bu düşünceye uygun bir atasözü ile başlayalım konumuza.
''gönül bu otada konar bokada''
ve nihayetinde daima boka konar bizim gönlümüz. beraber olacağınız kimsenin karakter tahlili yazmıyor alnında. tanıstıgınız vakit bazı seyleri cözemiyorsunuz yane. zaten her ilişki öncesi tanışmalarında kişi kendini olabildigine sükseli bi şekilde tanıtır karşı tarafa. bir çırpıda, çok iyi bir insan, çok efendi-hanımefendi biri, çok dürüst ve iyimser yakıştırmalarını çeker kendi üzerine. halbuki zaman geçtikçe tabiri caize ak göt-kara göt çıkacaktır ortaya. orospu orospuluguna, yavşak yavşaklıgına, sahtekar ise sahtekarlıgına dönüş yapacaktır. kimse sonsuza dek rol kesemez zaten. en fazla bi kaç ay bilemedin 1 yıl sürdürebilir bu oyunu. belki daha fazla sürdürebilenleri de vardır fakat ben karşılaşmadım henüz. benim karşılaştıgım kimseler bikac ay sonra çıkartıyorlardı gercek yüzlerini. mesela şuan beraber oldugum şahsiyet kelimenin tam anlamıyla kaşarın teki. evet! tam süzme bir kaşar. yalanın biri bin para. ucuzlukları, rolleri, bahaneleri artık öylesine boguyor ki beni, bende çözümü başka tenlerde başka bedenlerde arıyorum. bakın zihinlerde demiyorum, bedenlerde diyorum. en iyi kızın zihnini sikeyim velhasıl. hoş muhtemelen o da benim yaptıgım gibi bir çözüm ile yön arıyordur kendisine. amaan çokta sikimde bu durum. alan mutlu veren mutlu koymuşum dünyanın en degerli çözümlerinin götüne. ararsın duymadım der. sevdigini söylersin, bir şey ifade etmiyor der. o degil de ben bu kızla neden beraber lan hala ? nicin siktir olup gitmiyorum. benimde kafamı siksinler.
