buralar da eskiden hep üzüm bağıydı.
ah ah nerde o eski ramazanlar?
havalar da çok bozdu ya..
bir şeyler mi içseydik şöyle hararet yaptı.
ee daha daha nasılsınız?
yeni hayatlar gibi armağandır, süregelen sessizliğe başkaldırıştır, doğumdur, gerçeğin farkına varıldığı zamandır, işte o zaman cümlenizi işitin kendi ağzınızdan;
"ben olduğumum, şahit olun yükseliyorum ve ben hep beni hor gördüğünüzde daha da ben oldum." ben, benden uzak ve kendinize yakın gördüğünüz zirvelerde duruyorum, ummadığınız gibi size uzak gerçekte bu mertebeler.
daha yoğun intikam kokuyordu her yeni rüyam, olması gerektiği gibi. şafağı beklemem söylendiğinde; güneşi saklandığı yerden çıkarıp göğe çıkardım. yarınım sonsuz olabilir dileğiyle dirilip, büyüyorum, ölümle beslenen bir güve ne kadar gri olabilirse o kadar griyim bu yüzden. ve yeniyim; her geçen gün ölen eski benlerin asla ziyan olmayışlarında yeniyim, gelişen bir bitki gibi ve çiçeklerimi açmam yakın. işitin parlak saatleri, yakın olan artık daha yakın. işitin yükselecek olanın fısıldadığı şarkıyı; esirdi onda bilgiler, gelecekte kullanılacak çok yakın.
gün meyvelerin haberine hasret, beklemekten çıldırmakta...