böyle durumda atçalı kel mehmet efenin çok sevdiğim bir anısı var.
şöyle Çocukluğunda çok ürkek olduğu anlatılan bu efe, bir gün köy kahvesinde otururken, ahalinin ve kendisinin devlet tarafından sömürüldügünü ve yok yere acı çektirildigini düşünüp buna bir çare araken, üç iri köpeğe karşı cılız bir köpeğin kapışmasına şahit olur. Hasımlarınca bir hayli yıpratılan küçük köpek, can havliyle kaçarken bir çıkmaz sokağa girer. Kaçacak yeri yoktur. Direncinin son noktalarında olmasına rağmen sırtını duvara vererek bu üç köpeğe çılgıncasına saldırır ve onları kaçırmayı başarır. Atçalı da bundan ibret alır.
sessiz insanlar ile uğraşan kauçuklarla uğraşmak en sevdiğim şeylerden bir tanesidir.
önce laf atar baktı cevap verilmiyor iyice üstüne gider. kendisinin çirkef bir pislik olduğunu iyi bildiğinden bu tam dişime göre der ve o insan ile uğraşır ha uğraşır. sonra devreye birisi girip kendisini ezikleyince gider birilerine ağlar sızlar yalvarır yakarır kendisini mağdur gibi gösterip aslında yılanın başının kendisi olduğunu sümen altı eder. böyle tiplerden tiskiniyorum..
genelinin sessiz insanları açmak gibi bir amaçla olduğunu düşünmüyorum ben. güçsüz gördüklerini ezerek eğlenme gibi amaçları oluyor gibi daha çok. sessiz kişi yapılanlara gerktiği tepkiyi vermezse de gitgide daha fazla uğraşmaya da başlayabiliyorlar gibi..