her seferinde eve almak istediğim, sonra annemin beni de köpekle birlikte evden atmasından korktuğum sokak köpekleridir.
bir de böyle bazen görünüşleri çok korkutucu oluyor ama sevince masumlaşıyorlar ya, ne bileyim üzüldüm bak şimdi.
aklıma bugün olan olayı getirdi. milli eğitim bir şeyinin arkasındayız, duraktayız. sarı böyle tüyleri kaplan gibi yemyeşil erik gibi gözleri ile şaşkın şaşkın etrafa bakan yavru bir kedi gördüm. gel pisi pisi dedim. beklemiyorum hemen geleceğini. hayvan bahçenin içinden bana doğru koşmaya başladı. sonra solda yatmakta olan annesi "höyt sen nereye gidiyosun bakalım " edası ile kedinin önüne atladı. bacağını attı ve tutup geri götürdü onu. * ben ona yavrularımdan bir tane verirdim ama..
azımsanmayacak çoklukta var olan, ilgiye ve sevgiye muhtaç olan köpektir.
yaşadığım sokakta bulunan köpeği en başlarda sevip okşardım ve karşılık olarak da kuyruk sallayarak hoşnutluğunu belli ederdi. lan sonraları bu köpek benim yolumu gözlemeye başladı gördümü basıyor deparı üzerime. tırnaklarıyla üstümü-başımı çizmeler, salyasını sümüğünü üzerime sürmeler... dedim;
- anlaşamayacağız senle. dedi ki;
- hav hav.
neyse, günler günlerin ardından ben bu köpeğe yüz vermemeye başladım, beni gördüğü zaman boynu bükük hüzünlü hüzünlü bakar dururdu. 1 ay böyle geçti, ta ki dün geceye kadar. ıslık öttüre öttüre yanında bastım deparı, o da zevkle koşturdu beni, yakaladı, salyasını sümüğünü sürdü üstüme. sonra da dedim ki hayat sümüklü güzel.