öğrenci milletinin en büyük acısıdır. sevdiklerin doğduğun, büyüdüğün, aşık olduğun şehirdedir. tatil için gelirsin onları görmeye. anneni, babanı, kardeşini, sevdiceğini. sonra o tatil biter, artık ayrılık vakti gelmiştir. saatler sürecek otobüs yolculuğunda yorulacağını bildiğin halde o gece evde olduğun son anların tadını çıkarmak için uyumamaktır. sevgilinle son buluşmanda onu daha bi tutkulu öpmek, daha uzun sarılmaktır. gitme konusu açıldığında önce bakışlarını kaçırıp sonra konuyu değiştirmek için saçmalamaktır. otobüse bindikten sonra dışarıya bakmaktır, şehrine veda etmektir sessizce. her seferinde daha da zor gelir ayrılık, çünkü bilirsin ki okul bitecek yakında ama okul bittikten sonra daha az geleceksin şehrine, mesleğin seni daha da uzaklaştıracak şehrinden, sevdiklerinden. daha çok hasret çekeceksin belki de. kokularını, seslerini, bakışlarını özleyeceksin. annenin yemeklerini, babanla yaptığın ne olacak beşiktaş'ın hali muhabbetlerini, kardeşinin yaptıklarına gülmeyi, sevgilinin sana bakışlarını özleyeceksin.
zordur sevdiklerini bırakıp başka şehre gitmek, gitmek zorunda olmak.
içini bir heyecan sarar geldiğinde, onlarla geçirdiğin her soluk altın değerinde. dudaklarına kokusu siner anacığının, ve giderken camlarını eritirsin otobüslerin. hıçkırmak yasaktır içlerinde. sen gidersin, sevdiklerinden uzaklaşırsın, onlar geride kalmanın, sen yine terki-diyar eylemenen hüznünde, sen mi daha acı çekersin, geride kalanlar mı bilinmez ama sen ne kadar gidiyorum desende arkandan el sallayanlar da gider. terminalde uyucak değiller. *
okumak için üniversiteye veya liseye giden öğrencilerdir. yapacakları en iyi şey bu olduğu için gitmek zorundadırlar. her ne kadar sevdiklerini ailesini geride bırakmak çok acı olsa da sevdikleri de onların iyiliği için gitmelerine her türlü maddi ve manevi desteği verirler. eğer sevdiklerini bırakıp başka şehre giden kişi öğrenci değil de sırf kariyeri için başka şehre gidiyorsa ve arkasında bıraktığı ailesi, eşi ve çocuklarıysa fazla idealist olmaktır.
edit:
beklemek güzeldir dönecekse beklenen
özlemek güzeldir özlüyorsa özlenen
sevgilinin gideceği şehirde ailesinin olması nedeniyle orda kalmasına laf söyleyen diğer sevgilinin, dönem sonunda yurt dışına gitmesi gibi üzücü bir durumdur. **
yapilmasi gereken eylem. insan sevdiklerinin degerini onlar uzakta iken daha iyi anlayabiliyor bazen. kaybettiginin degerini anlamasi gibi.. yapilacaktir, yapilmalidir da...
zordur gitmek, özlemek, ağlamak ama en zoru beklemek... her seferinde daha zor daha zor gelir ayrılmak. çünkü insan kalbi rüzgarda kırılma tehlikesi geçirmiş ağaç dalıdır;her seferinde daha kırılganlaşır..
gitmek ayrılığın ve uzun soluklu hasretliklerin başlangıcı dır.
gidersen hasret olur arkanda bırakdıklarında seni özler ama hiç kimse özlemden ölmüyor yeni şehirde yeni bir zamanda yeni bir sayfaya başlamak kolay değildir ama demekte zor değildir. en azından içindeki duyguyu rahatlatmak için sevdiklerini geride bırakmak. umutlarını, sevgini ve yüreğini bavula koyup yeni bir keşfe çıkmak.
belki zordur insan kaç yaşında olsun sevdiklerini bırakıp gitmek. belki de daha zordur alışkanlıkları bırakmak. ama eminim ki annenizde ayrı bir parça olduğunuzu anladığınız, artık onun vücudunun bir parçası olmadığınızı, kendinizin bir birey olduğunu anladığınız 13 lü yaşlarda ayrılmak en zorudur sevdiklerinden, ailenden, çevrenden, olası lise aşkından, olası kankardeşlerinde. bütün bunlardan ayrılıp kendi hayat anlamını başka bir çevrede, başka bir coğrafya da aramak o yaşta farkında olmadan da bambaşka bir hayat çizmek büyük ayrılık olsa gerek. bu büyük ayrılığın bedelini ise ömür boyu 13 yaşında kalacak olan 30 gösteren bir insan olarak ödersiniz istemeden. lanet edersin 13 yaşındaki aklında, hayatını yarınını düşenecek kadar, ya da yarın kaygısıyla sürdürülemeyecek kadar uzun olmamasına. keşke he 13 kalsaydım hiç büyümeseydim diye düşünürsünüz 40lı yaşlarda. lanet olsun hayat...
kimi zaman yurt disina cikmaktan cok da koymayan olaydir.
ilk defa yurt disina cikarsiniz, ne bildiginiz vardir, ne de yeriniz yurdunuz; baska bir dil konusmak zorundasinizdir, ne adamakilli yemek yiyebilirsiniz ne de, bilmediginiz bir sehirde ya da onu da gectim ulke de, yasamaya, barinmaya; sevdiklerinizden uzak bir hayat gecirmeye calisirsiniz.
tek tuk olsn turk arkadaslarinizla ya da edindiginiz bir iki ulusal avrupali arkadaslarinizla, askerin teskere gununu bekledigi gibi gununuzu sayarsiniz; ne bayram ne seyram demeden, ezan sesi duymadan.
"birlikte büyüdüğüm, her şeyimi ( odamı, giysilerimi, hayallerimi, sırlarımı, şekerlerimi, tokalarımı, kontörlerimi, kitaplarımı, annemi, babamı.. -hayatımı- ) paylaştığım, yıllar boyu bir haftadan fazla ayrı kalmadığım, birlikte ağlayıp birlikte güldüğüm, ne zaman zor durumda kalsam yardım eden -yardım edemiyorsa da kocaman sarılıp mutlu eden-, her güzel anıda başrol oynayan, hayatımın ilk 6 yılında tek arkadaşım olan, annemden de öğretmenlerimden de fazla öğreten, mütemadiyen güldüren, günümü dolduran, gecemi dolduran...kimseyi özlemediğim kadar çok özlediğim canım ablam"sa zor değil, fenadır. gitmesi için çok güzel bir sebebi olsa bile, hayatının daha güzel olması için, geleceği için bir şey yapıyor olsa bile katlanamazsınız. insanlar sürekli sorarlar, yüzeysel cevaplar verirsiniz, özlemiyormuş gibi yaparsınız hatta kendinizi de kandırırsınız... ama bazen öyle anlar olur ki, onun yokluğunda, kendi gözyaşlarınızda boğulursunuz. sevdiği bir şarkıyı dinlemek, sevdiği bir filmi görmek çok acıtır. giysilerini koklamak, eşyalarına dokunmak gibi mallıklar yaparken bulursunuz kendinizi. saatlerce telefonda konuşursunuz, konuşacak fazla şey bulamazsınız, saatlerce telefonda susarsınız. bir sürü mektup yazarsınız. hatta diğer insanları çok ilgilendiriyormuş gibi sözlüğe bile yazarsınız. en çok üzense, onu büyürken görememek, onun sizin büyüdüğünüzü görememesi ve yeni şeyler paylaşamamaktır.
cok acitir. yapayalniz olursunuz koca sehirde sokaklarda herkes arkadaslari ile gezerken siz bakarsiniz ve arkadaslarinizla anilariniz gelir akliniza. disari cikmak istemesiniz artik. her uzun yola ciktiginiz da sanki memlekete gidiyormus gibi olursunuz. gözler daima yollda. yollumuz gurbete düstü sarkisini dinler dinler aglarsiniz icinize zordur cok zor.