içinizi ısıtırsa sesi, hele hafif uykuluysa siz de onu dağınık saçlarıyla yüzünde yorgun gülüşüyle hayal ediyorsanız. yine o sesle size "dönüş ne zaman" diye soruyorsa; siz dünya nın öbür ucundan koşarak gelmeyi bile düşünürsünüz. ya da en azından içinizden "allahım bitmesin bu konuşma" dersiniz. işte böyle bir şeydir soğuk bir yaz gününde bir sese tutulmak...
asik oldugunu sanma duygusudur. normalde boyle birseyin olmasi imkansizdir. ilk goruste de ask yoktur zaten. ilk goruste bile ask olmuyorsa sesle nasil asik olsun bir insan insaf derim ben buna.
bir sesi çok sevmek, vurulmak, hastası olmak anlamına gelir, genelde bir şiirde ya da bir şarkıda başa gelen hadisedir, okuyanı tanımasanız bile sesine aşık olursunuz, genel olarak, kızlarımızın başına gelir.
kişi konuşurken ne dediginden çok, sesindeki ahenkle ve tonlamasıyla ilgileniyorsanız, nerde duysanız beyniniz hemen sesin sahibini radar gibi algılıyorsa, sürekli konussun ben hep dinlerim diyorsanız o sese asık olmuşsunuzdur.
aklıma türk yapımı şaşkın adlı filmi getirmiştir.
onur ünsal radyoda sesini duydugu evrim akın'dan cok etkileniyordu ve antalya'ya kadar onu bulmaya gidiyordu.
şaşkın bir türk gençlik filmiydi.
sese zaafın olduğunu gösterir, sese aşık olunabileceği gibi tahrik de olunabilir; bu durum her kişide görülmez ama. bizzat yaşamışlığım da vardır bunu. der meister'in son vukuatının ardından sevgili "bitti. son kez sesini duyayım da vedalaşalım hadi" der. telefonu kapatırken "yine yapamadım işte, sesini duydukça tekrar aşık oluyorum" der.
evet benim götümü hiçbir şey bu kadar kaldırmamıştı sözlük.
Yıllar öncesi. israilde Ashdod limanı açıklarındayız. Ticari limanların dahi güvenliği donanma tarafından sağlanmakta. Gemilerin ortak kullandığı telsiz kanalından çok çıtı pıtı bir ses tonuyla * 5 dakikada bir şu anons yapılırdı.
Israel Navy is calling any ship , any yacht , any motorvessel which is now 24 miles from Ashdod Port. Please come iiiinnn. *
israil karasularına girdiğinizde detaylı araç bilgisini telsiz veya mors yolu ile ilgili makama bildirmek zorundasınız.*
Bu ses tüm denizcilerin israildeki ortak aşkıydı. Ve bir anda , telaffuzundan Türk olduğunu anladığımız bir cesur yürek anonsun ardından şu yanıtı patlattı.
+ I love your voice. *
Hatun kişimiz kibarlığı elden bırakmadan " Thank youuuuu " dedi. Yine şuh bir ses tonuyla. **
bir de bu duruma çok zıt, sevdiceğin sesini hiç duymamış olma durumu vardır. uysal, çekingen, az konuşan ve konuştuğunda sesini sadece yanındaki kişinin duyabildiği birine tutulmak
duffy duckvari peltek çıkarsa daha da sevilir nedense. mantık dışıdır.
bakın...
yapmayın. telefondaki ses tonunu fazla ciddiye almayın.
iki yıldır sürekli olarak kişilerle telefon yoluyla iletişim kuran biri olarak rahatça söyleyebilirim ki zihninizde yarattığınız kişi ile sesin sahibi arasında hiç bağlantı olmuyor.
gün geliyor karşılaşıyorsunuz ve o an yaşadığınız şoktan mıdır nedir eliniz ayağınıza dolaşıyor.
evet. ses tonu ve diksiyon önemli.
ama bide hayaller var yani... *
manganın şarkısı çınlar o anda kulaklarda "bir kadın çizeceksin" diye.
ya da pygmalion gelir aklınıza.
ama son zamanlarda bunun kolay bir yolu var. evet, bildiniz "facebook"
kişi büyük ihtimaller soyadınızı biliyordur ya da siz onunkini... öğrenmek de zor değil zaten.
bakıyosunuz faceden, artık ona göre bi duruşunuz oluyor.
valla geldi bana öyle mesajlar... sesiyle alakası yoktu. *
özellikle internette tanıştığın arkadaşının bir de sesi süper çıkarsa ekstradan mutlu olabildiğin durum. kaymaksız ekmek kadayıfına ya da yassı kadayıfa kaymak gibi.
insan zihninde böyle bir aşkın olabilmesi pekala mümkündür. kendimden örnek vermek gerekirse, -ki gerekiyor- müzik benim bünyemde davranışlarımı ve duygularımı tetikleme açısından kokainden daha etkilidir. müzik insan ruhunu kontrol altına aldığı zaman kişi farkında olarak ya da olmayarak onun bir parçası olduğunu, müziğin hissettirdiklerini daha derinlerde yaşayanlar ise müptela olduklarını anlarlar. bu insanlar askerde bu tür imkanlara sahip değillerse en çok kız arkadaşlarını, anne yemeklerini ya da arkadaşlarla çıkıp gezmeyi özlemezler. bilgisayarlarının müzik klasörlerinde saklı duran şarkıları özlerler. bu tür "bağımlıların" anlık değişim sergileyen haleti ruhiyelerinin, depresifliklerinin, öfkelerinin, nefretlerinin, sevgilerinin, komik olmaları durumunun, mutluluklarının temel sebebi müziktir. siz değil misiniz 'durup dururken adamın orasına burasına koyan şarkılar' başlığına tonla şarkı adı yazan. evet sizsiniz. ama sizin benim gibi müptela olduğunuzu sanmıyorum.
benim "bazı" kadın şarkıcıların sesine karşı özel bir ilgi alakam var. bazı şarkılarda ise adını hiç duymadığım tanımadığım kadınlar sırf nakaratı okuyorlar diye bu durum bende saplantı haline geldi. ama her kadını her şarkıyı dinlemem. ses tonu gri tabanlı olmayan hiçbir kadını dinlemem ben. şimdi size nasıl anlatabilirim ki gri ses tonu şeklini. gerçi aşağıda örnek vereceğim ordan bakarsınız.
dinlediğim şarkı beni okyanus tabanına sürüklemeli birader, anlatabiliyor muyum? neyse, "he" de gitsin. özellikle, altını çizerek üstüne basarak söylüyorum, severek dinlediğim kadın şarkıcıların şarkılarındaki "bazı" bölümlerini, 1-2 saniyelik bile olsa sırf o anı hissetmek için dinlerim. çok karmaşık oldu lan, umarım ne demek istediğimi anlayan çıkar. neyse çok uzatmayalım. şarkının kıyısında köşesinde sırf kadın sesi olduğu için dinlediğim şarkılardan 2 örnek vereceğim size. daha fazla örnek vermek isterdim de canınız sıkılmasın diye üstünde fazla durmuyorum. ama bu vereceğim örnekler sizin sevdiğiniz müzik tarzından olmayabilir arkadaşlar. anlayış göstereceğinize inanıyorum.
"mt - amorf" şarkısının giriş ve nakarat bölümleri. kızın adı gizem ve murat abimin yani şarkıyı söyleyenin manitası. hadise'yle karıştırmayın. http://ulu.li/uvvfs6
evet, şarkıların bazı bölümlerinde bulunan kadın seslerinden örnek verdik. şimdi de ses tonu gri tabanlı olan hanımlara örnek verelim. bazıları için "bunlar ergen şarkıcısı, bunları nasıl dinlersin" demeyin. ben işin o tarafıyla ilgilenmiyorum. isterlerse şarkıda yemek tarifi versinler yine de o ses için dinlerim ben.