bakarsın yüzüne sadece sana "beni anla, bitti" diyen bir çift göz görürsün. inanamazsın önce, konduramazsın. sevmişsindir çok, hiç sevmediğin kadar sevmişsindir. farklıdır o senin için. aşktır adı, aşıksındır. ama o "beni anla" der, "bitti."
ne diyebilirsin ki? söylenecek ne kalmıştır? "hayır bitemez" mi diyeceksin? zaten bitmiş. sen de boş boş bakarsın anlamaya çalışarak. "seviyorum" dersin can havliyle, son bir kez gözlerinde önceleri senin için parlayan o ışığı görebilmek için. sonra daha rahat anlarsın gözlerindeki karanlıktan, karşındaki senin sevdiğin insan değildir. yumuşak kalbine aşık olduğunun kalbi taşlaşmıştır. ama sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? buna da alışırsın, zaten sen nelere alışmadın ki? devam edersin yoluna... sevdiğinin gözlerindeki karanlık gibi belirsiz gelir sana o yol, ama devam etmekten başka ne yapabilirsin?
sevdiğiniz insanın çeşitli etmenlerle ya da kendiliğinden sevmiş olduğunuz halinden çok değişik bir hale bürünmesi sonucunda sizin sevdiğiniz insan olmamasıdır. çok acıdır.
hayatta değişmeyen tek şey değişimdir mantığı sonucu eskisi gibi olmayan sevgilinizin sizden uzaklaşmasıdır. değiştirmeye çalışmak nafile bir çabadır.
en iyisi olanları kabul edip değişmek, sevmekten vazgeçmektir.
hayatta degismeyen tek sey degisimdir mantığı sonucu eskisi gibi olmayan sevgilinizin sizden uzaklaşmasıdır. değiştirmeye çalışmak nafile bir çabadır.
en iyisi olanları kabul edip değişmek, sevmekten vazgeçmektir.
iyi niyetle tavsiye verilen arkadaşın, kulaklarını tıkayıp yanlış anlamakta ısrar etmesi sonucu zorunluluğa dönüşen durum.
seversiniz, değer verirsiniz, kaçıp gider, beklersiniz, oyuncak gibi sizinle oynamaya başladığını farkedene dek de oynarsınız aynı oyunu. artık yabancı kalplerde atmaktadır o. arkanızı dönüp gidersiniz, unutmaya çalışırsınız, sizi incitmiştir, hem de çok fazla.