize edersiniz hani ve bir gün biri ummadığınız bir şeyler yapar ve siz "bu o!" dersiniz. aslında değildir. ama gönül öyle der, kandırır.
sonra o olmadığı gün be gün ortaya çıkar. ama seviyorsunuzdur... sonra önce ona itina ile yaklaşma kavramını yitirirsiniz. tabi o bu durumdan çok yaralanır. birbirinizi sevseniz de giderek birbirinizde azalırsınız. sonra bir gün gidersiniz ya da o sandığınız gider...
ayrılıkların en zorudur belkide. ikinizde hatalar yapmışsınızdır ve ikinizde birbirinizi sevdiğinizi biliyorsunuzdur ama hataları görmemezlikten gelemezsiniz. acı verir ve daha çok mutsuz olursunuz. çareyi ayrılmakta bulursunuz.
birçok başlık altında açılabilir ama en çok koyanıda engellerdir efendim ki ben bunu yaşamış biri olarak çok iyi bilirim. engelleri yıkmak bazen baş başa verildiği zaman kolay olabilir, fakat bizimkiside öss engeliydi işte. sorulsa seviyormusun hala onu dese biri, cevabım her zamanki gibi evet olacağı kesin. ama onun geleceğine engel olmamak için yapmış oldugum bir ayrılıktı bu. ne kadar acı cektiğimi bir ben birde yaşayanlar bilir açıkçası.
ayrılmaya mecbur kalmaktır. karşı tarafın çizdiği yol haritasını izlemektir bu ayrılık. onun tercihidir, bardağı taşıran son damlayı koymuştur. tüm yollarınızı o kapatmış, size kulaklarını tıkamıştır. sevgi öfkeye dönüşene kadar beklemiştir adeta...işte severek ayrılmak böyle bişeydir.
yoktur öyle bir ayrılma modeli seven insan bırakırmı sevdiğini iki taraftan biri artık sevmiyordur illaki sarkı sözü bile var seven ne yapmaz diye seven sevdiğinden ayrılmaz onun için ne gerekiyorsa her türlü mücadelesini verir.
vardır böyle bir şey. bizzat başına gelmeden anlamaz kimse.
dünyanın en güzel, en iyi insanıyla, yanlış zamanda karşılaşırsanız gelir başınıza. kaçınılmazdır. keşke şartlar daha iyi olsaydı dersiniz.
derken ilişki, iki kişiye de acı vermeye başlar. sıkıntıları daha da derinleştirir. o zaman demir almak vakti gelmiştir limandan. yapması zordur, insanın gelmişini geçmişini ziker. fakat olmak zorundadır.
size inanmayanlar, yeşilçam jönü diyenler de çıkacaktır. olsun, çıksın. çok da seversiniz. lakin ilerde daha büyük acılar çekmeden, çektirmeden, bir sona ermek zorundadır durum. içiniz içinizi yer, her saniye ölürsünüz. amma durum böyle olmak zorundadır.
arayamazsınız, ararsanız, her şey daha da kötü olacaktır. telefonda sesini duymak için dağları delmeye razısınızdır ama bunun onu daha da çok üzeceğini bildiğiniz için telefonu açmaya içiniz el vermez.
tanım= zordur. herkes sizi yanlış anlamaya hazırdır. "böyle olmamalıydı" dersiniz ama olmuştur.
Bazen öyle durumlar baş gösterir ki. Ölesine seven iki kişinin ayrılması gerekir. Bu aile baskısından başlayarak, maddi ucurumlara kadar uzanan bir durumdur. Depresyonun kralı bu durumda yaşanır. Siroz dahi olunabilir.
seviyorduk hemde çok seviyorduk hemde delicesine ama ayrılık ah şu ayrılık..
beni benim için terkeden mükemmel sevdiğim,ağlaya ağlaya benden vazgeçen kız nasıl unutsun bu yürek seni nasıl unutsun bakışını,kokunu,tenini... nasıll ?
ben seni hep bekliyor olacağım ve biliyorum sende beni bekliyeceksin umarsızca,ümitsizce ama hiç vazgeçmiyeceksin tıpkı benim gibi...