en bilinen sebebi bazen de öksürükle birlikte seyreden soğuk algınlığı ile genelde maç-konser sonrası yaşanan fazla bağırmış olmaktır.
bizim lise son sınıfta bir kızın sesi bir gün komple gitmişti, kısılmış falan değildi hani, ilk başta şaka yapıyor sanmıştık. ertesi günü kısık sesle de olsa konuşabilmeye başlamış, birkaç güne ancak düzelmişti.
sebebini sorduğumuzda soğuk algınlığı yaşadığını fakat çok şiddetli bir algınlık olmadığını, öksürünce de ağzından azıcık kan geldiğini ve birden sesinin gittiğini söylemişti. ilginç..
Sesinizin sizi bir adım öteye taşıdığı bir ses ise kısıldığı an hiç konuşmamak ve sakin olmak şarttır. Yoksa rte gibi yıllar boyu toplanan karizma alt üst oluverir.
küçükken arkadaşlarımın damla damla terler döktüğünde onlara özenmem ve 'neden benimde yüzümden terler akmıyor' diye saçma bir hayıflanma içerisine girmem ve ergenlikten sonra herkesten çok terlememe sebep olabilecek konuma, batıl bir inanç çerçevesinde bu sözlerle geldiğime içten içe inanmam, bu verilen örnek yansımasında 'ses kısıklığını' hiç yaşamamam ve özenmeme gayreti içerisine, kasıtlı olarak girmem ve özenmemem sonucundada sesimin kısılmadığını düşünerek, yeri geldiğine yaptığım beyin jimnastiğime konu olabilecek konuların belkide %0.0000000000001 'i .
iş ortamında eziyet çektiren olaydır. sabahtan herkese mail ile sesin kısıldığı belirtilmesine rağmen telefonun çalması delirtir. sms denilen teknolojik icat ise kurtarıcıdır.
insanı ciddi ciddi süründüren, konuşamamasını sağlayan şey.
hele de öğretmenseniz veya sesinizi çok fazla kullanmanız gereken bir iş yapıyorsanız tüm işlerinizi aksatır. mesela koro sınavım vardı hiçbir şey söyleyemedim, stajysa mecburen bağıra çağıra, boğazımı yırta yırta konuşmak zorunda kaldım. bu da sesimin iyileşme sürecini uzattı.
dünden beri de bütün hafta boğaz ağrısı çektiren soğuk algınlığım, bedenen iyi hissediyor olmama * rağmen, astımımla güç birliği yapmışçasına nefes almamı bile engelliyor. *
siz siz olun gerçekten boğazınızın ağrıdığını, sesinizin kısılacağını hissettiğiniz zamanlarda konuşmayın, bağırmayın. **
çok bağırdığımız zaman veya üşüttüğümüzde sesimizin kısılmasıdır. berbat bir durumdur.
günlerden birgün otobüse bindim. inerken yaşayacağım rezilliğin farkında olsam binermiydim hiç.. herneyse bindim otobüse. sesim kısık; neredeyse yok denecek kadar az. ineceğim yere yakın ''inecek var'' şeklinde bir ses çıkarmam gerekiyor. otobüsteki son 10 dakikamda bunu nasıl söyleyeceğim hakkında fikir üretmeye çalıştım. ses denemesi de yapamıyorum ki insanlar var çevremde. bir ara kağıda yazıp şöföre okutmayı bile düşündüm. ama buna cesaret edemedim.. son otuz sn.. son on beş sn.. son bir sn ve artık inmem lazım. artık ne olacaksa olsun diyerek: ''böğğkk böğğrr'' diye bağırdım. inanın ne dediğimi ben bile anlamadım. çıkan ses sadece gürültüyü andırıyordu. herkes neye uğradığını şaşırarak dönüp bana baktı. arka taraftan gülüşme sesleri duydum ama dönüp bakacak yüzüm kalmamıştı. şöför beni anlamadı. tekrar aynı denemeyi yapamazdım o an. elimle garip hareketler yaparak nihayet inmem gerektiğini anlatabildim.
(bkz: en utanç verici anlar)
(bkz: başından aşağı kaynar suların dökülmesi)
1 mayıs'ın ardından kısılması, hele hele ardından sekreterlik yapmanız gerekecek 'kurumsal' bir işteyseniz, 'akdoğanlar grup' yerine 'i am a dracula' demeniz arasında pek bir farkın bulunmadığı durum.
boğaz enfeksiyonu geçirilmesi dışında, maça gidip bilhassa kale arkasında bağırılmış ise ya da gece dışarı çıkılmış "çile bülbülüm çile" gibi götten nefes alıp söylenmesi gereken şarkılar söylenmiş ise sesin kısılması beklenilen bir durumdur. sıcak bir şeyler içmek, boyna sıcak havlu sarmak, boğaz pastili emmek rahatlatıcı olur genellikle bir iki gün sürer ve normale döner.