ilk bakışımda gözlerine
öyle dalıp kalmışım ki orda
ilk öpüşümde dudaklarından
Bir tadına kapıldım ki sorma
Göremedim içindeki ihaneti
sevdim ama biliyordum sonu yoktu
ben aşkın ahını yasını bilirim
bana ettiğinle yana kaldım
pişman olur dönersen geri
ben ellerin olacağım
şimdi ben ne yapayım?
her gece yoluna mı bakayım?
ihanetinle için için,
kimlere derdimi yanayım?
şimdi ben neyleyeyim?
bu lehri ateşe mi vereyim?
ihanetinle yana yana,
bu ömrü heba mı edeyim?
>sevdim ama sonu yöktü.
<?
>biliyordum bu aşkın yükseköğretim kurulunda biteceğini.
<?
>atılacağımızı biliyordum. disipline gideceğimizi. oh kahretsin.
severken aslında bu işin olmayacağını en başından bilmek. bazı ilişkiler böyledir ta en başından bilirsiniz aslında o kişinin size uygun olmadığını,her şeyinizin çok farklı olduğunu, kısa bir an mantığınızı çalıştırdığınızda gün gibi ortadadır olamayacağı. farklı olmasıdır belki sizi çeken ama ileriye dönük düşününce olmayacağına olan inancınız aslında sizi daha özgür kılar, hiç bir şey beklemeden yaşarsınız ilişkinizi. ve en sağlıklısı da budur aslında. beklenti olmadan, sırf içinizden geldiği gibi davranabilmek. aşk işin içine girince, gelecek kaygıları başlıyor oysa. onu öyle çok seviyorsunuz ki, sizin sevginiz yetmiyor, onunda sizi, sizin kadar, hatta sizin gibi sevmesini istiyorsunuz. hastalıklı bir hal alıyor bu durum da zamanla. becerebilmek beklenti olmadan sevebilmeyi, işte ozaman yaşanır en büyük aşklar ama olmuyor işte.