insanı boşluğa sokabilen bir işlemdir. fazlaca anlam yüklediği değerlerin yalan olmasıyla dumura dönen kişi, saçmalabilitesi yüksek bir kişiliğe bürünür. boş gözlerle etrafa bakabilir. oysa "aşkın bir yalandan ibaret olması" dikkate alınmalıydı diyebiliriz. ama bu işler istemsiz de yürüyebiliyor da diyebiliriz. iki ucu boklu değnek ile sizleri başbaşa bırakıyorum.
kendini ağırdan satma bahanesiyle bin tane kapris yapıp, bin tane zorluk çıkamak,
ben sosyalleşmeyi seviyorum deyip karşılaştığı her ortama dalmak zorunda hissetmek,
ben sosyalleşmeyi seviyorum deyip karşılaştığı her erkekle arkadaş olmak zorunda hisseemek gibi boktan hareketler sonucu, soğunulan kızlar iyi örnektir.
ya sevginin anlamını bilmez veya sevdiğini zannedenin hissettiğidir, soğumak.
sevginin bütünlüğünü ve azalıp eksilmeyeceğini bilenlerin aklına dahi gelmez uzaklaşmak. sevgide hüzün, ayrılık ve acı yerine; bütünlük ve bir olmanın geniş hazzından başka birşey bulunmaz.
sevmek cok özeldir ve bu sevginin hedefi olanlar işte onlar şanslı insanlardır.
gerçekten/yürekten sevildiğinde uzun zaman alan olgudur..
uzun bir zama aşımı gerekmektedir; gerçekten sevilenden soğumak için..
işte o uzun zaman sonunda geri dönüşü asla olmayandır...
bir anda olan bişey. kızla olan geçmiş, hafızada kapladığı yer falan... hiçbir manası kalmıyormuş. adını duyduğunda irkilmiyormuş insan artık; hatta hiç beklenmedik bir anda çıkıp geldiğinde bile oralı olmayabiliyormuş. aylar boyunca methiyeler düzülen saçlarına, gözlerine, dudaklarına baktığında ne kadar sıradan olduğunu görebiliyormuş insan. çok mükemmel bir hismiş.
"birden nasıl oldu bu?" diye sorduğunda kendi kendine insan daha iyi bir farkına varıyormuş: aslında sebepsiz değilmiş bu soğuma; zaten sevmek için hiç bir neden yokmuş.
ve iki günde morali yerine gelebiliyormuş insanın. iki haftada da geçmiyormuş o moral falan. insan değişik.
seni geçenlerde bir kızla gördüm, belki kız arkadaşındı, belki değildi. ama kıskandım işte. onunla konuşuyorsun görüşüyosun ama benimle görüşmek için imkan yaratmıyosun. belki de benimki kıskançlık değil sadece egomu tatmin etmek. neden bana zaman ayırmıyosun? mantıksız olduğu hükmünü verdin ve benden uzak durmaya mı çalışıyosun? yoksa iş arkadaşlarından biri bana yazdığı için meydanı ona mı bıraktın? dünyada başka kız mı yok al senin olsun mu dedin ha? bu adar çabuk vazgeçmen aşktan yorulduğun için mi? yoksa senden küçük olduğum için çocuk gözüyle mi bakıyorsun bana? başta da biliyordun senden küçük olduğumu bir anda mı dank etti? en son kafamdaki soru işartlerini ararken bok bir kuyuya batmıştım. bu kadar soru işareti bırakman sende bokluk olduğunun göstergesi bence. evet seni görmeye geliyorum, ne yaptığını merak ediyorum. ama seni gördüğümde eskisi gibi heyecanlanmıyorum artık biliyor musun soğuttun o alev yavaş yavaş sönüyor. sen de bunu istiyor gibisin bitmesini duygularının önüne umarsızlığını mı koyuyorsun yoksa gerçekten öyle misin. anlayamadım inan. hayatındaki kızla mutlu ol bari (bkz: yaşça büyük hoşlanılan erkek).
gece karanlıkta yolun ortasından yürüyen adamın,
+ Aya bak ne kadarda yakından görünüyor ve sanki bize yaklaşıyor. Aman Allah'ım iki tane ay oldu ve yanıp yanıp sönüyor diyerek son sözünü söylemesi gibi bir şeydir bir ilişkide.
insana 'nooluyor lan!' dedirten, kesinlikle boşluğa düşüren bir durumdur. yıllardır ya da aylardır hoşlandığın bir insandan soğuma süreci sancılıdır bence. evet eskisi gibi kıskanmazsın, umursamazsın, ona kızmazsın, onu özlemezsin ama bunca zaman o hisleri yaşamışsındır. uğruna uykularının kaçtığı, bazen üzüntüden dibe vurup bazen mutluluktan uçmana sebep olan o insan şimdi gözüne sıradandan ziyade itici gelmeye başlamıştır. harcadığın zamana acıyorsundur. kendini garip hisseder ve boşluğa düşer insan, kendini kalpsiz, duygusuz hisseder.
ama uzun sürmez bu his, geçer gider. hayattan zevk almak lazım.