Tercihen susmak eylemini gerçekleştiren, sade, basit, ve ancak idealar dünyasında karışık ve gösterişli bir yaşam süren insandır.
Genelde ikili ilişkileri zayıftır. Cinsiyeti fark etmez, teklifler her zaman karşı cinsten gelir. Eğitim hayatında kimseyle bu tarzda bir birliktelik Yaşamaz. Çünkü ne kadar gereksiz olduğunu, zaman kaybı olduğunu bilir. Aslında genel olarak insanlar ile gündelik konuşmalar yapmaktan da nefret eder. Çünkü bu kendisine hiçbir şey katmadığı gibi karşısındaki insanla da bilgi paylaşımı sağlayamaz.
Kişileri analiz eder. Genellikle 1, en fazla 2 dostu olur. Daha doğrusu kendisine katlanabilen insanlardır bunlar. Bu kişiler de kendisine benzeyen kişidir.
Yalnızlığı tercih eder. Dışarı çıkmak mı evde kalmak mı? Diye sorulsa, "karanlık bir odada yalnız bırakın beni" der. Kendine dönüktür. Bilgileri zorunluluk hissettiği için öğrenmez. Bilgiye olan açlığından dolayı öğrenir.
Bilse de pek bir etki etmez. Sadece kendisini tatmin eder. Çünkü bildiklerini başkaları bilmez genelde. Öğrenim hayatında sadece soru sorulursa konuşur.
Çekingen değildir. Gerektiği yerde gerekli şeyi yapmasını çok iyi bilir. Ancak sessiz kalmayı tercih eder. Bilindiği üzere çekingenlik bir kişilik iken, sessiz olmak bir tercih meselesidir.
insanlar sizi umursamaz. Ne hoş bir rastlantı ki siz de onları umursamazsınız. Sizin umursandığınız tek yer, laboratuvar ortamlarında otopsi incelemesi yaptığınız yerdir. Komiktir ki orda sizi ölüler bile umursamaz, yanınızdaki cahil teknisyen dışında...
Hayatı monoton değildir. Heyecanlıdır. Tek bir kişiye bağlanır. Zaten onunla yaşamını devam ettirir. Neslini devam ettirmenin gereği olarak 2 çocuk yapar genelde. Onlara elinden geldiği sevgiyi verir. Hatta tercihlerini bir kenara itip, onlarla dünyada kimsenin kurmadığı iletişimi kurar. Hayat arkadaşını asla üzmemeyi dener(!)
Sonra emekli olur. Torunlarını sever. Sonra bir gece ansızın, veya tanrı artık nasıl istemişse öyle, buralardan çekip gider. Yine tercihlerinden taviz vermeyip, sessizlik içinde göçüp gider. ideaların dünyasına. Mutlu olacağı aleme.
Dinlemeyi konuşmaya tercih etmenin sonucu. Özellikle Yaş ilerledikçe kimi zaman anlaşılmamaktan kimi zaman da konuşmaya üşenmekten kaynaklanan sessizlik hali.
Bazılarına mizacın, kimilerine Bilgi ve hayat tecrübesinin, kimisine ise bıkkınlığın verdiği tavır.
O sessizlikler içinde ne çığlıklar vardır allah bilir.
Kamran inan’ın devlet idaresi isimli kitabında geçen “Gençliğimde dünyayı değiştirmek ideali ile yola çıktım; bir gün bunun beni aştığını, zor olduğunu anladım. Türkiye’yi değiştirmeyi düşündüm; olmadı. Şimdi kendim değişmemeye çalışıyorum.” Sözü hatırıma geldi; bazı sessizlikler de böyledir, yani insan kalabilmek adına...
Bazen "karakter değiştirsem mi?" diye insanın aklına gelen huy. Bazen sessiz olmamak gerekiyor. Bazen kıçı kırık bir dedikodu manyağı olmak gerekiyor. Sessizlik yoldaşlarına duyrulur.
Dışarıda gözüken "Ezik, özgüven eksikliği, zekasız." gibi yakıştırmaları yapanların hiçbir zaman olamayacağı kitledir. Emin olun bugüne kadar gördüğüm sessiz insanlar hep ilgimi çekti ve yakınlaştım. Ne kadar keskin gözlemleri var, ne kadar söyleyecek şeyleri var o zaman gördüm. Çoğunun kendilerinde değilde çevrelerinde sorun olduğunu gördüm. Çoğununda o güvensizliğini kıramadım. Bunlar beni sessizleştirdi. Pişman değilim. Hayat yalnız daha güzel.
Bazı insanlar sessiz olan her insana utangaç damgası vurur. Aslında öyle olmayabilir de belki bu onun karakteri? Belki çok konuşmayı, boş konuşmayı sevmiyor? Ülkemizde bazı yargılar o kadar kalıplaşmış ki ne yapsan boş.