sessiz sedasz köşeye çekilen yazar

entry1 galeri0
    1.
  1. sözlükteki saçmalığa dur demenin saçmalık olduğunu fark edip kendine küçük bi rüya kuran yazardır.

    bu arada hemen açıklayayım " dur " demenin neden saçma olduğunu. bu sol frame terörüdür. siz yazdıkça, onlara yüklendikçe amaçlarına ulaşırlar. terörün en büyük besleyicisi gündemde kalmaktır. siz yazdıkça onlar gündemde(sol framede) kalmaya devam edecekler ve siz bunu farkedene kadar bitmeyecek.

    (bkz: sol frame terörü)

    ilkokuldan beri bi yerlere bişeyler karalıyorum. o zamanlar tatil dönüşü kompoziyonları vardı. öğretmen tatil dönüşü ne yaptınız niye sorar, millet,

    meybuz yedim,
    kola içtim,
    halamlara gittik,
    top oynadım,
    terledim, benzeri şeyler yazardı. ben öyle şeyler yazmazdım.

    artık devrik cümle kurabilme yeteneğinden mi bilinmez kompozisyon yazmayı çok severdim. türkçe ve edebiyat hocalarım da beni severdi. karşılıklı sevişme hali.

    lisede başkasının yerine kompozisyon yazmalar, üniversitede " hacı bana güzel bi mesaj yazsana orjinal olsun " diyen arkqadaşları kıramamalar öyle gitti. sik gibi yazdığımı anlatamadım kimseye.

    evvelden sözlükleri bilirdim ama sadece okurdum, o da çok çok az. pek elimi ayağımı sürmedim. şimdi yazmaya üşendiğim bi sebepten dolayı bir kaç sözlükte yazmaya başladım.

    üşenmek tam ifade etmedi aslında. gel şöyle gel, otur yamacıma bişey söyleyeceğim. sen kimseye söyleme ama aslında bu üşenmek değil. hani bişeyin hakkını veremeyeceğini düşündüğün için o işe hiç kalkışmazsın ya, işte öyle bi şey. bi ilişkiye başlamazsın ya onu üzmekten korktuğun için, heh işte. o yüzden şimdi burda hakkını veremeyeceğim şeylerden bahsetmek istemiyorum.

    (bkz: hakkını veremeyeceğin ilişkiye başlamamak)

    bi kenar çekilme hadisesinin temelinde de bu gerçek yatıyor. yani ben hakkını veremeyeceğim düşüncesiyle bişeyi yazmaktan vazgeçebiliyorum. ama adam salak salak başlıklar açıyor, entryler giriyor. kimseye saygısı yok, en başta kendine saygısı yok. bu kadar dingilin arasında kaybolmayı tahammül edebimiyorum. ama şunu biliyorum, uzun enrty girmeye çekinmeye başlayan yazar başlığını açtığımda benim gibi çok fazla insan olduğunu farkettim. hatta bi dostla tanıştım, o bile yeter bana.

    en nihayetinde benim burada bulunma sebebim boşalmak. ama öyle sol frameye boşalmak değil. kendimi, yazma isteğimi dizginlemek.

    (bkz: sol frameye boşalmak)

    işte bu sebeplerden kafamı kuma gömüyorum çoğu zaman. mühendislik diplomasını nalbura asan adam başlığının altında kendi kendime konuşuyorum, kendime anlatıyorum kendimi. sıkılıp kendimi okuyorum, öyle bi yaşam alanı kurdum.

    o başlık altında sövdüklerimi ve övdüklerimi ayrıca bi konu olarak açtığımda daha çok artı alıp daha çok okunuyorum. ama bunu hiç umursamıyorum. orayı seviyorum.

    ıssız bir sözlükte yanıma üç şey alıyorum.

    mühendis,
    nalbur,
    adam.

    aslında iyi bi şey değil bu. sonuçta orayı bloga ya da günlüğe çevirme tehlikesiyle karşı karşıyayım. sırf sözlüğe saygımdan kimse okumasa da, siklemese de girdiğim her entrye tanımla başlıyorum.

    (bkz: henüz kimsenin blog aç demediği yazar)

    biri böyle bi tavsiyede bulunmuştu burada. ama genele doğru bi tavsiye " oo çok şahane yazıyosun kalk blog aç " demedi adam. yazdıklarım ancak bir sözlüğün siklenmeyen başlık altını doldurabilecek seviyede ve ilginçlikte. hakkını veremeyeceğim işleri yapmıyorum dedim ya yukarıda işte, o yüzden açmam blog falan. iyi mühendislik diplomasını nalbura asan adam bana yeter, iyidir iyi.

    ben kaldıramayacağım şeylerin altına girmiyorum. sessiz sedasız, " ben sözlüğü bırakıyorum, allah belanızı versin " çığırtkanlığı yapmadan üstüme çekiyorum başlığımı.

    iyi günlerin olsun sözlük.

    edit: uslu bir yazar olursam belki başlıktaki hatayı düzeltecek bir moderatör bulabilirim. kimbilir belki birlikte şirinleri bile görebiliriz.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük