en sevmediğim hitap biçimi. neden sevdicek? günlük hayatta kullanan var mıdır acaba.
"vaay sevdicek yapmışız baba"
"ya bugun benim sevdicekle sinemaya gidiyoruz"
"sevdiceğim aşkım minitom bikubkubkukuhigia"
örneklerde de görüldüğü üzre gereksiz bi tanımlamadır bu sevdicek.
interaktif sözlükler sağolsun, vaktiyle sevgili sözcüğünün en mükemmel muadili iken artık tiksinti verir bir hal almıştır. ha ama hala kullanmayı tercih ettiğimdir o ayrı.
sevgi ve çekirdek kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşturulan hitap. şöyle ki, bildiğiniz üzere bu çekirdek denen lanet şey çıtlamaya başladınız mı bitirmeden bırakamassınız, hele bir de alıştınız mı hiç vazgeçemezsiniz. e şimdi allah için sevgili dediğimizde böyledir, başladık mı bırakmak istemessin ve vazgeçemessin. bu ortak özelliklerinden dolayı bu iki kelime birleştirilerek sevdicek elde edilmiştir.
sozlukte sevgili sahibi bunyelerin "sevgilim var benim!" mesajini vermek icin zirvalarken kullandiklari en yaygin zamir... zarf da olabilir.. belki de özneç.. yok la öznem miydi? her neyse.. zaten biyolojim hep cok zayifti.. ortaokuldayken biyolojimize din hocasi, din kulturune muzik hocasi, matematige beden egitimci girmisti.. sonra ogrenciler de toplanip mudure girmistik.. "niye dogru duzgun hocalar gondermiyorsun?" diyerekten.. sonra toplu halde atildik biz okuldan.. disardan bitirdik ortaokulu.. oyle yani.. ne diyodum?.. hah sevdicek.. sacma bir sevgili hitabidir.. sevgiliye en guzel hitap sekli "canısı"dir.. nokta.
beyaz teni ve vakur tavırlarıyla içimde yer etti vakti zamanında. gözleri ayrı bi entry konusudur. o çocuksu ifade hani "büyüdüm ben" tavrındadır ama yine de çocuktur hâlâ. en gülünç hali bile sempati alarmlarımı yakmıştır. kızgınlığı, pişmanlığı, burnuhavadalığı, yavşamış hali, her biri 3 ay aç bırakılmış biri için frambuazlı pasta ne ise benim için oydu. hiç onu düşünerek otuzbir çekmedim. çekemedim. endorfin(serotonin de olabilir) testosteronu ezip geçer ya hani, hani damardan almış gibi kafa yapar, bağımlı da yapar ya öyle oldum. başkalarını düşünerek de olsa otuzbir çektiğim bi dönemdi aslında, neyse.
her haliyle beni cezbetse de(cezbetme lafı ile cinsel arzu uyandırma durumu kastedilmemekte), istemsizce erekte olsam da(cinsellik burada devreye girer) sikmek istemedim onu hiç.
sigaramdan hususi "bi fırt" isteyişleri, bereli halimi tanıyamayıp dönüp 3 kez bakmaları, elleri ve koridor buluşmalarımızla aklıma kazındı.
derken unuttum(başlangıcından 4 bitişinden 1 yıl geçti), eksikliği de kendi gibi yokoldu, aklıma kazınanlar, zar zor kendime hatırlattığım detaylar haline geldi. bu entry'yi de kendime piçlik olsun diye giriyorum. derli toplu hatırlayınca belki acısı geri gelir diye. öyle boş bi zaman dilimi ki varlığını sürdürebilmek için kendine acı çektirmeye razı oluyorsun(insanın hastalığı da bu işte). tabi işe yararsa(yok abi nonsense! acı macı geçmiş).
sevgili gibi güzel , derinliği olan bir kelimeyi katletmenin en adi en şerefsiz yoludur.
sevdicek ne arkadaşım? özentilik , sığlık , burjuva havası , beyaz türklük kokan aşşağılık , nankör , iğrenç , irin dolu bir kelime. resmen zavallılık.
hava atmaya çalışma desen? var.
şerefsizlik desen? ala.
ukelalık desen? o da mevcut.
kullanmayın , azıcık onurunuz varsa.
düşününce bir çok sevgi kelimesinden çok daha güzel olduğu kesindir.
hele o günümüzde dillere pelesenk olmuş aşkım denen klişe laf yok mu?.. günümüzün aşkların modası hemen birine aşkım demektense, anlamı çok daha derin olan sevdicek kelimesi çok daha güzeldir.