belirsizlikten kaynaklanır. söyleyip reddedilsen daha çok acıtabilir ama kafan net olur en azından. Tamam umut etmek güzel şey fakat sonu belli olmadan uzattıkça işkenceye dönüşüyor.
en büyük acıldır. için içini kemirir, karnında tarifi münkün olmayan bir ağrı, uzun zamandır duymadığın bi duygu ve mutlulukla yaşarsın. Ama gün gelip laf arasında ya aslında benim bı kız arkadaşım var izm.. Diye bir şey duyarsanız o mutluluk yerini acıya bırakır.
sevginin, ümidin belli edildiği, bütün savunma mekanizmalarının, koruyucu maskelerin bir tarafa bırakıldığı durumlar da vardır. Dizlerini kırarsın ve, ey ademin evladı, yüreğim orta yerdedir, çırılçıplaktır, sana hediyemdir dersin. Sütün çiğini emmiş dilber, seni dizler üstünde, yüreğini tozlar içerisinde bırakıp gider. Hem de bir piç kurusu gurur sevdası ve dişilik oyunu uğruna... Çeker gider, hediyenin kıymetini idrak edemeyen kör gözler ile... Sürüklenip gider, boynuna kemend olmuş egosunun peşinden.. Sen kalırsın orta yerde, pişmanlıklar içinde.. Cahil bir pazarlıkla yok yere heba ettiğin, mahremiyetini mahvettiğin yüreğine karşı mahcubiyet içinde.. Kalırsın öyle, insan olmaktan büyük bir acı duyarak... Neyse efendim, yani böylesi durumlar da yaşandı ve yaşanıyor bu ruyi zeminde. Başlığın mevzu bahis ettiği acı, zikrettiğim acıdan evladır.
tarifi zor acılar sıralamasında top 10da olan acıdır. Sonsuzluk hecesi kadar gözünde büyütürsün önce söyleyemedikçe büyür, büyüdükçe de söyleyemezsin. bilmem kaç bilinmeyenli denklemden bile zor çözülür zannımca bu denklem. Bazen yanında zaman geçirmek için yanıp tutuşursun o genelde bir selamı esirger. adalet böyle bir şey...
kimse kendini kandırmasın. bu tür durumlarda söylememek en iyisidir. sevdiğini söyleyememenin verdiği acı, reddedilmenin verdiği acıya döner çünkü. olmadık kişilerin peşinden koşmak yerine, kafanızı bir kaldırın. gidin sizi seven birine bulun. onu sevin siz de. mutlu olun.