Okunur yüzüme belki dilekçem,
Aklamaz seni adab-ı muhaşerete gerekçen,
Saysalar seni vatan haini
Kalmaz deseler gurbette sıla sende daimi;
Silebildiler mi akıllardan Nâzım'ı.
Zor da gelse kimine hazmı,
Ayırma dost Çerkez mi? Laz mı?
Niceler etti soyunu halifeden az mı?
Bu ettiğine karıncam su taşısa erir mi kelepçen,
Okunduğunda yüzüne katli dilekçen,
Çalan elin yanmaz mı?
Dölün kurumaz mı?
Okunsa da yüzüne dilekçen,
Takılsa da koluna bilekçen
Dursa da himayendekine bir garip lehçen.
Saysalar da seni vatan haini;
Kimler kaldı akılda daimi,
açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın
rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan
ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık
çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir
fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı
kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiliyle
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız
yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.
yüz yıldır bekler beni
bir şehirde bir kadın.
aynı daldaydık aynı daldaydık
aynı daldan düşüp ayrıldık.
aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yıllık.
yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından..
Dönelim
Döndürsün bizi
Kalbin akip giden bulutlara benzeyen sesi
Yagmursuz bir yagmura açilmis kapilardan
Ve akilda kalan bir yokustan
Ve yalniz çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarindan
Ve çocukluktan
Dönelim
Dönelim mi biz
Gençlikten, oralardan
Mutlulugu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardan
Dönelim mi aciya
Aciya, büyük aciya
Ve soralim mi acaba
Ey büyük yalnizlik insansan eger
Bir kaya
Dalgalar yalarken onu
O bakarken kaskati kalabaliklara
Ah, kalbin bulut bulut akan sesi.
Bütünüyle bir semte benziyor Ruhi Bey
Binlerce, on binlerce kedinin hep birden kimildadigi
Kedilerden örülmüs bir semte
Ve soguk bir tuvalde yerini bulamamis renkler gibi
Soguk ve ayakta tutan çeliskileri
Bir görünümden bir baska görünüme kolayca siçranan
Her seyin, ama herseyin çok distan farkedildigi
Eh belki de bir satir fazlaligi ya da bir satir eksikligi
Belki de genç bir sairden ödünç alinan.
Yürüyor mu, yürümeyi mi düsünüyor Ruhi Bey
Düsünmesi daha mi sonra koyuluyor yola
Nereye gidecek ama, nereye varacak sanki
Yoksa bir oyun tadi mi buluyor bunda
Oyundan atilmaktan korkmayan bir oyuncu gibi
Bosvermis de sanki oyunun kurallarina
Üstelik son bölümde, perdenin kapanmasina
Azicik vakit kalmis
Ya da vakit var daha. Ama ne çikar
Gövdenin yazgiya baskaldirmasi mi
Ruhi Beyin
Baskaldirmasi mi yoksa
Vaktinden önce anlamanin saskinligi mi
Vaktinde anlamanin sevinci mi
Ya da biraz geç kalmanin
O gereksiz tedirginligi mi
Hangisi