sevdiğin kız yüzünden meydan dayağı yemek

entry2 galeri0
    1.
  1. Cem Yılmaz'ın organize işler filmindeki repliğini hatırlarsınız ;

    - Şimdi sizin aklınızda iki tane soru işareti var.. bir dayak nedir ? iki neden atılır ?

    insan dayak yedikten sonra hakikaten bunu sorguluyo..
    2004'ün 2005'e bağlandığı yıl,
    istiklal caddesinde yılbaşına 1 gün kala akşam saat 8:00 sularında, 3 yıldır birlikte olduğum çocukluk aşkım olan güzellik abidesi sevgilimin sebep olduğu dayaktır ki hiç unutmam..
    istiklal'de hobby isimli bayan ayakkabı mağazası vardır, bilenler bilir, rüya sinemasının hemen 5-6 bina yanında,
    bende hemen karşı mağazasında çalışıyodum..

    Yeni ayrılmıştık.. 3 gün oldu henüz, ağzımızdan bir kere bile ayrılık kelimesi çıkmamıştı o güne kadar..
    Karşı mağazamızdan olmasından ötürü ve yıl başı öncesi olmasından dolayı kapıda duran kolonların gümbür gümbür çaldığı müziği sürekli duyardım mağazalarında,
    hande yener 'ayrılığım seni bozmadımı, yüzün kızarmış canın acımadımı, ayrılık ilacın olmadımı, son sözü söyledim koymadımı ? ' dedikçe sinir katsayım yükseliyordu..

    O sabah gözlerimi açmak istemedim adeta yeni güne, gözlerimden ciğerlerime kadar yorgundum..
    Bazı insanların hayatınızda olmayışı, alışkanlıkdan mıdır bilinmez, çıplak hissettirir insana, amaçsızlaşırsın, bilirsiniz o duyguyu..
    O akşam müziğin sesi o kadar açılmıştı ki, bizim mağazada birbirimizle konuşamıyorduk, çalan şarkı aynıydı.. hande abla yine aynı şarkıyı hönkürerek o igrenç sesiyle bağıra bağıra söylüyordu,
    ve ne olduysa o an itibarı ile oldu..
    Aydın bey mağaza müdürümüz, yanıma geldi ;

    - mad men, şunlara söyle müziği kıssınlar olm sağır ettiler bizi burda ya..

    + hı ? ık mık kem küm, ben gitmesem olmaz mı ? *
    - yav hadi olm, senin kız orda çalışıyo işte söyle kıssınlar ne mırın kırın ediyosun ?

    + taam peki..

    Çıktım mağazadan, ilerliyorum o mağazaya.. içimde fırtınalar kopuyo, ayaklarım ters gidiyo adeta ama vardım mağazaya.. kafamda filler sikişiyo, bu iki arada bi derede duygularla girdim içeri..
    Kasada hande hanım ( mağ. müdüresi ) ve benim hatun.. Direk hande hanıma bakarak ;

    - hande hanım meraba, ımf şey aydın bey sesten çok rahatsız haklı olarak mağazada konuşamıyoruz bile inanın, biraz sesi kısmanızı rica ediyoruz.. hande ağzını açmadan bizimki girdi lafa ;

    + hahahha aydın bey mi rahatsız sen mi ?

    - saçma saçma konuşma ben rahatsız olsam ben rahatsız oldum derim.. aydın bey gönderdi..

    + hııııı tabi.. Kısmıyoruz sesi ! söyle aydın beye kendi gelsin rahatsızsa..

    - iyimisin sen ? Türkçe konuşuyorum anlatamadım heralde ! şu müziği kısıcakmısın yoksa ben mi senin sesini kısayım ?

    derken.. sesimiz iyice yükselmeye başlayınca şakalaşıyoruz zanneden handenin bir anda gülümseyen suratının ciddi bir hal almasının üzerine hande ;

    * tamam tamam kısıyoruz müziği sen çık sinirlenme tamam mı ? hadi aydın bey'ede selam söyle ksra bakmasın..

    derin bi nefes aldım... peki diyip çıktım mağazadan, benimle böyle konuşması, o ukala tavrı içimde fırtına estirmişti adeta, ruhum sıkışmış gibiydi ve o kadar kötü hissediyodum ki tarifi yok bunun..
    çıktım mağazadan, bir kaç adım attım ve kulağım müzikde.. kısmalarını bekliyodum ki müzik bir anda dahada sesli şekilde son ses açıldı daha caddeden karşıya mağazaya geçmeden !!

    O anı hiç unutmuyorum.. adeta kafamdan aşağı soğuk sular indi ! direk geri döndüm... mağazaya girdim, tek kelime etmeden bankonun üzerindeki müzik setine tekmeyi koydum ! Çotark diye bi ses, ardından müziğin kesilmesiyle gelen ölümcül bi sessizlik sonra mağazada bulunan bir kaç müşteri kadının ince çığlıkları ve benim bağırmam ;

    - bak bu amına koduğumun müziğini kısmak bu kadar basit işte !.. Yakışıyo mu lan sana ? he ? yazıklar olsun lan ! bunu mu hak ettim ? ..

    öyle bi kopmuşum ki avazım çıktığı kadar bağırıyorum. kitlenmiştim adeta.. sonra birinin benim yakamdan tuttuğunu gördüm, küfür ediyodu suratıma karşı ve ben onu daha yeni fark etmiştim..
    40 cm uzunluğunda demir uzun bi kerata vardı, onu gördüm ilk,
    tuttuğum gibi direk kafaya patlattım yakamdan tutan herifin... zaten orda koptu filim..!
    mağazada çalışan 2 erkek personel, 1-2 müşteri eşi sanırım tekme tokat girdik birbirimize,
    kerata elimden gidince sandalye banko derken heryer birbirine girdi mağazada..
    birinin bana cam sehpa ile vurduğunu ve ellerimle kafamı korurken cam sehpanın üzerimde parçalandığını hatırlıyorum.. Aniden dışarda buldum kendimi..
    istiklal'i bilirsiniz, insanlar çabuk toplaşır, meraklı bakışlar sesi duyan kapıda..
    dışarı çıktığımda kendime geldim aslında, o ana kadar ne yaşadığım hakkında pek bi fikir sahibi değilim. ellerimden kanlar akıyodu ve o kadar yoğunduki nerenin kesildiğini falan bile göremiyodum..
    işin kötüsü ellerim gece üzerine yatarsınız hani kolunuzunda hissetmezsiniz, aynı o kıvama gelmiş,
    en ufak bir hakimiyetim yok.. bir anda kalabalığı fark ettim dışardaki, insanların şunları konuştuğunu iyi hatırlıyorum :

    - kapkaççıymış dimi ?
    * ımmmmmm şerefsizler ! hırsızmış hırsız...!
    + adi yavşaklar bi kurtulamadık şunlardan..

    derken o ana kadar hiç görmediğim birisi aniden yumruk atmaya başladı yüzüme, zaten elimi kolumu hissetmiyorum, herif kum torbası gibi çalıştı bana çat çut..
    Yere düştüğümdede kel iri kıyım bir şerefsiz ( o suratı unutmam ) gelişine ayakkabının ucuyla suratıma bi tekme savurdu..
    Kaş, göz, yüz şiraze kaydı komple !... birileri korumaya çalışıyodu ;

    - yapmayın ayıptır, yapmayın falan.. derken o geldi koşarak, salya sümük göz yaşları içerisinde ;

    * yapmayınn.. benim yüzümden kapkaççı falan değil o bırakın !... diye ağlıyarak üzerime serdi kendini.. kurbanlık koyun gibi yatıyodum yerde, en ufak bi tepki veremiyodum.. Sadece ;

    - Uzak dur benden, dokunma bana ! diyebilildim bi kaç kez...

    An itibarı ile polis geldi, mağazadan arkadaşlarım yetişti derken hastaneye götürdüler ordanda..

    Blanço şöyle :

    * mağazaya verdiğim maddi zarar 2005 yılında 12 milyar,

    * kaş, göz, dudak patlak,

    * ellerimde ve kolumda tam 26 dikiş,

    * işten kovulmam cabası,

    * bir daha asla birleşmeyecek şekilde ayrılmış iki el..

    Neyse.. Ne diyoduk ? he. Organize işler :

    - Dayak esnasında vücutta iki şey yükselir, bir korku iki ardinal.. Ardinal bir hormon dayağa olan isteği artırıyor, biz bunu istemiyoruz ! Biz istiyoruz ki kabahatiniz hatırlayın !
    Sıradan dayağa örnek ; Sıradan dayak.. Yaratıcı dayağa örnek benim yediğim.! bu unutulur mu ?
    11 ...
  2. 2.
  3. insanın sevdiği kız yüzünden meydan dayağı yemesi en onurlu iştir. yeter ki kaçmasın.asil bir duruş sergilesin.
    hem kaçıp hemde üstüne dayak yerse işte o zaman karaktersizliğin son örneği olarak ibretlik vesikası olur.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük