Orhan Pamuk'un en sessiz romanı, karakterlerin kendi ağızlarından konuşturuldukları bir tek Nilgün'ün konuşturulmadığı -Orhan Pamuk feminist bir hassasiyet mi gösterdi acaba?- kanımca en iyi romanlarından biri. Tüm karakterleri gayet içerden aktarması da yazarın başarısına işarettir. Beni çok sarsmış, romanın sonu içime oturuvermişti.
orhan pamuk'un okuduğum ilk iki kitabı kara kitap ve kar'da da yaşadığım, %30-40'a gelene kadar sıkıldığım ve sonrasında keşke bitmeseydi dediğim kitabı oldu.
en keyif aldığım bölümler metin'in gözünden okuduğum bölümler oldu. en iyi gördüğüm bölüm de zaten çok uzun tek paragraf ile bitirdiği metin'in bölümü oldu.
babaanne fatma'nın bölümlerini de çok başarılı bir şekilde işlemesine rağmen neden nilgün'ün gözünden bir bölüm okumadığımızı merak ediyorum. okumayı en çok istediğim bölüm o olurdu kesinlikle.
Roman, Gebze’ye bağlı Cennethisar’da eski, büyük, sessiz bir evde başlar. Evin sahibi yaşlı, yalnız, acılı bir kadındır: Fatma Hanım [roman boyunca Büyükhanım ve Babaanne olarak da anılır]. Evin bütün işlerinden cüce Recep sorumludur. Büyükhanım'ı yedirip içirmek, kaldırıp yatırmak, bulaşıkları yıkamak, evi silip süpürmek, çarşıya gidip gelmek hep onun görevidir. Büyükhanım'ın üç torunu bir hafta kalmak üzere ertesi gün buraya geleceklerdir. Bunun için evde yapılması gereken hazırlıklar tamamlanmıştır.