korkaklık mı desek gurur mu??sebepler farklı olsada söylenemeyen cümle aynı..söyleyemediğine pişman olmayan için koskocaman bi alkış istemek lazım diyorum..
kederden kendini yemek. evet, evet, aynı anlamı taşır. aşık olunan kişi, gözünüzün önünde, sizin belki de aşık olduğunuzu söylemenizi beklerken siz de, lafı eveleyip, geveleyip, kemal sunal'ın filmlerindeki gibi olaya bir türlü bağlayamazsınız. yanınızda değilken aşık olunan kişi, herşey kolaydır, aslan kesilirsiniz, herşey yolundadır, neleri yapıp, yapmayacağınıza, kolayca karar verir, elinizden geldiğince, dilinizin döneceğine kendinizi inandırmaya çalışırsınız, '' nevar ki olm, bi kelime yanee şunun şurasında, söölerim tabiiki'' ler, kız yanınızda bitiverince gömülür tozlu rafların arasına. gönül ferman dinlemediği gibi, her ne kadar dilin kilidini çömek istese de, zaten o an suratına bakamazken bir de, gidip de ''sevdiğini söylemek'' ayıp kaçar, uzunboylu olur... başka bahara kalır, gece gidilir alınır bilimum sarhoş edici etkisi bünyeden bünyeye değişen katsayıda bira, kafa bulunur, en damardan tuzlama şarkılar açılır, görkemli iç geçirmeler arasında ''sevdiğini söyleyememek'' entrysi girilir... bu böyle devam eder.
Sevdiğini söyleyemediğin kişi daha sonra gözünün önünde başka birisiyle beraberse,sen de buna her an katlanmak zorundaysan ve sevdiğini karşı tarafa çaktırmamak için kırk takla atıyorsan daha da elem verici bir durum.
hiç dile gelmese içinde kalsa o sevgi kendine bile söyleyemesen o kadar koymaz adama ama kendine itiraf ettiysen bide üstüne üstlük bir iki can arkadaşa da anlattıysan bu hadiseyi ve hala onun hiç umrunda değilse bu sevgi o zaman yandığının resmidir. erkekler daha çok muzdarip olur ama kızlar daha çok yanar bu olayda.
iki çeşittir.
birinde "seni seviyorum" diyemez insan. yani vardır bir sevgilisi ama bir türlü söyleyemez ne kadar sevse de.
diğerinde ise taaa en başındadır olayın. kıza bir türlü sevdiğini hoşlandığını söyleyemez. ikisi de bilir durumu ama bizim eleman söyleyemediği iki lafı biraraya getiremediği için kız bekler bekler ve sonunda sıkılıp başka maceralara yelken açar.
öz güven eksikliğinden kaynaklanan durumdur ayrıca bazı kişiler sevdiklerini söyleyince aşkın büyüsünün bozulacağına inanırlar ve mutlulukdan kaçarlar.
sevmekten korkmanın bir neticesidir kimi zaman... sevgi fedakarlık gerektirir zira...
ve kimi zaman sevdiğini kabul etmek istemez insan... kendini, sevdiğini söylediği durumda görmek istemez...
(bkz: sevmekten korkmak)
--spoiler--
... Neden söylemez insan sevdiğine sevdiğini
Yarın çok geç olunca pişman olmak boşuna
Gururun neye yarar ki yalnız kalmaktan başka
Yarın çok geç olunca isyan etmek boşuna
Hiddetin neye yarar ki yalnz kalmaktan başka
--spoiler--
gönüldendir sikayet kimseden bir sikayet yoktur, kahrolasi gurur ve kaybetme korkusu ile burnu cama dayayip bakmaktir sadece, bir ah edilse bu dunya tarumar hatta ve zebun olur ama yapilamaz... biryerde mi ne okumustum söyle diyordu ölmekte olan yaşlı adam 'hayatimda yaptiğim en buyuk aptallık sevdiğim kadinin gitmesine izin vermekti'
belki feydi tayfur'un sarkısında gecen sabahci kahvelerinin mudavimi olmanin nedenidir söyliyememek...
dereler tepeler uyku icinde iken zombi gibi ayakta kalip dertlerin sikayet oldugu dogan günese bile küfür edilir. bosalan kadehlere dolan dertleri sineye dolar. gerisi kirik bir musiki... bad-ı saba rüzgari eşliğinde...
bir büyük demiştiki adını hatırlıyamıyorum sanırım demet akbağ idi seni seviyorum demek bir soru cümlesi değil içinde bulunan haldır. ama biz gerk sevgimizi doğru anlatamamaktan veya karşımızdaki kişinin yakın çevremizden olması yada en fecisidir eski sevgili olması durumu zorlaştırıyor.. sonra içi içini yer insanın keşke deseydim diye.
