Kendi halime bir kere daha üzüldüm lan. Düşündümde ben askere gittiğimde ne bekleyecek ne de arayıp soracak birilerim var. Çok kötü durum, istanbul'un merkezinde bile yalnızlık dayanılmaz olabiliyorken birde ülkenin başka bir ucunda herkes sevdikleriyle haftada birde olsa konuşurken öylece kıyıda köşede durup onları beklemek, ve gelip hayatlarındaki insanları ve hayallerini, planlarını anlattıklarında onlar adına sevinmek ancak gece olup gözlerini kapattığın an kendi adına defalarca üzülmek. Bütün bunlar yaşanacak tabi, kaçınılmaz.
Bu arada sevdiğinizi gelene kadar bekleyiniz, zaten gidenlerin normalken bile psikolojilerinin bozulduğu biryer, birde siz onu üzerseniz intihara kadar gider yolu.
bu saatten sonra ben mi gideyim kardeşim? Benimle mi bot bağlamış hıammına, gidecek tabi. Alt devre, çömez, baston, piston, bilet, mezar, ağaç hepsine selam olsun. Biz sıramızı savdık bizi de özleyenler bekleyenler vardı yapacak bir şey yok, koştursun.
3 yılın geçmiş 1 yılında geçer elbet, sen sen ol bencillik yapıp, yanında değil diye ayrılmaya kalkma, askerdeki adamın psikolojisi farklıdır, evlenmeye niyetin varsa sabret, sabrın sonu selamettir.
Bu ayın 22'sinde 3.senemizi dolduracağız. Bir görseniz bukle bukle saçları vardı okşamaya kıyamazdım, sevmezdi ama benim için kesmezdi de. Kestiler sözlük, sevdiğimin saçlarını kısacık kestiler. Öpmeye doyamadığım sakallarını da kestiler. Sanki onun saçlarını sakallarını değilde benim damarlarımı kestiler. Bende fotoğraflarımız, gülüp eğlendiğimiz videolarımız, ondaysa bir vesikalık fotoğrafım bir de yanağına gözlerine kondurduğum son öpücüklerim kaldı.