bir gece yolculuğunda, babamın o günlerde aldığı orhan gencebay ile bir ömür'ü dinliyorduk. bilmeyenler için kısaca açıklayayım, 32 şarkıcının orhan gencebay şarkılarını cover'ladığı bir albümdü bu. ajda pekkan'ın severek ayrılalım ve athena'nın bir araya gelemeyiz şarkılarını söylemesinin ardından, dünya dönüyor'u dinlemeye başladık. şarkıyı seslendirenin kim olduğunu çıkaramadım, arka koltukta yattığım yerden de kafamı uzatıp kimin söylediğine bakmaya üşendim.
+anne, kim söylüyor bunu?
-berkay.
+o şey değil miydi ya, hani "bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek" falan?
-yok oğlum, berkant o.
+ha, doğru.
+hani böyle top sakallı, hun kaşlı olan mıydı berkant?
-yok oğlum, alpay o dediğin.
+ha, doğru.
+ha hatırladım, berkant hani böyle sakalsız, bıyıklı falan, di mi?
-evet oğlum.
neyse, o dakikalarda, albümün ikinci diskindeki "hatasız kul olmaz" şarkısını dinlemek istedim ve -merak faktörünün katalizör etkisiyle- yattığım yerden kalkıp ilk diski çıkardım. disk çıkınca radyo'ya geçti araç bilgisayarı. bir radyo kanalında haberler başlıyordu tam o sırada. haberleri kısaca dinleyip albüme ondan sonra devam edeyim dedim ve tekrar uzandım koltuğuma.
-cumhurbaşkanı abdullah gül, yeni yasama yılını açtı: gül, konuşmasında xyz konularına değindi.
-fenerbahçe, alex'in sözleşmesini feshettiğini borsaya duyurdu.
-ünlü ses sanatçısı berkant, akciğer tümöründeki ilerleme nedeniyle hayatını kaybetti.
mağazadan yeni telefonu alıp satıcının gözüne ehe ehe diye bakarak kutudan çıkarttığın anda telefonu düşürmek. hasiktir diyosun içinden, yüzünde hala gülümseme, alında bir ter damlası.